Barış ve Demokrasi Partisinin milletvekillerinden oluşan bir heyet Karadeniz bölgesine giderek hem kendilerini tanıtmak, hem de barış sürecine katkı sunmak amacı ile çalışma yapmak istedi. Sinop, Samsun, Trabzon, Giresun gibi iller gezilecek ve toplumsal kaynaşmanın ve karşılıklı olarak birbirini anlamanın yolları denenecekti ama olmadı.
Heyet önce Sinop’ta saldırıya uğradı ardından da gittikleri Samsunda.  Bu durumda yapılması gereken geziyi iptal etmekti ve heyet de bulunanlar da bunu yaptılar. Sinop saldırısından sonra gerek başbakanın yaptığı açıklamalarda gerekse Bahçeli tarafından yapılan açıklamalar da durumun tasvip edilmediği vurgulandı. Yani saldırı eylemleri siyasi arenada kabul görmedi.
Eğer Türkiye’de siyaset yapma serbestliği varsa yasalar çerçevesinden kurulan siyasi partilerin ülkenin her tarafına gidebilme ve etkinlik düzenleme hakkına sahip olmaları gerekiyor. Bu hak elbette Barış ve Demokrasi partisi için de geçerlidir ve bu hakkın gasp edilmemesi gerekmektedir.
BDP Milletvekillerine yapılan saldırıların haberlerine yapılan değişik yorumlar bulunmakta. Bunların içerisinde seçtiğimiz birkaç tanesini(Haberler com sitesi) sizinle paylaşmak istiyorum.
“SALI: Kurtuluş savaşında veya Çanakkale savaşlarında en çok Karadeniz insanı şehit olmuştur. Her iki savaş sonucunda toplam Diyarbakır 95 kişi şehit verirken Sinop ta 2482 kişi şehit düşmüştür bu vatanı Karadenizliler herkes den çok savunmuştur. Bölücüleri asla kabullenemezler.
ABDULMETİN MOLLAABDULMECİTOĞLU: bir misafir bin misafire eşittir lakin Karadeniz misafirlerini korumak yerine misafirlerini dövmeye, hakarete maruz bırakmaya çalıştı. Yazıklar olsun o insanlara ki misafirlikten hiç nasibini almamış.
UMUT ÇITAK: Ben Türk oğlu türküm..Ama bir çokta Kürt arkadaşım var.Hepsi diyor ki biz TÜRKÜZ..Bununla da gurur duyuyorum..PKK gibi bir terör örgütünün arkasına saklanan BDP bu yüzden bu olayları yaşıyor.Gerilla diyor.Onlara şehit diyor.Bu yüzden o halk sizi istemiyor...Türk değiliz biz Kürt dedikçe hiçbir zamanda oralara istediğiniz gibi giremeyeceksiniz..Biz Kürdüz..Fakat Türkiye Cumhuriyetinin birer kürdüyüz derseniz.İşte o zaman o halk sizi çiçekle karşılamasını da bilir.Aramıza Kürt Türk ayrımı yapıp,bizi bu hale getirenler amacına ulaşıp gülerken,biz ağlıyoruz.Artık UYAN TÜRKİYEM..PKK sözcüğünü sil at.Nederseniz diyin Allah Başbakandan razı olsun..Adam feryat ediyor bu kan dursun diye..Fakat RIHA diye biri buraya yorum yazmış sizde almayın AKP,MHP ve CHP yi diye..İşte o yazan insan sizce nedir????
SELİN: Ari rumuzlu arkadaş yorumunu doğru buldum bdp nin amacı provokasyon yapmaktı.
TEMEL: Trabzondan Rum dostunuz yazıyor yaşasın Rumlar Türkler Kürtler kardeşiz ben Trabzonlu bir rumum ama ıstanbulda yaşarız şimdi tatil için Trabzon’dayım btp gelirse Trabzon’a hoşgelır
RIHA: Sinop’ta ve Samsunda olanlardan dolayı suçlu varsa biziz. Eğer biz MHP'nin Amed'de,CHP'nin Gever'de,Erdoğan'ın Wan'da,Mardin'de miting yapmasına izin veriyorsak bunlar da bu yola başvururlar.Ders olsun bize.Bu ülkede herkes aklına başına almak zorunda BDP Samsun'a gidemeyecekse CHP,MHP ve AKP de Wan'a,Mardin'e gelemez.”
Bu görüşler aşağı yukarı genel çerçeve hakkında bize bilgiyi veriyor. Peki, bu anlayış veya anlayışlar bizi doğruya ulaştıracak yaklaşımlar mı diye sorarsanız elbette cevabımız HAYIR olacaktır.
Biz defalarca barış yapmanın savaşmaktan daha zor olduğunu belirtmiştik. Bu olup bitenler de tam bu gerçekliği ifade ediyor. Birileri kendi çöplüğünde duygularının esiri olmaktan ne yazık ki kurtulup mantığın gereklerine ve gerçeklerine gelmekten uzak. Sabır ve sağduyu ile bu süreci geçirmek gerekiyor.
Bir kere bizim bu süreçte bölgeye gelecek olan Türk siyasetçileri ve STK temsilcilerini çiçeklerle karşılamamız gerekiyor. Her taşın altından, her kuyudan, her dağın başında insan kemikleri fışkırdığı halde bunu yapmamız gerekiyor çünkü barış ve insanlık bunu gerektiriyor. Milletvekillerine saldırma nedeni olarak insan ölümlerini gösterenler belki biraz utanır da ders alır.
İkincisi eğer Türkiye’de barış isteniyorsa o zaman barış sürecini Türkiye’nin diğer taraflarına anlatması gereken BDP değil diğer partiler olmak zorunda. Yaşananlardan da açıkça görüldüğü gibi tek tarafın istemi ile her şey gerçekleşemiyor.
Sonuç olarak yapılması gereken sürecin iyi tahlil edilmesi ve sağduyulu davranılmasıdır. Tahammül sınırlarını zorlaya zorlaya da olsa barışta diretmek gerekiyor. Barış isteği ve çalışmaları doğru olandır ve çırpınırsa da Karadeniz sonunda gerçeği kabul etmek zorunda kalacaktır. Barışı anlattırmamak bu ülkeye kazandırmaz çünkü.