Dünden devam

 

Batman’ın en önemli sorunlarından birisi olan besicilikten kaynaklı çevre ve sağlık sorunlarına dünkü yazımda dikkat çekmiştim. Bu sorun kentte yaşam süren herkesi, özellikle de besiciliğin yapıldığı semtlerdeki tüm vatandaşlarımızı ilgilendiriyor.

Belediye Sağlık Komisyonu’nun köşemde yer verdiğim besicilikten kaynaklı çevre ve sağlık sorunlarına dikkat çeken yazılı açıklamaları, kentimizin ne tür tehdit altında olduğunun somut göstergesidir. Bu açıklama yıllarca yaptığım uyarılarda ne kadar isabet ettiğimi de gözler önüne sermiştir. Defalarca lüks apartmanların hemen yanı başındaki hayvan ahır ve ağıllarını görüntüleyerek kentimizdeki bu önemli sorunun çözüme kavuşturulmasını istemişizdir.

Besiciliğin kentimiz için kabul edilemez bir sorun olduğuna dikkat çekerken defalarca İl Hıfzıssıhha Kurulu, Sağlık Müdürlüğü, Batman Mahalli Çevre Kurulunu göreve çağırmıştım. Kentimizin bu önemli sorununun çözümü için çaba gösteren her zaman sadece Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olmuştur.

Besicilere bir aylık süre verilmesi önemli bir gelişme. Belediye yazısında sağlıksız meskenlere dikkat çekilmiş. Kent merkezindeki tespit edilen sağlıksız mesken sayısı, besici aile sayıları hakkındaki veriler hakkında bilgim yok.

Öte yandan koyun ve keçi gibi gibi küçükbaş hayvan besiciliği yapanlar mı kentten uzaklaştırılıyor hususunda da sağlıklı bir bilgi sunulmamış. Sayısız semtte ahırlarda inek gibi büyükbaş hayvan yetiştiricileri de uyarılmış mı diye merak ediyorum.

Besiciler hakkında kısa bir bilgi vererek okurlarımızı aydınlatmak istiyorum:

ZOZANLARI TERK ETTİLER AMA!..

‘Besiciler’ olarak bildiğimiz, halk arasında ise ‘Koçerler’ olarak tanınan, güçlü ve kalabalık aşiretlerden oluşan aileler, eskiden ‘göçebe’ yaşam sürüyorlardı…

Zozanlarını (Kürtçe Zozan, Türkçe yayla demektir) terk edip, bir kentin tozlu ortamına hapsolan Besiciler gerçeğinden söz ediyorum…

‘Koçer’ kavramının Türkçe kökenli olduğu ve ‘sağlıklı, yürekli er’ anlamına geldiği belirtiliyor olsa bile bu kelimeyi Kürtçe biliyorum. Kürtçedeki ‘Koçberi’ kavramı ‘göç edenleri’ ifade etmektedir. Batman’ın Koçerleri ise yerleşik yaşama geçenlere deniyor

Yaz ve bahar aylarında Doğu ve Güneydoğu’nun yüksek yaylalarında yaşam süren, o zozanların soğuk pınarlarından su içen Koçerler, zorlu yaşam koşullarına göğüs geriyordu. Ancak ilelebet göçebe yaşam sürmeleri de olanaklı değildi. Doğu ve Güneydoğu’nun yüksek illerini gezen Koçer aşiretleri, 1970’li yıllarda Batman’ın (kent merkezi)dışında kendilerine kooperatif şeklinde evler inşa ederek yerleşik yaşama geçmişti.

Özellikle iki yerde kooperatif şeklindeki evlerini çok iyi hatırlıyorum. Bir kooperatifleri eski ismi Bağlar olan Pazaryeri/Hilal mahallesi, bir diğeri ise Gap/Belde mahallelerindeydi.

Aradan onlarca yıl geçmiş olmasına karşın, o sıra halindeki evleri hala yerli yerinde duruyor. Bazıları kat yükseltmiş olsa bile, o evlerini tek tek gösterebilirim.1977 yılında Batman’a taşındığımda Bağlar mahallesindeki Koçer ailelerle komşu olmuştum. Bağlar’dan Pazaryeri, Pazaryeri’nden ise Hilal mahallesi doğdu. Koçerler hala normal yaşamlarını sürdürüyor.

Aradan onlarca yıl geçti, bir gün olsun aramızda bir sorun yaşanmadı. Kendileriyle komşuluğun dışında ‘kirvelik’ dostluk bağını kurduğum Koçerler gerçeğine vurgu yapmak isterim.

ONLAR ÜRETEN EMEKÇİLER…

Değerli Okurlar, kentler, genel olarak tüketicilerin bir arada yaşadığı yerlerdir. Üreten değil, tüketenlerin bulunduğu kent gerçeğine karşın, Batman’ımız öyle değildir. Batman’da tüketen kalabalık bir nüfusun yanı sıra, ‘üreten’ insanlarımız da var. İşte onlar Koçerlerdir…

Kent merkezinde hayvancılık yaparak hem geçimlerini sağlıyor, hem de Batman ve ülke ekonomisine katkı sunuyorlar. Onlardan olmasaydı, bugün etin kilosunu belki 60 TL’den alıyor olacaktık…

Koçerlerden olmasaydı bugün daha pahalı süt, yoğurt tüketecektik…

Başımızı koyduğumuz yastıklar ve soğuktan korunmak istediğimizde üzerimize örttüğümüz yorganlarda bile besicilerin emeği ve alın teri vardır. Çünkü ucuz yünü de besicilerden alıyoruz…

Üreten insanlar benim için değerlidir, onlara saygı duyarım. Batman’ın Pazaryeri, Hilal, Bağlar, Fatih, Belde, Yavuz Selim, Gap ve Şafak semtlerinde besicilik yapan aileler gerçeğini anımsatmak gerekiyor. Zamanla Batman büyüdükçe, besiciler kent içerisinde kalmaya başladılar. Özellikle Pazaryeri, Bağlar, Gap ve Yavuz Selim besicileri için söylediklerim geçerlidir. Bunların dışındaki semtlerde besicilik yapanların, ‘geçmişte durumumuz böyleydi’ diye bir savunma yapma hakları yok. Belediye, söz konusu semtlerin dışında hayvan besiciliği yaparak çevreyi rahatsız edenlere karşı müeyyide cihetine gitmelidir. Ancak en eski besiciler için bazı iyileştirmeler yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Besicilikle uğraşan aile reislerinin şu sözleri kulaklarımdan gitmiyor: “Bizim de onurumuz var. İnsanların evimizin yakınlarından geçtiklerinde burunlarını kapatmasından bizde rahatsızlık duyuyoruz. Gelinlerimiz, kızlarımız da hayvan gübresi temizlemekten rahatsız. Ancak başka iş, güç elimizden gelmiyor. Meslek sahibi değiliz. Hem biz besicilik yaptığımız sırada belediye hudutları dışında olduğumuz gerekçesiyle yıllarca hizmet yüzü görmüyorduk. Kent büyüdü ve bizi kuşattı. Bize yardım edilsin. Tek isteğimiz Batman’dan uzakta bir yerde, alt yapısı, suyu, elektriği olan bir yerin tahsis edilmesidir. Biz orada yine hayvancılık yaparak hem geçimimizi sağlar, hem de ülke ve Batman ekonomisine katkı yaparız.”

Valilik ve Belediye, sivil toplum örgütleri ile besicilerin önerilerini dikkate alarak bu sorunun çözümü için mutlaka yeni projeler hazırlaması, bu kentin yarınları için gereklidir düşüncesindeyim. Eğer Milletvekillerimiz bu konuda Valiliğe ve Belediye’ye destek verir, alternatif çözümler geliştirirse, mevcut yerel idarenin Besicileri kent dışına taşıması kolaylaşacaktır. Bence en iyi çözüm yolu, geri ödemesi olmayan iyi bir teşvik çıkartıp, kendilerine şehir dışında çok uzak yerlerde besicilik yapma imkanı sağlayarak, kentte hayvancılığı kesinlikle yasaklama cihetine gitmektir…

Önce kent merkezinde besicilik yapanların envanteri çıkarılmalıdır. Kaç aile bu yolla geçimini sağlıyor, durum tespiti yapılmalıdır. Ondan sonra kendilerine teşvik verilerek hayvancılık tamamen yasaklanma cihetine gidilmelidir. Yoksa Toplu Konut İdaresi’nin yapacağı paralı konutlarla bu sorun çözümlenemez…’

Evet, meseleye bakış açımı daha önce böyle dile getirmiştim. sorun önemli. Belediye pratiği kolay olmayan önemli bir karar almış. Batman Koçerler Derneği, kuzuların doğum sürecine dikkat çekmiş ve üç aylık süre talep etmiş. Besicilerin kent dışına çıkmasını içtenlikle savunan biriyim. Ancak binlerce ailenin tek geçim kaynağından söz ediyoruz. Bunun sosyal boyutu var. Sosyal barış, toplumsal barışla ilintilidir. Belediyenin yazılı açıklamasında ciddi cezai yaptırımlardan söz edilmemesi olumludur. Bunun yerine vatandaşların sağduyu ve duyarlılığına dikkat çekilmiş. Yapıcı bir dil. Kış aylarında olduğumuzdan bir aylık sürenin yetersiz olduğu gerçeğini özellikle ifade etmek isterim. Daha etkili sonuçlar alınması için vatandaşlara Nisan ayı sonuna kadar süre verilmesi, çok sıkıntılı ailelere devlet eliyle yardımı öneriyorum.