30 Mart’ta yapılan Mahalli idareler seçimleri ülke genelinde olduğu gibi - bir iki istisnai olayı saymazsak- bölgemizde de sakin geçti. Bir kez daha gördük ki duyguların aşırı bir şekilde ayyuka çıkmadığı yerlerde halk sağduyu sahibi ve demokratik kuralları benimsemiş durumda.
Seçim sonuçlarını açıklanmasından sonra gösterilen olgunlukla karşılama ve kazananların kaybedenler tarafından tebrik edilmesi de bunun somut örneğidir.
Bu şekliyle değerlendirildiğinde seçimlerin başarıyla tamamlandığını belirtmek doğru bir tespittir. Ülkenin değişik yerlerinde sandık sayımlarının yapıldığı sırada meydana gelen elektrik kesintilerinin gündem oluşturmaya devam etmesi kuvvetle muhtemel olmasına rağmen bunun seçim sonuçlarını etkilemek amacı ile yapılmış olması ihtimalinin de zayıf olduğunu düşünmekteyiz. Her ne kadar istisnalar kaideyi bozmaz ise de bize göre durum böyle.
Bölgemizdeki seçim sonuçlarına gelince. Bu yerel seçimleri uzun bir müddet tartışacağımız kesin. Çünkü bu seçimlerde uygulanan aday belirleme ve atama şekli halkın geneli tarafından benimsenen bir model değil. Eğer tartışmalar birkaç yerleşim yeri ve aday ile ilgili olsaydı bunu kişilerin kendi çıkarlarını veya egolarını tatmin etme çabalarını bağlayabilirdik ancak durum öyle değil. “Bu seçimde kendilerini merkez olarak belirleyen komisyonlar kendi bildiklerini okumuş ve yerelden çok kendi politikalarına uygun aday belirlemesi yapmışlardır” eleştirisi yerini birinci sırada koruyor.
Bu duruma rağmen halkın tercihinin kendisinden ve partisinden yana olması ise alınan kararların doğru olduğu manasına gelmiyor. Halk her hal ve şart altında kendi değerlerine sahip çıkacağını bir kez daha ortaya koymuştur ki bunu merkezi durumda olanların veya merkezi karar alanların da artık göz önünde bulundurarak halkın istemleri çerçevesinde adım atmalarını gerektirir.
BÖLGE YEŞİL
Seçim sonra Türkiye haritasına baktığımızda bölgemizin bir bütün olarak aynı rengi taşıması dikkatlerden kaçmamıştır. Şu an itibariyle Urfa’nın doğusu yeşile boyanmış vaziyette. Yani Fırat’ın doğusu artık yekvücut şekilde ortak karar sahibi. Ülkede uygulanan bütün politikalara rağmen ve Türkiye’nin yarısının oyunu alan bir siyasal iktidara rağmen, hizmet ve imkan sunmalarının devlet olanakları ile ayyuka çıkmasına rağmen bölge kendi değerlerine tercih kullanma olgunluğu göstermiştir.
Iğdır’dan Urfa’ya yeşil bir yol açılmıştır. Bu aynı zamanda Kürt sorununun demokratik ve meşru zeminde çözümü için ortaya konan bir meşru kararlılık anlamına gelmektedir. Bölge insanı demokratik çözüm sürecini benimsediğini ve siyasal yollarla çözümden yana olduğunu net olarak ortaya koymuştur.
Bu durumda sayın başbakanın da bu sonucu görmesi gerekmektedir. Çünkü sayın başbakan seçim gecesi sonuçların ortaya çıkmasından sonra yapmış olduğu balkon konuşmasında sorunların çözümüne ilişkin de konuşmuştur. Sayın başbakan “ kimin ne sorunu varsa çözümü siyasal zemindir, sandıktır “ tespitini yaparken bölgedeki yeşil rengi görmemiş olması imkânsızdır. Kürtlerin bir sorunu var ve Kürtler bu sorunlarının çözümü noktasında başbakanın işaret ettiği yolda kendi tercihini ve temsilcisini seçerek yol göstermiş olmaktadır.
Bu durumda bölgemizde ve ülkemizde;
Daha çok demokrasi
Daha çok özgürlük
Daha çok insan hakları
Daha çok birlik ve beraberlik
Daha çok siyasal olgunluk
Daha çok meşru hak savunmaları
Daha çok yatırım
Daha çok sahiplenme
Daha çok istikrar
Daha çok ilkeli siyaset
Daha çok tercihlere saygı yaşanmalıdır.
Dileriz bu durumda ve bu tercihlere göre en kısa sürede kararlar alınır ve ülke daha da mutlu bir şekilde gelişir iş ve aş imkânı doğar, gelir adaleti sağlanır ve imrenilen ülke konumuna geliriz.