Malum yerel seçimler yaklaşıyor ve insanların kafalarında yerel seçimlere girecek adayların kim olacağı sorusu birinci önceliğe sahip.

Her yerleşim yerinin sakinleri önümüzdeki dönemde kendi kentlerini veya yerleşim yerlerini idare edecek adayların nitelikleri üzerinde tartışma yapıyor.

Kahvede, ev sohbetlerinde, resmi toplantıların ara bölümlerinde bu konu banko tartışma konusu.

Durum böyle olunca da gazeteci ve yazarları yakalayan herkesin sorduğu konu da bu oluyor. Kulaklarınız deliktir söyleyin bakalım adaylar kim?

Bizim bildiğimiz de yine onlardan çıkan isimler. Farklı bir tablo yok. Tek farklılık biraz daha fazla isime sahip olmamız ve tecrübelerimize dayanarak kimin öne çıkabileceği meselesi.

Hatırlanacak olursa bundan bir hafta önce yazdığımız yazıda belediye başkan adayları konusunda birkaç hatırlatmada bulunmuştuk. Siyasi partilerin adaylarını belirlerken belirleyecekleri kriterlerinin olmasını istemiştik.

Partilerin aday adayları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Tartışılan isimler de öyle. Bu seçimde çıtanın yüksek olacağını belirtelim.  Yani birincisi daha evvelde yazdığımız gibi başkan adayı üniversite mezunu olacak çünkü çıta yüksek.

Bu arada bir konuya da açıklık getirmek gerekiyor. Siyasal partilerin aday adaylığı konusunda yaptıkları açıklamalarda koydukları süra sınırlaması bürokratların adaylıklarını sınırlandırmış durumdu. Çünkü seçim yasasında kimlerin ne şekilde görevden ayrılacakları belirlenmiş durumda bu kriterlere uymayan süre belirlemeleri bu alanda bir elemeye de ortaya çıkarmıştır.

Bölgemizde en çok merak edilen konuların başında BDP’nin adayları geliyor. BDP bu konuda geçen süre içerisinde iki belirleme yaptı. Birincisi aday adaylarının başvuru sürelerini belirledi. İkincisi ise aday adaylarında beklediği kriterleri sıraladı. Bu kriterlerin dikkatlice hazırlandığı ve otomatikman bir elemeyi gerçekleştirdiğini söylemek mümkün. Bir de kadın kotası meselesi var elbet. Biri Büyükşehir olmak üzere 22 yerleşim biriminde adayların kadın olması konusu.

Aslında seçim süreçlerini izleyenler BDP de adayların nasıl belirlendiğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle de bazen hiç beklenmedik adaylar beklenmedik rahatlıklarla ortaya çıkabiliyor. Tabi sonuç pek değişmiyor o ayrı mesele. Yapılan açıklamada yerelde önseçim olacağı belirtiliyor. Varsın olsun ancak bu ön seçimlerin yeterli faydayı sağlayamadığını da hatırlatalım. Merak eden varsa ön seçimle belirlenen sonuçların olumsuzluklarını bir bir tartışabiliriz. Burada kast ettiğimiz şey önseçiminin doğru olmadığı değil. Elbette yapılması gereken ön seçimdir ancak mevcut delege sistemi ile önseçimde başarılı olmak için hangi kriterlerin öncelikli olduğu konusu tartışmalı. Bugünü kadar yapılan seçimlerde ortaya çıkan blok sonuçlar bizi bu belirlemeyi yapmaya götürüyor.

Açıkça söylemek gerekiyorsa vatandaşın beklentisi ortaya çıkan sonucun halkın yararına ve istemlerine uygun olmasıdır. Vatandaş kendisini idare edenin kentli olmasını ve kenti tanımasını istiyor. Kendisi de başkanını veya yöneticisini tanımak istiyor. Bu idarecinin bilgili ve güçlü olmasını istiyor. Kararlı olmasını istiyor. Bu hizmet için yeterli mi? Bize göre hayır. Başkanın başarılı olması için yanında onun kararlarına destek olacak güçlü bir meclise ihtiyacı bulunmaktadır.

 

Bilgili ve yetenekli başkan güçlü ve kenti tanıyan meclisle bir araya geldiğinde hem beklenen hizmetler gerçekleşecek hem de toplumun beklentilerine cevap olunabilecek. Bu nedenle adaylardaki kriterler değerlendirilirken hassas davranılması gerekiyor. Önceden alınan kararların sonradan çiğnenmemesi gerekiyor ki işin başında moral bozukluğu yaşanmasın.

Önümüzde bir bayram tatili var. Bu tatil boyunca en çok tartışılacak olan konu bu adaylık meselesi olacaktır.

Siyasi partilerimizden ricamız seçimleri çantada keklik görmemeleridir. Ne ekersem ekeyim en iyi ürünü biçerim dönemi kapandı gibi görünüyor. Ne ekerseniz onu biçersiniz dönemlerindeyiz. Bu nedenle iyi tohum iyi ürün mantığı ile hareket ederek iyi aday iyi meclis iyi sonuç mantığına kilitlenmek gerekiyor. Kimi aday gösterirsem kazanırım mantığı sonuçta fayda yerine zarar getiriyor. İnce eleyip sıkı dokumakta fayda var. Sonradan sızlanmanın faydası olmaz. Biz adaylar belirleninceye kadar eleştiri ve önerilerimizi sıralamaya devam edeceğiz. Karar vericilerin da aynı hassasiyette olmalarını diliyoruz.