20 Temmuzdaki Suruç saldırısı ve ardından meydana gelen olaylar bahane edilerek ateşkesi bozan silahlı unsurlara açık açık çağrıda bulunuyoruz.

 Bu;

  Tarihsel,

  İnsani

  Ve aklıselim sorumluluğunun gereği olan bir çağrıdır.

 Daha büyük kayıplar verilmeden, daha çok can yok edilmeden, daha çok ana yüreği yanmadan, ateş daha fazla ocağı yakmadan, memleket tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmadan, ateşlemeye başladığınız silahlarınızın susturun.

 

Silahları susturmak için lütfen karşı taraftan adım atılmasına beklemeyin, önce onlar açıklama yapsınlar beklentisine girmeyin, silahlarınızı susturun.

 

Çünkü ellerinizdeki silah her patlayışında bir can alıyor. Elinizdeki bombalar her patladığında bir yuva yıkılıyor, kullandığınız mayın her faaliyetinde ocaklar söndürüyor.

 

Daha evvel yazdık yine tekrarlayalım.

 

Siyaset sahnesinde bulunanlar, koltuklarının keyfini yitirmek istemeyenler, meydana çıkıp nara atanlar, Ben Allahtan şehit olmayı diliyorum diyenlerin sizin gibi ölüme gitmediğini çok iyi biliyoruz.

 

Sizleri ölüme gönderen siyasetçi zatların amaçları iktidarlarından başka bir şey değil. Eğer gerçekten insan sevgisi, Memleket ve vatan bağlılığı ve Allah korkusunu taşımış olsaydılar bir insanın ölmesinin veya öldürülmesinin bütün insanlığın ölmesi ve öldürülmesi olduğunu da bilecek ve ona göre davranacaklardı.

 

Bu ülke ve bu yurttaşlar silahların ölüm kustuğu 1990’lar sürecini yaşadı. Dile kolay sizin gibi silah kullanan veya kullanmayan tam 40 bin insanımız canından oldu. Dağ taş insan cesetleri ile doldu ve sonunda bu silahları kullananlar çıkıp kamuoyuna şu açıklamayı yaptılar. Bu sorun silahla çözülecek bir sorun değil. Siyasilerin görevlerini yapmaları gerekiyor.

 

Komutanlar da komutan olmayanlarda bu gerçeği o günlerin öldürücü ortamında fark ettiler. O zamanlardaki siyasetçiler mangalda kül bırakmayan açıklamalar yapıyorlardı. Hatırlayalım;

 

“Ya devlet başa ya kuzgun leşe”

 

“Ya devletten yanasınız ya örgütten yana”

 

“Ya korucu olacaksınız ya köyü boşaltacaksınız”

 

“Ya bizden sizin ya da hainsiniz”

 

“Medya Güneydoğudaki olayları milli maç gibi izlemeli”

 

Sadece bu konuşmalar değil başka faaliyetler de sürdürüldü. Seçilmiş milletvekillerinin enselerinden tutulduğu gibi cezaevlerine gönderildiler. Ancak sonuçta gelinen nokta şuydu;”Düz ovada siyaset yapsınlar”

 

Son dönemde düz ovada siyaset yapma işi ile meşgul olundu. Her şey güllük gülistanlık olmasa da büyük başarılar elde edildi. Toplum çözüm süreci ile sorunun demokratik yollarla çözümü konusunda umutvar oldu. Sizlerin de elinizdeki silaha ihtiyaç duyulmayacak düzenlemelerin yapılması için sandıkta çözüm odaklı tercihler kullandı.

 

Lakin 7 Haziran seçimlerindeki durum, Dış politikada izlenen yanlış siyaset, zamanlaması iyi hesaplanmamış çıkışlar, yok sayma ve egolar nedeniyle sizlerin yeniden alana sürülmeniz sağlanmış oldu.

 

Bunu tasvip etmek, ölmenizi seyretmek, korkunç gidişata evet demek mümkün değil. Liderleriniz veya liderlerimiz, yöneticiler, sözlerini geri almaktansa ölmenizi tercih edenler nedeniyle sizler ölüyorsunuz, vatandaşın da yüreği yanıyor.

 

Bu vebal elbette bu ateşe su dökme kudretine sahip olupta su dökmeyenlerin boynundadır. Lakin hak tecelli edene kadar binlerceniz yaşamını yitirecek. Aileleriniz, yakınlarınız, sevenleriniz yasa boğulacak. Bugün savaşta ısrar edenler elbette bu tavırlarından geri döneceklerdir. Ancak bu zaman gelene kadar bizler yaşamlarını yitiren sizleri acı ile anmak zorunda kalacağız.

 

Üzerinizdeki üniformanın rengine ve türüne bakmaksızın açık yüreklilikle silahlarınızı birbirinize karşı kullanmamanızı istiyoruz. Hatta hiç silah kullanmamanızın istiyoruz. İçine çekildiğiniz girdabın suçluları elbette sizler değilsiniz belki de başka çare kalmadığı için bu yolun denendiğini düşünüyorsunuz ancak emin olun ki başka çare var ve bu çare ölüm içermeyen bir çaredir. Birileri birkaç oy daha fazla alsın diye sizi ölüme yönlendiriyor olabilir. Bunun için gerekçeler de uyduruyor olabilirler. Ancak siz varın bunlara uymayın diyoruz.

 

Kürtçede bir söz vardır. Denilir ki “gayê sor ji golikê sor natirse” Yani Türkçe anlamı ile “Kırmızı boğa kırmızı buzağıdan korkmaz” sizlerinde birbirinizden korkmadığınızı iyi biliyoruz. Ama yapmanız gereken bu cesurluğunuzu birbirinize karşı kullanmanız değil ülkenin kalkınması için kullanmanızdır. Kardeşlik ve birlikte yaşam için kullanmanızdır.

 

Bu gidişat iyi bir gidişat değil. Bu nedenle ellerinde silah bulunan herkese bir kez daha çağrı yapıyoruz. Lütfen silahlarınız susturun, susturmuyorsanız bile birbirinizi öldürmek için kullanmayın. Bir an önce ateşi kesme kudretine sahip olanlar karşı tarafı beklemeden ateşkesi fiilen yürürlüğe koysun. Operasyonlar dursun ve insanlarımız ölmesin.