Bir insan eğer beş yaşlarındaki bir çocuğu dilendiriyorsa, dahası bu çocuğu sabahlara kadar sokaklarda bırakıyor ve mağdur ağır yaralar alıyorsa ben böyle ananın ve babanın insanlığından şüphe ederim. Bunlara hayvan da diyemem çünkü hayvan bile bu kadar insafsız ve barbar değildir.

Haber bültenlerinde çıkan beş yaşındaki yavru bu işkenceyi yapan kişilerin anne ve babası olduğunu söyledi. Ancak daha sonra yaşları 11 olan iki çocuğun ismini verdi. Bu çelişkili ifade bile çocuğun nasıl bir ruh haline ve ne tür baskılara maruz kaldığının resmidir. Üstelik yapılan baskında çocuğun yaşadığı (!) evde onlarca çocuk kaldığı, anne ve babanın ise çocuk dilendirmekten sabıkalı olduğu ortaya çıktı. Allah aşkına söyler misiniz şimdi bu anne ve babanın hakkı nedir? Devlet ve polis bu rezilleri ne yapsın. Bunlar vatansız-milliyetsiz, bunlar dinsiz-imansız, bunlar insanlık onurunu taşımayan mahlukatlardır. Bunların hakkı yaşamak olamaz. Yaşadıkları takdirde toplumu zehirleyeceklerdir. Aslında bunları insanlığa bir nebze faydası olabilmesi açısından değerlendirmek lazım. Şöyle ki; yeni bir ilaç mı keşfedildi, hemen deniyivericeksin üzerlerinde. Yada yeni bir silahın gücünü bu şerefsizlerin üzerinde ölçececeksin. Bunları atom bombası deneme sahalarında değerlendireceksin. Her ne yapacaksanız yapacaksınız ancak hiçbir şekilde sosyal hayata katmayacaksınız.

Duygusal bir anda söyledim bunları. Tabii ki biz insanız ve böylesi şeyler yapmayız. İşkence yapılan ve bedeni ile ruhunda derin izler kalan bu yavrucak ki henüz beş yaşında böylesi bir ortamda büyüdüğünde yarınından ne bekleyeceksiniz? Bu kişi yarın hırsız, psikopat olduğunda kendisi mi suçlu olacaktır? İyi ki devlet ve kurumları var ve bu çocuğu koruma altına aldı. Belki anne-baba şefkati sunamayacak Çocuk Esirgeme Kurumu ama zaten olmayan bir şefkat varsın kurumunda sunacakları arasında olmasın. Ama en azından 18 yaşına kadar güvenle yaşayabileceği ve okuyabileceği bir yeri oldu. Hiç olmazsa hırsız ve yankesici olmayacaktır burada.

Bazıları Devletine kırgın olabilir. Bazıları ise siyasi görüşlerinden ötürü Devlet ile arasına derin bir mesafe de koymuş olabilir. Hele ki bölgemizde yaşanan çatışmalı ortam ve kötü niyetli bir takım hak-hukuk tanımaz görevliler yüzünden resmi otorite ile bağlarını hepten askıya alanlar ki bunlarında bulunması kaçınılmaz. Ancak bir noktada birleşmek gerekiyor: Çevremizde bu tür baskılara maruz kalan çocuklar varsa bunları ilgili ve yetkililere bildirmemiz gerekiyor. Hiçbir yere gidemeyecek kadar aciz isek bile en azından resmi kurumlarda bulunan şikâyet kutularına bu tür şikâyetlerimizi yazalım. Belki kontrol ederken değerlendirmeye de alınır. En azından Valilik bünyesinde bulunan kutulara bunları yazalım. Ben şahsen televizyonda işkenceye maruz bırakılıp sokağa atılan beş yaşındaki çocuğun haberini izledikten sonra insanlığımdan utandım. Her gün yanımıza gelip sakız, kâğıt mendil satan, tartı ile kilo ölçen ve boyacılık yapan çocukları düşündükçe acaba dedim bu çocuklarında bu tür sorunları var mıdır? İşkenceye maruz kalıyorlar mıdır? Ben bu çocuklar için bir şeyler yapabilir miyim? İstesem de, istemesem de – bir şeyler yapsam da, yapmasam da bu tür düşünceler beni rahatsız ediyor. Ayrıca zorunlu ilköğretim gereğince çocuklar sekiz yıl okumak zorundalar. Çevremizde çocuğunu okula göndermeyen ve hele kız çocuğunu saklayan birilerinin varlığı bizleri rahatsız etmiyor mu? İyice düşünün var mı, yok mu çevrenizde böyle birileri? Bir sormak lazım o okula gönderilmeyen kız çocuğuna acaba okul okumak istiyor mu, istemiyor mu? Eğer korku olmazsa okumak isteyecektir, emin olun. Arkadaşları gibi önlük giyip okula gitmek isteyeceklerdir.

Toparlayacak olursak; dilendirilen, zorla çalışmaya sevk edilen, çocukluğunu yaşamasına izin verilmeyen, okutulmayan, sırf kız çocuğu olduğu için okuması engellenen birilerini tanıyor musunuz? Yoksa babasından çekinip, bir cingar çıkmasın diye nemelazımcılık mı yapıyorsunuz? İnan ki bundan sende sorumlusun.