Bugüne kadar asker ölümleri ile gelen haberlerin çoğunluğu intihar vakaları şeklinde tecelli etmekteydi. Eğitim zayiatı gibi kavramların da zaman zaman kullanıldığı asker ölümleri ile ilgili olarak son zamanlarda ülke genelinde bir duyarlılık ve tepki göstermelerin baş gösterdiğini, İnsan Hakları kuruluşlarının konuyu yakın takibe aldıklarını biliyoruz.
Geçen gün Siirt ilinin Pervari ilçesine bağlı İğneli karakolunda meydana gelen olayda bir askerin eline aldığı silahı ile önce arkadaşlarını taradığı ardından da intihar ettiği belirtildi. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan askerin durumunun yazının yazıldığı saatlerde ciddiyetini koruduğu bildirilmekteydi.
Konu ile ilgili olarak Siirt valiliğinden bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada; “Siirt ili Pervari İlçesi İğneli Jandarma Karakol Komutanlığı'nda görevli 1992/3 tertip Jandarma Er Samet Maya, girdiği bunalım sonucu, 05 Şubat 2013 günü saat 15.15 sıralarında kendisine ait G-3 piyade tüfeği ile aynı koğuşta 3 arkadaşını şehit etmiş ve kendisini de yaralamıştır. Yaralı Jandarma Er Samet Maya Siirt Devlet Hastanesi'ne nakledilmiştir. Olayla ilgili soruşturma devam etmektedir" denildi.
 Daha sonra elde edilen bilgilere göre ise olayda yaşamını yitiren askerlerin; Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı Tarlabaşı köyü nüfusuna kayıtlı İlhan Tezer, Hatay'ın Yayladağı ilçesine bağlı Güveççi köyü nüfusuna kayıtlı Mustafa Yelman, Adana'nın Yüreğir ilçesine bağlı Anadolu köyü nüfusuna kayıtlı Kemal Kayar olduğu belirlendi.
Bu son olay da bize göstermektedir ki askerlik sırasında askerlerin yaşadıkları olaylar konusunda kamuoyunun vicdanını rahatlatacak açıklamalar yapılamamaktadır. Özellikle son dönemlerde artarak gelişen asker intiharları göz önüne alındığında bu konuda ciddi çalışmaların yapılması gerektiği açıktır. Sorun sadece zorunlu askerlik mantığı ile izah edilecek gibi değil. Vicdanı red çalışmaları ile de sorunun giderilmesi mümkün değil. Çünkü paralı askerlik başvuruları ve sözleşmeli er uygulamalarındaki durum da göstermektedir ki mevcut yapısı ile silahlı kuvvetlerde çalışmak vatandaş tarafından tercih sıralamasında öncelik teşkil etmemektedir. Yapılan başvuruların azlığı da bunu somut olarak göstermektedir.
Bu durumda etkili olan öğelerden birisinin Doğu ve Güneydoğuda yaşanmakta olan silahlı çatışmalar olduğu açıktır. Çünkü sözleşmeli er uygulamasının uygulama alanları buraları. Asker intiharları ise ayrı bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuya yetkililerin dikkat etmeleri gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Çünkü eğer 20 yaşında kışlaya teslim edilen evlatlar çıkış yolu olarak intihar etmeyi tercih ediyorlarsa bu büyük bir sorun var demektir. Yok, intihar olarak gösterilen ölümlerin arkasında başka şeyler dönüyorsa o zaman iki kez büyük sorun var demektir.
Geçen senelerde Sason’da er savak meselesi hala gündemden düşmüş değil. Ermeni asıllı er, arkadaşının silahından çıkan kurşunla vurularak öldürülmüştü. Vuran askere göre kaza vurulan askerin ailesine göre ise bir cinayet söz konusu. Bu yıl Pervari’de yaşanan ve henüz detaylarını bilmediğimiz için cinnet olarak açıklanan olayda ise üç askerimiz hayatını kaybederken saldırgan asker ise yaşam mücadelesi veriyor.
Bu olaylar bize askerdeki sorunların cinayetlerle bitmemesi için komutanların daha fazla duyarlılık gösterip askerlerini yakından takip etmeleri gerektiğini gösteriyor. Askerlerin sorunlarını iletecek bir makam bulmamaları veya sıkıntılarını dillendirmemeleri sonucunda ortaya çıkan böylesi vakalar olumsuz gelişmelere neden olmaktadır.
Bu kadar intihar ve cinnet vakası yaşayan bir kurumun kendini gözden geçirmesi gerektiği tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Bu durum aynı zamanda TSK’nın kendini süratli bir şekilde yenilemesi gerektiğini ve uygulamadaki zorunlu askerlik meselesinin de gözden geçirilmesi gerektiğini zorunlu hale getiriyor. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözü bu konuda yol gösterici olmalıdır.