Uzun süre ülke gündemini meşgul eden 7Asgari Ücret’ tartışmaları son buldu.

Hükümet, işverenler ve emek örgütleri temsilcilerinin uzun süren görüşmeleri ardından yeni asgari ücret ilan edildi.

2020 TL olarak belirlenen yeni asgari ücret, zorlu hayat şartlarına rağmen yüz binlerce emekçiyi sevindirdi.

Bu rakamı bile beklemeyenler vardı.

Daha önce 1600 TL asgari ücret alan emekçiler, 400 TL’lik artışla hayat mücadelelerine devam edecekler…

Asgari ücretle çeşitli iş kollarında çalışan emekçilerle görüştüğümde, “Bu rakam iyi de, büyük bir işveren kesimi hiçbir zaman bizlere asgari ücreti vermiyor ki. Keşke iki bin TL alabilseydik” diye konuştular…

**

**

MAAŞ KARTLARI PATRONLARDA…

Özellikle kentimizdeki bazı mağaza ve marketlerin emekçileri asgari ücretin altında çalıştırdıklarını biliyordum.

İş-Kur tarafından kamu kurumları dışındaki bazı sektörlerde istihdam edilen emekçilerin de asgari ücretin altında ücret aldığına daha önce de dikkat çekmiş ve eleştirilerde bulunmuştum… Bir buçuk yıl önce bu köşede emek sömürüsüne şöyle dikkat çekmiştim: ‘Emekçiler zorla buldukları işlerinden olmak istemedikleri için sorunlarını gündeme taşıyamıyorlar…

Ayrıca örgütlü de değiller. Onların hak ve hukuklarını savunan bir sendika veyahut örgütleri yok. Hal böyle olunca çağdaş köleler gibi hem ağır işlerde çalıştırılıyor, hem de düşük ücret alıyorlar…

Sahi ücret durumlarını kim sorgulayacak?

Sözün bu kısmında sadece tekstil atölye emekçilerinin mağduriyetlerinden söz etmeyeceğim. Çünkü hayatın pek çok alanındaki bütün emekçiler düşük ücretle çalıştırılıyorlar.

İş-Kur üzerinden asgari ücretle çalıştırılan emekçiler gerçeğini duymuş olmalısınız. Bazı tekstil atölyeleri dışında, kimi mağazalarda da İş-Kur yerleştirmecisi emekçiler oluyor. Birkaç aylığına çalıştırılan emekçilerin maaşlarını İş-Kur asgari ücret olarak ödüyor. Ancak edindiğim bilgiler ve duyumlar, yapılan şikayetler, sosyal medyada dile getirilen tepkilerden anlıyoruz ki orada da emek sömürüsü var. İş-Kur emekçilerine de asgari ücreti tam ödemeyenler olduğu gibi, sigortalarını yatırma bedeli olarak para isteyenler de oluyormuş…

Öte yandan İş-Kur bünyesindeki hizmet sonlandığında yeniden düşük ücrete talim dönemi başlıyormuş…’

**

**

Evet, uyarıcı o yazımdan sonra da sömürü mekanizmasının aynen çalışmaya devam ettiğini öğrendim.

İş-Kur tarafından istihdam edilen emekçiler, işlerini kaybetme korkusu nedeniyle haklarını arayamıyorlar. Arayabilseydiler, banka maaş kartlarını patronlarına vermeyeceklerdi…

Maalesef sayısız emekçi bu acı gerçeği teyit ediyor. Maaş kartlarının bazı patronlarda olduğunu belirten emekçilerin söylediklerini kamuoyunun bilgisine sunuyorum: “Tüm işyerlerinde aynı uygulama yok. Ancak Batman’da sayısız asgari ücretli emekçinin maaş kartları patronların yanında. Aybaşı geldiğinde patronlar maaşımızı çekerek bize elden ödeme yapıyorlar. 200 TL’den başlayarak 400 ve hatta 500 TL’lik kesinti yapanlar var. Şu anda bin TL ile çalıştırılan yığınla emekçi var. İş-Kur ödeme yapmasına karşın en az 300 TL kesen ve sigortamızı bunun karşılığında yatıranlar var. Tekstil atölyelerinde olsun, mağazalarda olsun işler bu şekilde yürütülüyor. İşçilerle anlaşma yapılmış. Herkesin rızası alınmış. Buna itiraz edenler işlerinden olduklarından, herkes susuyor. 2020 TL’lik asgari ücret rakamı çoğumuz için hayal. Patronlar bize eski asgari ücret rakamını bile verse razıyız.”

Maalesef tablo böyle…

**

**

Şikayet etseler, belgeleyemezler.

Çünkü hak edişleri banka hesaplarına yatırılıyor. İşverenler mi, emekçiler mi hesaptan çekmiş, belgeleyemezsiniz…

Durumları çok kötü olan ve çarklarını zor çeviren kimi işverenler haydi mecburiyetten böyle yapmış olsunlar.

Ya durumu çok iyi olan ve sermayelerine sermaye katanlara ne demeli?

Ne yazık ki vicdandan yoksun kimi işverenlerin emek sömürüleri devam ediyor…

Hem asgari ücretin altında ödeme yapıyorlar, hem de emekçileri 9-12 saat arasında çalıştırıyorlar…

Asgari ücretin 2 bin TL olduğu ülkemizde geçtiğimiz Eylül ayının yoksulluk ve açlık sınırına bakalım: “TÜRK-İŞ tarafından çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yapılan ‘açlık ve yoksulluk sınırı araştırması’nın eylül ayı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, bu ay dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden ‘açlık sınırı’ bin 893 lira olarak belirlendi. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen ‘yoksulluk sınırı’ ise 6 bin 167 lira oldu.”

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/turk-isin-aclik-ve-yoksulluk-siniri-arastirmasi-40969774

Bu haberden sonra uzatmama gerek var mı? Asgari ücret 2 bin TL olmuş, işverenler bu rakamı bile vermiyorlar. İLO Sözleşmesi’ne imza atmışız, sosyal güvencesiz çalıştırılıyorlar. Yüz yıl önce 8 saatlik çalışma için dünya emekçileri meydanlarda hak arıyordu, 9-12 saat çalıştırılan emekçilerimizi herkes seyrediyor…

İşverenleri şefkate, merhamete ve vicdana davet etmeyeceğim. Emekçilerin hakları için susan sendikaları ve konfederasyonları da göreve çağırmayacağım…

İlgili kurum ve kuruluşlar emekçilerin haklarından sorumludurlar. Herkesi sorumluluk bilinciyle göreve çağırıyorum.