Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan Gürcistan’ın Osetya’ya saldırması üzerine başlayan Rus –Gürcü savaşında ateşkesin sağlanması ve kalıcı barışın tesisi amacı ile Bodrum’dan Özel uçağı ile Rusya’ya gitti.Bölgede önemli bir stratejik konuma sahip Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri elbette yabana atılacak bir durum değil.Bu konunun hem Rusya tarafından hem de diğer devletler tarafından bilindiği de bir gerçek.

Yeryüzünde yapılabilecek en hayırlı işlerden biri insanların öldürülmelerini engellemek, insanların çatışmalarını sona erdirmek ve insanların huzur içinde barış içinde bir yaşam sürmelerine ön ayak olmaktır. Bu anlamda Sayın Başbakanın girişimlerini desteklemek gerekmektedir.

Her iki ülke ile önemli ilişkilerimiz olduğu için de bu arabuluculuğun önemi daha da artmaktadır. Hele Rusya’nın Gürcistan konusunda Türkiye’ye eleştiri getirmesi,Gürcü askerlerin ve askeri tesislerin Türkiye tarafından eğitimi ve yapımı konularında da bir izahat gerektiği ortada.Türkiye üzerine düşen rolünü oynamalıdır.

Sayın Başbakanın Bodrumdan apar topar Rusya’ya gitmesi önemlidir. Daha evvel telefonlarına bile cevap verilmediği iddia edilen sayın başbakanın yüz yüze görüşme talebi bu konudaki ikna yeteneğinden de kaynaklanıyor olabilir.Ama sayın Başbakan bazı düşünceleri bire bir Rus devlet başkanına aktarma görevi de üstlenmiş olabilir.

Gidiş amacı ne olursa olsun sonuçta barışa dönük bir adım olması açısından doğru bir tavırdır. İnsanların ne adına olursa olsun bu şekilde mağdur olmaları ortalığın can pazarına dönüşmesi, evlerinin barklarının talan edilmesi doğru bir davranış değildir. Osetya sorunu da Abhaz sorunu da masa başında çözüme kavuşturulmalıdır.

Rus-Gürcü çatışmalarında verilen kayıp sayısı konusundaki spekülasyonlar da giderek azalıyor daha evvel binlerle açıklanan ölü sayısı dün 175 olarak deklere edildi. Sayının açıklanan rakamdan az olması sevindirici ama buna rağmen bunca insan neden ölsün ki!

Sonuçta beş milyon insanın yaşadığı bir ülkede Osetya bölgesindeki farklılık nedeniyle bir çatışma olduğu ve bundan dolayı yüzlerce insan öldüğü ortada bu amaçla başta AB olmak üzere herkes elinden geleni yapma görüntüsü sergilemektedir. Sayın Başbakanımız da aynı girişimlerden dolayı orada. Barış elçisi olmak güzelde insanların barışı önce kendine de istemesi lazım.

Osetya bölgesindeki çatışma ve ölümler önemli de bizdeki çatışma önemli değil mi? Sayın Başbakan Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmasın! Ruslarla Osetya konusunu konuşurken başka imalarla karşılaşmaz dileriz.Onlarda yüzler bizde on binlerle açıklanan ölü söz konusu.Dün Kosova,Bugün Osetya,yarın Abhazya ….

Atatürk; “Yurtta sulh cihanda sulh” demişti. Bu anlamda dünya barışına katkı sunmak temel bakış açımız olmalıdır. Dünya barışına her yerde ve her düzeyde katkı sunmalıyız. Barış çalışmaları sürdürülürken bu çalışmaların kutsallığını bilip hareket etmeli ve değişik imalarla barış çabaları gölgelenmemelidir.

Sayın Başbakan ve Hükümetinden Dünya barışı için gösterdikleri çabanın aynısını ülkemizdeki çatışmaların durdurulması için akan kanın durması için, kardeşlik ve barışın tesisi için de beklemekteyiz.

Otuz yıldır yaşanan silahlı çatışmada otuz binlerle ifade edilecek sayıda insanımızın canı gitti. Yüzmilyarlarca dolar maddi kaybımız oldu. Bölge ve ülkemiz, bir kat daha ilerleme şansına sahip iken bu çatışmalar nedeniyle hak ettiğimiz yerde değil. Daha kötüsü birilerinin

Ateşlemesi ile her an büyük bir kamplaşma ve ayrışmanın eşiğindeyiz. Otuz yıldır uygulanan yöntem tutmadı, artık değişim zamanı. Artık gerçekleri görme zamanı, artık geçmişle yüzleşip geleceğe yön verme zamanı.

Haydi, savaşa denilen günde haydi barışa demenin zamanı. Kardeşçe, barış içinde çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmış bir güçlü ülkede yaşama azmini gösterme zamanı.