Var mı?
Yok mu?
Tartışmaları üzerinde yürütülen hemen hemen bütün yetkili ağızların bu dönemde söz konusu değil dedikleri bedelli askerlik kararı haftaya çıkacak. Sayın Başbakan en geç önümüzdeki hafta karar çıkar diyor.
Genelkurmayın komuta kademesi daha birkaç ay önce mevut durumda bedelli askerlikten söz etmenin yanlışlığına yönelik sert olarak algılanacak sözlerle karşı çıkmıştı. Yurttaşların çocukları ölürken, parası olanın askere gelmemesini kabul etmenin yanlış olduğunu vurgulamışlardı. Ancak daha o sözlerin etkisi kulaklarımızı çınlatırken bedelli askerlik kararı bal gibi çıkacak.
Denilecek ki o sözleri söyleyen genelkurmay komuta kademesi sizlere ömür, gitti. Evet, gitmiş olabilirler, gitmediler aksine beğenmedikleri kararların arkasında durmayacaklarını belirtip istifa ettiler. Bu onların kararı ama bir husustaki görüşlerinin doğru olduğuna da şüphe yok.
Askerlik ülkemizde zorunlu bir yurttaşlık görevi olarak kabul edilmekte hem ödev hem de görev olarak vatandaşa sunulmaktadır. Bu konunun tartışılması gerektiği hususu ortadadır. Zaten bu gün tartışılmakta olan vicdani red meselesi de bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir durumdur.
Eğer askerlik bu ülkede her yurttaşın ödevi ve görevidir anlayışı doğru bir anlayış olarak görülüyorsa o zaman parası olanın askerlik yapmaması veya yapmaktan kaçınması yanlıştır. Eğer parası olan bu yükümlülüğünü değişik bir şekilde parasını ödeyerek yerine getiriyorsa o zaman da devlet denilen aygıtın parası olmayan yurttaşa buna mukabil bir öneri getirmesi gerekir.
Bu görev; “ya canını ya malını” anlayışı ile izah edilemeyecek ise eğer, bu ülkede devletin belirlediği parayı ödeyemeyen yurttaşın askerlik dışındaki seçenekleri görmesi gerekir. Aksi takdir de ne sosyal devlet olmanın bir anlamı, ne de her yurttaşın eşit olduğu kavramı doğru birer yaklaşım olarak kabul görür. İş etik ve hukuki olmaktan çıkar zora dayalı bir yaptırım olarak kabul edilir bir hal almaya başlar ki bunun da tutsaklıktan başka bir anlamı kalmaz.
Bu belirlemeleri yaparken; efendim, zaten askere gelmeyen ve birçoğu da kamusal görev yapan yurttaşlara kolaylık sağlanıyor, ya da kırk yaşına gelmiş adamdan asker çıkmaz gibi bahaneleri kabul etmediğimizi yurttaşlık hakkı olarak belirtelim.
Biz gidip belirlenen sürede askerlik yapmış isek bizimle aynı haklara sahip olup ülkenin olanaklarını daha fazla kullanan beyefendilerin de o askerliği yapması gerekir. Yok, bu dayatma yanlıştır diyorsanız o zaman buyurun zorunlu askerlik düzenlemesini kaldırın. Askerlik mesleğini profesyonelleştirin, ödediğimiz vergilerle askerlik mesleğini seçen yurttaşların maaşlarını ödeyen siz sağ biz selamette kalalım. İnandığı değerler için zorunlu askerliği kabul etmeyen yurttaşı cezaevlerinde süründürmeyin, yargılamayın, bırakın o da yurttaşlık görevini başka şekilde ifa etsin. Dürüst davranıp ben askerlik yapmak istemiyorum diyen yurttaş cezaevini boylayacak ama işin üstünü parasal kılıfla örten zengin yurttaş işin sırrına erip işi formüle edip askerlik yapmadığında adı bedelli askerlik olacak. Yüce adalet duygunuz buysa siz bu yolda yürümeye devam edin.
Sonuç olarak diyeceğimiz odur ki parası olanın askerlik yapmaması olayı adil bir karar değil. Bu çelişkiden kurtulmanın yolu ise yurttaşlık ödevi ve görevinin başka şekilde yerine getirilmesinin olanaklarını yaratmaktan geçer. Yani zorunlu askerlik görevini kaldırmak gerekiyor. Aksi durumda ne yaparsanız yapın ortadaki adaletsizliği kaldıramazsınız. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali geveleyip durursunuz. Çünkü parası olanın parayla ödediği bedeli parası olmayan yurttaş canıyla ödüyor. Bu adalet ise diyecek sözümüz yok!