“Barış Savaştan daha zordur” diyenler bu sözü boşuna söylememişlerdir. Çünkü barış taraftarları ve barıştan yana taraf olanlar çatışmacı tarafların hedefi olurlar, eleştirilerine maruz kalırlar, gocunma ve kızgınlıklarının muhatabı olurlar. Çatışma tarafı oldukları için veya taraflaştırıldıkları için bu yandaşlığın acısı ile yaşayanların duydukları öfkeden nasibini alan kesimlerden biri de barışseverlerdir. Çünkü çatışma içinde kalıp çatışmanın tarafı olmak durumunda kalanlara göre barış isteyenler çektikleri acıyı anlamayan, haksızlıklarına göz yumulmasını isteyen taraflardır. Korkak oldukları için, çıkarları için, kaçtıkları için farklı yönlere yönelmektedirler!


Haklı bir sitem olarak da şunu dillendirirler çatışma içinde taraf olanlar; “kayıplarınız olsaydı, eziyete uğrayan, zulme ve haksızlığa uğrayanlar sizler olsaydınız yine de barış ister miydiniz? Biz haklıyken bize saldıranlara dur demek yerine bize barış çağrısı yapmanız insafa sığar mı?”

Duygusal olarak olayları yorumladığınızda tarafları anlamak mümkün, mantıksal olarak yorumladığınızda da onları anlamak mümkün. Ancak eğer bir çözüm bulmak için yola çıkacaksanız o zaman barıştan başka yol yok.


Herkesi çatışmaya yönlendirmek, taraf olandan çok taraftar olmak, eziyet ve mağduriyetten kaos çıkarmak elbette daha kolay. Ancak bu sonuçları ortaya çıkan nedenleri ortadan kaldırmadan bu sonuçlarla hesaplaşmak kolay olmuyor.

Daha fazla kayba neden olmadan çözüme ulaşmaya çalışmak ancak barışsever olmak ile mümkün olabilir.

Eğer bir haksızlığı başka bir haksızlıkla kapatmaya çalışırsanız, eğer bir kayba onlarca kayıp daha eklerseniz, eğer bir kızgınlığın dibine dinamit yerleştirip daha kötü sonuçlara neden olmasını sağlarsanız belki acısı olanların o an için tatmin etmiş olabilirsiniz ama doğruyu yapmış olamazsınız.

Doğrusu acı da olsa gerçekleri dile getirmek ve ateşe su dökmeye gayret etmektir.

Batmanda son dönemde toplumsal barış ve uzlaşı sağlama adına bir takım adımlar atılıyor. Barışa duyarlı olan kesimlerin oluşturdukları bir inisiyatif, değişik fikir ve inançtan gelen, değişik alanlarda siyaset yapan, değişik iş ve işlemlerle meşgul olan ve barışa duyarlı insanları bir araya getirerek barış için bir takım adımların atılması için gayret sarf ediyor.

Bu girişim içine girenlerlerin isimleri üzerinde bir spekülasyon yaratılmak istense de bu tutmadı. Ardından değişik eleştiriler getirildi ancak inisiyatif çalışmalarına inandığı şekilde devam ediyor. HDP’ ye oy verenler de, AKP’ye oy verenler de, CHP’ye oy verenler de, Hüda Par’a oy verenler de bu güne kadar düzenlenen toplantılara katıldılar ve barışa yönelik fikirlerini beyan ettiler. Her ne kadar bu çalışmayı eleştiren taraflar olsa da sonuç itibariyle bu kesimlerin bir çatı altında bir araya gelmeleri ve birbirlerine dinlemeleri bile başlı başına bir başarı sayılır. Bu toplantıya katılan hiç kimse başkasını hor görme derdinde değil. Bu toplantı sayesinde taraflar hem fikirlerini beyan edebiliyor hem de birbirine karşı olan önyargılarını değerlendirme şansına sahip oluyorlar.


Bu çalışmanın bileşenleri ve katılımcıları henüz kendilerine bir isim takmış değiller. Bir yürütme yapısı oluşturmuşlar ama bu yenilenmeye ve değişime açık bir yapı. Her toplantıda eklenmeler yapılması mümkün. İsteyen herkes çaba göstermesi halinde hazırlık komitesine katılma hakkına sahip kimsenin kimseye karşı bir önyargısı da yok.


İnisiyatif bu aralar kendine çalışmalarını yürütmek için bir yol haritası hazırlamakla meşgul. Bu anlamda fikirleri olanların çalışmalara katılmasında veya fikirlerini iletmelerinde fayda var. Görülüyor ki bu çalışma gün gittikçe daha da olgunlaşacak ve tabandan da destek almayı sürdürecek. Bu nedenle desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.


Toplum olarak bir barış arayışına ihtiyacımız var. Hem uğradığımız haksızlıkların ortadan kaldırılması hem de bizim birbirimize yaptığımız haksızlıkların ve yanlış önyargıların ortadan kaldırılması için bir araya gelmekte büyük faydalar bulunmaktadır. Toplum olarak sürekli kendimize düşman yaratmak veya birbirimizi düşman olarak görmek zorunda değiliz. Evet değişik şekillerde, değişik fikirlerde, değişik kanallarda, değişik boyutlarda kendimizi topluma sunuyor olabiliriz. Toplumdan destek alan kesim de olabiliriz toplumdan dışlanan kesim de olabiliriz. Birbirimizi vurmuş da olabiliriz, barışmış da olabiliriz. Kin ve nefret duygularıyla da dolu olabiliriz. Ancak farklılıklarımızı birbirimize düşmanlık olarak sunmak sonuçta bize fayda sağlamıyor, toplumumuza fayda sağlamıyor. Kendisi ile barış olmayan, kendi dirliğini ve birliğini sağlayamayan toplumsal yapılar haklarını elde etme noktasında da başarılı olamıyor veya çok daha ağır bedeller ödemek zorunda kalıyor. Kendi toplumunun haklarını koruma adına birbirleri ile çatışan güçler bir anda kendilerini, kendilerine haksızlık yapan asıl düşmanlarının kucağında buluyor. Ondan sonra da ayıkla pirincin taşını!


Kimse kimseyi öyle süslü püslü sevmek zorunda değil. Kimse kimseye hayran veya kurban olmak zorunda da değil lakin kimse kimseye düşman olmak ve birbirini vurmak zorunda da değil. İşte barış çalışmalarına katılan insanların hedeflerinden biri de bu toplumsal uzlaşma ortamını sağlamaya çalışmaktır. Bu nedenle de kösteklemek yerine desteklemenin herkese faydalı olacağını düşünmekteyiz. Çalışmayı amacından sapmadığı müddetçe bizlerde izleyeceğiz ve destekleyeceğiz Çünkü bu çalışmada yer alan insanlar bireysel olarak kendileri koruma yerine toplumsal çıkarlar için kendilerini yok saymayı tercih etmeye çabalıyor. İşin kolayına kaçma yerine zor olanı deniyorlar.