Malum yaz mevsimi başladı. Ramazanın estirdiği hava sayesinde caddelerde in cin top oynasa da kırsal alanda hasat mevsimi. Vatandaşın ektiğini biçme zamanı. Öyle ya hasat kaldıracak bir yıldır beklenen ürün toplanacak ve geçim nafakası sağlanacak. Herkese bereketli bir yıl diliyoruz.

Lakin her sene yaz mevsimi geldiğinde iki temel sorunumuz ortaya çıkıyor.

1-      Anız yakmaların doğurduğu doğal tahribat

2-      Sulara giren vatandaşlarımızın boğulma vakaları

Her iki konuda da geçen yıllara nazaran duyarlılıkların arttığını gözlemliyoruz lakin alınan tedbirler ve yapılan uygulamalar yeterli değil.2013 yılından bu yana Haziran ayı geldiğinde bu konulara dikkat çekmekteyiz. Birçok meslektaşımız da aynı duyarlılıkla hareket etmekte. Konu aynı olduğunda şablonda da bir değişiklik olmuyor. Aynı durumlarla karşılaşmamak adına daha evvel yaptığımız uyarıları tekrarlıyoruz. Ve konu ile ilgili geçen sene yazdığımız yazıyı tekrar yayınlıyoruz.

“Geçen sene 17 Eylül tarihinde nefes alamaz duruma geldiğimiz için Anız yakmalar ile ilgili bir yazı yazmış, yetkili ve yetkisiz herkese insanca yaşama hakkı konusunda talepte bulunmuştuk. “Anız yakmalar ve daralan nefesimiz” adlı köşe yazamızı bu sene Haziran ayının başında tekrar yayınlıyoruz ki önlemler daha etkin alınabilsin. Çünkü bu kentte binlerce vatandaş astım ve benzeri hastalık sahibi ve nefes almada güçlük yaşıyor. Anız yangınları nedeniyle gece yarısı nefessizlikten kıvranan yüzlerce insan hastanelere akın etmeden önlem alınmasını talep ediyoruz.

“Gelinen aşamada artık doğayı tahrip etmenin bir insanlık suçu kadar kötü olduğunu bilmeyen ve kabul etmeyen kalmadı. Buna rağmen sırf eski alışkanlıklarını sürdürme adına inatla yanlışta diretenlerle başımız belada.

Anız yakma işinin hem tarlaya hem de tarlada bulunan canlılara zarar verdiğini her fırsatta dile getiren yetkililerin bütün uyarılarına rağmen köylü yurttaşımız tarlasındaki ürün artıklarını yakmaktan vazgeçmiyor.

Devletin valisi uyarıyor

Devletin yetkilisi uyarıyor

Sivil Toplum Örgütü temsilcileri uyarıyor

Çevre Derneği uyarıyor

İnsan Hakları Savunucuları uyarıyor

Ancak ne hikmetse anız yakma eylemeni gerçekleştirenler bir türlü bu alışkanlıklarından vazgeçmeye niyetli görünmüyorlar. Bu nedenle anız yakanları şikayet ediyoruz.

Gelelim şikâyet sebebine. Efendim yüzlerce yurttaşımız gibi bende de dumana karşı aşırı bir hassasiyet var. Yani duman olan yerde nefes almakta güçlük çekiyorum. Güçlük çekmek bir yana burnumdan solumam imkânsız hale geliyor ve bu durum birden baş ağrısına ve paniğe neden oluyor. Çare dumansız bir alana kaçmak elbette ancak bu fırsatınız olursa tabi.

Pazar akşamı misafir ağırladık ve gece saat 24’e kadar oturduk. Ardından da camlarımızı açık bırakarak uyuduk. Çoluk çocuk bihaber uyuyoruz. Nefes almadaki sıkıntı nedeniyle kendime geldiğimde boğulmak üzere olduğumu anladım. İçerde duman var ve ben nefes alamıyorum. Yangın çıktığını düşünerek panikledim ve hemen evin içine baktım ancak dumanın dışarıdan geldiğini anladım. Apartmanda yangın çıkmış diye panikledim. Saate baktım gecenin 3’ünü geçiyordu. Balkona çıkmamla acı gerçeği görmem bir oldu. Çünkü mahallenin tamamını kaplayan bir dumanla karşı karşıya kaldım. Dumanın kokusundan anız yakmadan kaynaklandığını anladım ancak hayatımda ilk kez bu kadar etkili bir dumanla karşı karşıya kaldığımı belirtmem gerekiyor. Nefes için kullanılan burun tamamen devre dışı kalmış ağzımdan nefes alıyorum ama nefes borusu yanmakta. İçeri döndüm. Evin penceresi açık olmayan tek mekânı oturma salonuydu. Çocukları kaldırıp salona götürdüm. Burası diğer odalara ve balkona nazaran daha iyiydi. Ardından olayın son durumu öğrenmek için telefona sarılıp Belediyeyi aradım. Haber merkezi çalışanları Karatay arkasındaki alanda anız yakma olayının olduğunu yangının söndürüldüğünü ancak dumanların bütün şehri kapladığını söylediler. Yangın söndüğüne göre beklemekten başka çare yok. İmamın sabah ezanını okumasına kadar evin içinde git gel yürümeye devam ettik. Sabah aydınlığı ile birlikte dumanın da etkisi azalmaya başladı ve rahat nefes aldık. Uyanmasaydım boğulma riski ile karşı karşıya kalacaktım. Anızı yakan vatandaş kendi tarlasını düşünürken ne tarlada yaşayan canlıları ne de şehirde yaşayan benim gibi insanları düşünmüş bu hareketiyle yaşamımızı riske etmiş.

Buna hakkı var mı?

Elbette buna hakkı yok.

 İnsanları bu duruma düşürmeye doğaya bu denli zarar vermeye elbette hakkı yok.

Valimiz yaptığı açıklama ile anız yakanların cumhuriyet savcılığına sevk edileceğini söyleyerek tepkisini ortaya koymuş. Aynen katılıyoruz ve eğer gerekli görülüyorsa şikâyetlerimizi dilekçe ile iletmeye de hazırız. Bu kadar vurdumduymazlığı kabul etmenin artık insafla alakasının kalmadığını düşünüyoruz ve anız yakanlardan şikâyetçi olduğumuzu tekrar belirtiyoruz.”