On Beş Temmuz darbe kalkışması ardından ülkemizde nelerin yaşandığını herkes az çok biliyor. Ülkemizin bütün yerleşim yerlerinde halkın alanlara inerek sivil yönetimi sahiplenmesiyle darbeciler hezimeti yaşadılar…

Bütün kentlerde yüz binlerin katılımıyla sivil yönetim, demokrasi sahiplenildi…

İstanbul’da her görüşten, meşrepten yaklaşık beş milyon insan bir araya gelerek sivil yönetim ve demokrasi için birliktelik mesajı verdi…

Ne yazık ki ülkenin doğusu ve batısı, kuzeyi ve güneyi ile daha çok demokrasi, daha çok hak ve özgürlük, daha çok ifade özgürlüğü diyen ve canları pahasına tankların karşısına çıkan bu toplum, ‘Olağanüstü Hal Yönetimi’ne layık görüldü…

Bu çok acı bir durumdur…

Bu hükümetin en büyük destekçisi ve gönüllüsü niceleri kapalı kapılar ardında bu vahim yanlıştan söz ediyorlar ama susuyorlar...

En zorlu süreçte yanlışlara dikkat çekmenin bir erdem olduğuna inanıyorum…

Hükümete yanlışlarını hatırlatmanın bir yanlış davranış olmadığını düşünüyorum…

Evet, daha önce bir bölgedeki olağanüstü hali kaldırmakla haklı olarak övünen,

yıllarca demokratikleşme hamleleriyle dikkat çeken,

ifade özgürlüğünün önünü açan,

ileri demokrasi için gerçekten önemli hamleler yapan ve attığı adımların karşılığını da her iki kişiden birinin oyunu alarak başarı grafiğini yükselten mevcut siyasi iktidar, ne yazık ki darbeyi engelleyerek tarihe geçen ve demokrasi nöbeti tutarak dünyaya anlamlı mesajlar veren bir topluma olağanüstü hal yönetimini layık gördü…

Tankların karşısında durma,

paletleri altında ezilme,

her an kurşunlanma,

her an öldürülme pahasına,

helikopterlerden açılan yaylım ateşlerine direnerek ve aziz canlar verilerek ‘demokrasi’ diyen bir toplum gerçeği açık değil miydi? Şimdi üç ay daha uzatıldı.  

BAŞARI İÇİN ADİL DURUŞ ÇAĞRISI…

Karşıda sinsi bir yapılanma var diye, yasalarda yeri olan olağanüstü hal yönetimine karşı tavır almadık.

İfade özgürlüğü, adil yargılama konusunda iktidar tarafından verilen sözleri önemseyerek hükümetin şer güçlerle mücadelesini bekledik…

Mensubu ve yöneticisi olduğum insan hakları kuruluşu olan Mazlumder adına yapılan açıklamayı köşeme taşıyarak hükümetin darbe zihniyetiyle mücadelesini destekledik.

Başarı için adil duruşun önemine dikkat çektik.

Derneğimiz genel merkezinin o açıklamasından bir bölümünü hatırlatmak istiyorum: “15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananlar göstermiştir ki; tüm kesimleriyle darbeye karşıtlığını açıkça ortaya koymuş toplumun ihtiyaç duyduğu sosyal barış ve adaleti sunmak için herkese büyük sorumluluklar düşmektedir. Toplumun bundan sonra bir daha asla böylesi karanlık bir dönemi yaşamaması, bugün alınacak tavırla; adaletin ve hukukun herkes için sağlanması ilkesinin korunmasıyla doğrudan ilişkilidir. Bu sebeple olağanüstü hal koşullarında alınacak her türlü kararın ve yapılacak her uygulamanın; karşı karşıya kaldığımız darbe girişimiyle sınırlı kalmasına, temel insan hakları ve özgürlüklerinin her halde ve herkes için geçerli kalmasına azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Yine bu bağlamda, kamu görevlileriyle ilgili başlatılan işlemlerin açık, şeffaf ve adil bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu kişiler hakkında hukukun temel karinelerine dayanmadan subjektif kararlar verilmesi, yalnızca duyumlar üzerinden suç isnat edilerek hukuki bir kaos oluşmasından mutlaka kaçınılmalıdır.

Mazlumder olarak; 15 Temmuz darbe girişiminin etkin bir şekilde soruşturulmasını, adil bir yargılama sürecinde suçu ortaya çıkarılan tüm faillerin, hukukun imkân verdiği en ağır ceza ile tecziye edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Darbe girişimi, halkın iradesine karşı yapıldığı için de yargılama sürecinin kamuoyuna açık bir şekilde televizyon ve radyolardan canlı olarak yayınlanmasının sağlanmasını teklif ediyor; hepimizin maruz kaldığı bu saldırganlığın ve kendi halkına karşı gerçekleştirilen bu ihanetin tüm boyutlarıyla açığa çıkartılması suretiyle, toplumun darbeci anlayış ve yapılarla yüzleşmesine de imkân hazırlanılabileceğini düşünüyoruz.

Bilinmelidir ki; bu tür zor zamanlar, toplumun bütün kesimlerinin dayanışmasıyla, farklı kesimlerin birbiriyle sıcak ve samimi bir iletişim kurmasıyla; daha anlamlı, daha sağlıklı ve daha hızlı bir şekilde aşılabilir.

Mazlumder olarak bu krizin ve acı tecrübenin doğru bir imkâna dönüştürülmesini, bütün toplumsal kesimlerin ortak değerler etrafında buluşarak el ele vermesini, geleceğimizi karartmak isteyen darbe ve darbe destekçilerine karşı ülkemizin daha çoğulcu, tüm hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu, daha huzurlu ve barışçıl bir iklime taşınmasını ümit ediyoruz.”

Bu önemli çağrının ne kadar önemli olduğunu zaman bize göstermiştir.

Darbecilerle mücadele edeyim derken, adil yargılanmanın yolunu tıkarsanız, bunun vahim sonuçları yarınlarda karşımıza çıkacaktır.

Suç işleyenlerle mücadeleye evet dediğimiz gibi, suçlananların savunma hakkına da evet demeliyiz.

At izinin it izine karışmaması, kurunun yanında yaşın yanmaması için adil yargılama ve savunma hakkı temel esastır…

Hükümete bunu hatırlatmak dürüstlüğün gereğidir.

Zorlu süreçte hükümete doğruları telkin etmemek, yanlışlarını alkışlamak kadar vahim bir yanlış olamaz…

Yanlış yaptıkları zaman da kendilerine ‘iyi yoldasınız’ diyenlerin, hükümetin iyiliğini isteyenler olduklarına inanmıyorum…

Yirmi altı yıldır elinde kalemiyle acizane olarak topluma hitap eden ve hep doğruları savunmaya, yanlış kimden gelirse gelsin uyarmaya çalışan biri olarak ‘aman dikkat’ diyorum. Daha çok düşman ve mağdur üretmeye yönelik girişimler gerçeğine dikkat çekmek istiyorum. Darbecilerin kriptoları, derin odakları hükümetin düşmanlarını çoğaltmaya çalışan hamleler yapıyorlar düşüncesine kapılıyorum. Tecrübelerim ve düşüncelerini dinlediğim nice sadık Ak Partililerin de bu endişeyi taşıdıklarını gözlemliyorum.

Adaletin terazisini düz tutanlar kazanacaktır. Suçlularla mücadele ederken, siyasetten habersiz  on binlerce sivil insanın sosyal geleceğini düşünmeliyiz.

Allah için adil şahitler olmalıyız. Aleyhimize bile olsa adaletten sapmamalıyız. Gerisinin takdirini yüce Allah’a bırakmalıyız. Bu yazımı hükümet karşıtlığı ve düşmanlığı olarak diline dolayıp ispiyonlamaya kalkanlar çıkabilir. Başım dik, alnım açıktır. Böyle seviyesi düşükler var diye Allah için adil şahitlik yapmaktan çekinmeyeceğim. Allah doğrularla beraberdir vesselam.