Geçen hafta gazetelere yansıyan haberlerde Batmanlı iki askerin aynı günde Masum Adlığ’ın Ardahan’da ve Abdurrahman Çiftçi’nin Muşta intihar ettikleri açıklandı. Asker intiharlarının kader olmadığı gerçeğini kavranması gerekmektedir. “İHD verilerine göre, 2012 yılında Türkiye’de askerliğini yapan 42 erin, 7 subay veya astsubayın intihar ettiği iddia edilmekte, 15 erin şüpheli bir şekilde öldüğü veya öldürüldüğü, toplam 64 kişinin şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiği anlaşılmaktadır. Türkiye’de şüpheli asker intiharları veya ölümleri oldukça yüksektir. Neredeyse silahlı çatışmalarda yaşamını yitiren asker sayısı kadar askerin intihar ettiği veya şüpheli bir şekilde öldüğü belirtilmektedir.” Bu konuda araştırma ve soruşturmalar yapıldığı belirtilmekte ise de istenen sonuçlara ulaşılmadığı vakaların artarak sürmesinden belli olmaktadır.
Türkiye vicdani Ret konusunda tavrını artık netleştirmelidir. Çünkü AİHM Büyük Dairesi’nin 7 Temmuz 2011 günlü Bayatyan/Ermenistan davasında (Başvuru No: 23459/03) vicdani ret hakkı açık olarak tanınmış, bu hakkın sözleşmenin 9. maddesi kapsamında Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin tamamında uyulması gereken bir hak olduğu açıkça ifade edilmiştir. Nitekim Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu hakkı tanımayan Türkiye’ye defalarca uyarıda bulunmuştur.
 Bu konu ile ilgili olarak 24 Şubatta yazdığımız yazıyı sözlerle tekrar paylaşıyor yetkilileri önlem almaya davet ediyoruz.
 
BUNCA ASKER İNTİHARI NORMAL Mİ?
Ülkemizde asker intiharları sayısı gün gittikçe artarken yetkililerin konuya bakış açısı insanı hayrete düşüren bir yaklaşımla devam ediyor.
Bu konu ile ilgili olarak duyduğumuz son üzücü haber Elazığ’ın Maden kazasından gelmişti. Terhisine 5 aylık bir süre kalan er Mazlum Aksu kazan dairesinde silahla kendini vurarak intihar etmişti.
Bir asker neden intihar eder?
Klasik cevap “girdiği bunalım sonucunda intihar etti” oluyor ama gerçek öyle mi?
Bu konu ile ilgili olarak Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın son açıklaması dikkat çekici.
“Yılmaz, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, 01 Ocak 2002 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasında meydana gelen pusu, silahlı saldırı, taciz ateşi ve çatışma olaylarında 601 Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin şehit olduğunu kaydetti.
Son 10 yılda intihar eden personel sayısının ise 965 olduğu belirten Yılmaz, “İntihar davranışı açısından TSK personelinde benzer yaş ve cinsiyet grupları açısından sivil örneklerden daha farklı bir epidemiyolojik veri olmadığı tespit edilmiştir” dedi.
Yani sayın bakan bu intiharların aslında Türkiye ortalamasına göre normal olduğunu söylemeye çalışıyor. Bize göre ise ortada anormal bir durum var.
Üstelik anormal olarak gözüken sadece bakanın bu bakış açısı değil verilen rakamlar konusunda da farklı iddialar var. Asker hakları com adlı sitenin verilerine ve aktarmalarına göre durum farklı.Gerçek rakamlar basına yansıyan rakamların bir buçuk katı kadar. Mayıs 2012’de açıklanan resmi rakamlara göre 22 yılda 2221 asker intiharı yaşanmış. Bu rakam ortalama olarak her yıl 100 ve her 3-4 günde bir askerin intihar ettiğini göstermektedir.
Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinde her dört günde bir asker intihar ediyorsa bu konuda bir anormallik olduğu kabul edilmelidir. Silahlı kuvvetler kendi içinde çatışsa bile bu kadar kayıp vermez, veremez. Durup dururken hayatlarının baharında olan bunca genç neden intihar etsin?
Çatışmada ölseler anlamak mümkün!
Kazada ölseler anlamak mümkün!
Binde bir olay olsa anlamak mümkün!
Ancak her üç dört günde bir asker intihar ediyorsa bunu anlamak mümkün değil!
Hele bunun normal olduğunu açıklamak hiç mümkün değil!
Yetkililerin bu konuya hassasiyetle yaklaşmaları gerektirdiği ve TSK’nin yapısının değişmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Zorunlu askerlik ve vicdani red meselelerinin de iyi tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda dünyanın değişik ülkelerinde değişik uygulamalar var. İlla da bir zorunlu kamu hizmeti konulacaksa bu askerlik dışındaki alanlarda da yapılabilir. İstemeyen vatandaş kamu hizmetini farklı şekillerde ifa edebilir. Her yıl 100 intihar yaşamaktansa konuyu farklı olarak ele almanın daha yararlı olduğunu düşünüyoruz.
Böyle gelmiş böyle gitsin diye bir şey olmaz artık. Dünya değişiyor, yöntemler değişiyor bizim de değişmemiz gerekiyor. Orduda yeni düzenlemeler için çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Bu çalışmalar hızlandırılmalı ve sistem değişmelidir. Bir soru önergesine verdiği yanıtta zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılması için bir çalışmalarının olmadığını belirten Milli Savunma Bakanı eğer bunu yapamıyorlarsa hükümetlerine en azından vicdani red hakkı tanınması konusunda çalışma yürütmesi için öneri götürebilmelidir. Parası olanın bedelli askerlik yaptığı bir ülkede parası olmayanın durumu bu olmamalı değil mi?