Dünden devam

İki gece önce sinir katsayılarıma tavan yaptıran bazı gelişmeleri dünkü yazımda değerlendirmiştim. Klima ve sobaların kullanılmadığı bir zaman diliminde saatlerce elektrik kesintilerine sert tepki göstermiştim. Korkunç Irma Kasırgasına rağmen elektriklerin kesilmediği Amerika gerçeğine dikkat çeken yazımda, onlarca yıldır yatırım yerine hırsızlık yapıldığı gerçeği üzerinde durmuş ve şirketlerin haksız kazancı için ‘haram zıkkım olsun’ ifadelerini kullanmıştım.

O gece sinirlerimi geren sadece elektrik kesintileri değildi. Gece yarısı yazımı yazmak için elektriklerin gelmesini beklerken, düğün alayı geçişlerine, havai fişek gösterilerine de tanıklık etmiştim…

Duruma seyirci ve tepkisiz kalanlardan değilim, hiç olmadım. Batman’ı yaşanmaz hale getirmeye çalışanları buradan deşifre edip, eleştirmeyi görev biliyorum…

Saatler gece yarısını gösterirken havai fişekler patlatıp, uzun araç konvoylarıyla kornalar çalarak kenti turlamak hangi geri zekalı düşüncenin eseridir acaba diye sormak isterim…

Çocuklarının mürüvvetini görmek, mutlu olmak insanlarımızın en doğal hakkıdır. Eğlenir, sevinirsiniz. Kimsenin makul bir eğlenceye itirazı olamaz.

Ancak korna çalarak ve gecenin bir yarısında havai fişekler patlatarak toplumu rahatsız edemezsiniz…

Buna sadece ‘görgüsüzlük’ denilerek tepki göstermem.

Bunu yapanların topluma zerre kadar saygıları yok. Saygısız, seviyesiz insanlar ancak toplumu açıkça rahatsız edebilirler…

YILLARDIR UYARIYORUZ AMA…

Bu köşede en az on yıldır havai fişeklerin gece yarılarında patlatılmasına itiraz ediyor, eleştirilerde bulunuyorum. Ne yazık ki hiçbir yönetici bu sorunun üstesinden gelemedim…

Sorunu Batman Kent Konseyine taşımış ve karar da çıkartmıştım. Ancak sorunun üzerine ciddi gidilmedi, gidilmiyor…

Bakınız, 2008 yılında bu köşede yasal zemine de dikkat çekerek içimizdeki saygısızları nasıl eleştirmişim: “Evet, Çevrecilerin sorunu Batman Kent Konseyi’ne taşıması ardından bazı yazışmalar da yapıldı. Ancak bu soruna hala çözüm getirilmediğini görüyoruz. Havai fişeklerin patlatılmasına bir düzen getirilmesi hiç de zor değildir. Yeter ki ilgililer bu konuyu önemsesinler. İlgililer derken elbette başta sayın Valimizi, Belediye Başkanımızı ve Emniyet Müdürümüzü ve gürültü ile ilgili kurum yetkililerini kastediyorum. Nedense bu konuda iki yıldır uyarılarda bulunuyor, çok önemli bir toplumsal soruna dikkat çekiyorum. Ama ilgililer, bu kenti yönetenler sorunu önemsemiyorlar bile…

Bunu kabullenmem mümkün değildir. Bu kenti yönetenler halkın sağlığını, huzurunu dikkate almak zorundadırlar. Havai fişeklerin gece yarılarında patlatılması, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’na aykırıdır. Bu fiili işleyenler açıkça suç işliyorlar. Yine Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’ne göre de kimse toplumu böyle rahatsız edemez. Ediyorlarsa, gürültünün önlenmesinde yetkili kurumların hemen harekete geçmesi gerekiyor. Yasalar ve yönetmelikler açık olduğuna göre, ilgili birimlere sadece yazılı talimat verecek olursa, sorun çözüme kavuşacaktır. Gece yarılarında patlayan havai fişekler nedeniyle binlerce insan tedirgin oluyor. Bir saat uykuya hasret binlerce çalışan, gece yarılarında patlama sesiyle yataklarından fırladığında, beddualarda bulunuyor. Bu sorun önemsenmeyecek bir sorun olabilir mi? Öncelikle toplumun bilinçlenmesi gerektiğine inanıyorum. Cezai yaptırımlar olmaksızın birbirimize saygı göstermeliyiz. Gece saat 00.30’da havai fişek patlatanların bu topluma saygısı söz konusu bile olamaz. Sevinçli günlerinde toplumu huzursuz eden bu insanlardan anlayış beklemediğimden, cezai yaptırımı savunuyorum. Demek ki içimizden birileri bu dilden anlıyorlar…”

9 yıl önce bunları yazmıştım. Havai fişeklerle ilgili arşivimde onlarca makale bulunuyor. Bugün aynı sorun devam ediyorsa, il yöneticilerimizi yine duyarlılığa davet etmeyi görev biliyorum. Lütfen şu meseleye ciddiyetle el atınız ve halkın takdirini, sevgisini kazanınız. Saat 22.00’dan itibaren havai fişek patlatılmasına izin vermeyecek bir düzenlemeyi pratikte gösteriniz, size dua edecek on binler olacaktır…

İki gece önce karanlıkta beklerken düğün konvoylarının kornalarına ilave olarak havai fişekler patlatılınca Emniyet Müdürlüğü’nün 155 nolu telefonunu aradım. Karşımdaki görevli, adeta açık adres istiyordu…

Beş dakikayı aşkın süredir havai fişeklerin patlatıldığını ve bunun kentin her yerinden görüldüğünü söyleyince, 155’e bakan memur; “Ben kapalı alandayım, adres verir misiniz. Nerede patlatılıyor?” diye konuşacaktı…

Cevaben şöyle dedim: “Siz kapalı yerde olabilirsiniz ve olmak zorundasınız da. Çünkü telefon hattının başındaki görevlisiniz. Dışarıdaki ekiplerin ihbara gerek kalmadan müdahale etmeleri gerekmez mi? Dışarıdaki ekiplerin görmemesi mümkün mü?”

Biliyorum birçok düğüne güvenlik görevlileri müdahale ediyor, cezalar da kesiliyor. Ancak yaptırımların yetersizliğine inanıyorum.

Dünkü yazımda ifade ettiğim gerçeklere yine atıf yapayım; ‘Bir türlü medenileşemedik…

Bir türlü kentlileşemedik…

Uygar dünyanın bütün nimetlerinden yararlanabiliyoruz, yararlanıyoruz. Ancak bir türlü uygarlaşamadık…

21. yüzyıla yelken açan dünya gemisinde yaşıyoruz. Bu çağ bilim ve aydınlanma çağıdır. El oğlu uzayın derinliklerine seyahat ediyor, bizim ise halimiz ortada; cehaletle boğuşuyoruz…

Batman’ın bazı acı gerçeklerine baktığım zaman sinir katsayılarım tavan yapıyor…

Bu kenti yaşanılmaz hale getirenlere karşı çaresizliğimizi görüyor ve kahroluyorum…’

Evet, kahrolsam da mücadeleye devam diyorum. İki gece önce sinirlerimi geren anız dumanları meselesini ise başka bir yazıya bırakayım. Halkımızı daha temiz ve daha yaşanabilir bir Batman için duyarlı olmaya davet ediyorum. Sokaklarımızı, caddelerimizi, işyerlerimizin önünü bizler kirletiyoruz. Gürültü ile bizler birbirimizi rahatsız ediyoruz. Uzaylılar bizi rahatsız etmiyor ve bu kenti yaşanmaz hale getirmeye çalışmıyor. Uyanalım, bilinçlenelim ve kentimize, dolayısıyla sağlığımıza sahip çıkalım. Sağlıkla kalınız.