Cumartesi gecesi; hayatı, insanları, insanlığı ve insanlık değerlerini kendilerine ilke edinen dört değerli insanın paramparça olmasına ve ölmesine neden oldunuz. Hayatlarının en olgun ve verimli çağında onları aramızdan alıp götürdünüz. Bombalı bir eylem yaptınız ve muradınıza erdiniz. Söyleyin bakalım aynı evden üç tabutu yan yana dizmek, Batmanın demokrasi simgesini kara toprağa gömmek size ne kazandırdı?
Söyleyin bakalım;
Demokrasinin mütevazı, efendi çocuğu Sedat Özevin’i,
Aynı yolu ve kaderi paylaşan Sadi Özdemir’i,
Siyasetteki dik duruşu ile Salih Özdemir’i
Ve memleketinde misafir olan Sıdkı Özdemir’in yaşamlarına son vermek kimin başını göklere eriştirdi?
Kimseniz, kimin adına bu işi yaptıysanız, hangi hesapları yaptıysanız bilin ki bu yapılan cinayettir.
Bu cinayetin adı da provokasyondur.
Bu cinayet öyle suya sabuna dokunulmadan geçiştirilecek bir cinayet de değildir.1990’lı yılların zorlu sürecinden geçmiş bu kadar tecrübeye sahip olan üç insanın dağ yamacındaki bir kulübenin yanmasına kazma kürekle koşuşturmasını insanlık adına anlamak mümkündür. Ancak onların veya başkalarının gelişi ile basacakları o güçlü patlayıcıları oraya yerleştirmeyi planlamanın kime veya ne hizmet ettiği sorgulamak gerekmez mi?
Cinayet haberi duyulur duyulmaz Batman Bölge Devlet hastanesi bu insanların sevenleri ile dolup taştı. Cenazeleri kaldırılırken Batman- Meymuniye arası araç konvoyuyla doldu. Mezarların başına gelenlerden olsun, olayı duyanlardan olusun tek bir Allahın kulu size iyi ki yaptınız demedi! Ancak her insan “çok yazık oldu” dedi.
Cenazeler Meymuniye deki mezarlığa götürüldüğünde Mezarlıktaki manzara da ilginçti. Devlet valisiyle, paşasıyla, Emniyet Müdürü kısacası erkânı ile mezar başında hazırdı.
Barış ve Demokrasi Partisi cenazeyi Genel Başkanlık seviyesinde katıldı. Grubu ile grup başkan vekilleri ile Diyarbakır Barosu, İHD Genel Başkanı telefonla, Bölge temsilcileri ve şubeler fiilen katılarak mezarların başındaydı. Diyarbakır ve Batman Baroları da hazır bulunmuşlardı. Mazlum der ve diğer kurumlar da oradaydılar.
Batman halkı cenazeye gösterdiği ilgi ile bir kez daha vefakârlığını göstermiş oldu. Kısacası dememiz odur ki herkes ve kesimden bir sahiplenme vardı. Peki, Siz kimin adına ve ne adına böylesi bir eylemi gerçekleştirdiniz.
Kimsiniz?
Neye hizmet ediyorsunuz?
Neler karıştırıyorsunuz?
Bu cinayetlere; “talihsizlik oldu. Kaderleri böyleydi. Kim bilirdi ki o saate çıkan yangına müdahale etmeye gidecekler” mantığı ile yaklaşamayız.
Bu cinayetlere; “Askerler oradan geçecekler hesabı yapılarak bomba konulmuştu” mantığı ile de yaklaşamayız.
Bu cinayetlere; “ TPAO tesislerine saldırı yapıldı. O saate onların orada ne işe vardı.” Mantığı ile de yaklaşamayız.
Bu cinayetlere toplumu tatmin edecek bir cevap bulmakla yaklaşım gösterilmek zorunda.
Bunun için de kafalarda var olan sorulara cevaplar bulmak gerekir.
1- Bunca yıllık tecrübeye sahip olan mağdurları çıkan yangına müdahale etmeye gidecek kadar rahat hareket etmeye sevk eden neden ne olabilir? Çünkü o bölgeyi onlardan daha iyi bilen başka kimseler bulmak güç.
2- Kamp veya tesis güvenliğinden sorumlu insanların yakalanıp elleri bağlandığı belirtilmektedir. Bu insanlara öncelikle kim ya da kimler ulaştı. Bunlar ifadelerinden kimler tarafından saldırıya uğradıklarını belirttiler mi?
Soruları uzatmak mümkün ama bu kadarı bile ne beklediğimizi anlamak için yeterli sanırım. Devlet, BDP, Halk cenaze törenine gösterdiği ilgi ile bu cinayetleri tasvip etmediğini göstermeye çalışmıştır. Bu durumda olayın aydınlatılması gerekmektedir. Provokasyon kokan bu saldırı aydınlatılmazsa bundan sonrası toplumsal bir trajedidir. Ahmet Türk’ün deyişiyle “zulüm nereden gelirse gelsin karşı çıkmak gerekir.”