Cumhuriyetin halkıyla bütünleşememesinin en büyük nedenlerinden biri de, halkın inanç ve yaşayış tarzına olan yabancılıktır. İnsanların ana dillerini yasaklamakla kalmayan rejimin kurucuları, halkın kızlarının ve bayanlarının başlarını açmalarını da dayattılar hala da dayatmaya devam etmektedirler.
            Muhafazakar ve dindar halkın ezici çoğunluğunun oylarını alarak iktidara gelen AK Parti dönemlerinde kısmen üniversitelerde sorun olmaktan çıkan bu sorun, kamusal alanda ve diğer okul kademelerinde devam etmektedir. Görünüşe bakılırsa hiç kimse bu sorunu çözmeye de yanaşmamaktadır. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın eşlerinin başlarının örtülü olması bu sorunun çözümüne yetmediği aşikardır.
            Bu sorun her dile getirildiğinde daha zamanı değil, hele biraz daha sabredin, ortamı germeyin diyerek Müslümanları her defasında beklettiler. Kızlarının okullarına başlarını açarak gitmelerini yıllardır sinelerine çeken dindarlar da herhalde artık inandıkları gibi değil, yaşadıkları gibi inanmaya başladılar. İlköğretimde bayan öğretmenlerin çoğu kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıkları halde, başını örtmek isteyen bir bayan öğretmen olduğunda bütün yönetmelikler ve yönetmeliklerin savunucuları kahraman idareciler seferberlik ilan ederek bu sorunu çözmeye yani bu öğretmeni başörtüsünü takmaktan vazgeçirmeye çalışırlar.
            Öğrenciler için de durum bundan farklı değil. İlköğretimde bu konuda açık bir yasa olamamasına rağmen kız öğrencilerin başörtüsü takmalarına sıfır tolerans tanınmakta, takanlar vebalı muamelesi görmektedir. Ortaöğretimde ise durum daha vahim. Kısa etek giyenlere, saçlarını istediği gibi tarayanlar hatta oje ve ruj sürenler hoşgörü ile karşılanırken, başını örterek derse girmek isteyen kız öğrenciler aforoz edilmektedir. Nerde kaldı fırsat eşitliği, nerde kaldı insan hakları, hani inanç özgürlüğü, hani demokrasi…
            Başlarını örtenler siyasi bir simgeyi temsil ediyorlarsa, başlarını açanlar da siyasi bir simgeyi temsil ediyorlar. Hiç kimse bu gibi mazeretleri öne sürüp bu yasağın devamını getirmeye çalışmasın. Başörtüsü de diğer insani haklar gibi en tabii insanlık hakkıdır. Hele öğrenim görenler için, öğrenim hakkı kadar kutsaldır. Bu hak ertelenemez, devletin bu hakkı gasp etmeye hakkı olmadığı gibi öğrenim hakkını da öğrencilerin elinden alamaz. Hiç kimse de inancı ile eğitim hakkı arasında tercihte bulunmaya zorlanamaz.
            AK Parti iktidarının bu soruna el atmasının ve kesin bir şekilde çözmesinin zamanı gelmedi mi? Eğer bu sorunu çözmekten yana bir hamlede bulunmayacaksa bilmeli ki, 12 Haziran seçimleri de dindar ve muhafazakâr kesimin ona verdiği en son şanstı. Bu sorunu şimdi çözemeyecekse ne zaman çözecek? Ne yazık ki, 28 Şubat’ın varlığını devam ettirdiği en önemli yerlerden biri de bu anlamsız yasaktır.
            Halka rahat nefes aldıracak, Müslüman halkın gönlünü ferahlatacak adımları atmadığınız ve bu yasağı ilköğretim dahil bütün eğitim kademelerinde ve kamu alanında çözmediğiniz sürece bizim kafamızda 28 Şubat devam ediyor olacak.