Bu hafta sonu Serhat diyarı Ağrıda seçim var. 30 Mart yerel seçimlerinde vatandaş sandıkta oyunu kullanarak tercihini belirtmiş ancak sayımların bir türlü sağlıklı bir sonuca ulaştırılmamasından kaynaklı olarak seçimler 1 Haziran tarihine ertelenmişti.
Ağrı ilinin durumunu anlatmaya gerek yok. Bu ilimizde iki parti yarışacak. Adalet ve Kalkınma partisi ile Barış ve Demokrasi partisi.
Her iki partinin gücünü taban desteğinden aldığın belirtmeliyiz.
Birisi doğal olarak doğduğu yerin sorunları ile yoğrulan parti diğer ise ülke genelinde sistemi temsil etmeye çabalayan parti.
Biri öz kaynaklarından başka kullanacak gücü olmayan ve haksızlığın sona erdirilmesi için yetki isteyen diğeri de sistem içinde olabileni yavaş ağır ve aksak olsa dahi yürütme çabasında olduğunu göstermeye çalışan parti.
Ancak şunu açık bir şekilde ortaya koymalıyız ki aynı ringe çıkan ve yarışmaya kalkışan bu iki partinin kullandıkları argümanlar arasında dünya kadar fark var. Türkiye’nin son üç döneminde değişmeyen iktidar partisi kendi yağı ile kavrulmaya çalışan Meclisin dördüncü bölgenin ise en güçlü tabanlı partisine karşı yarışacak. Bir yandan devletin bütün imkânlarını kullanan taraf var. Diğer tarafta ise hareket edilmesine bile izin verilmeyen bir siyasal parti.
Ancak Ağrı ilinde kanayan ve Ağrıyan durum sadece seçim meselesi değil. Bölgenin ve Ülkenin temel sorunu olan Kürt sorununda yürümekte olan Çözüm sürecinin hassasiyeti en az seçim sonuçları kadar önemli ve kıymetli. Ağrıda ortaya çıkacak bir ağrı bütün vücudu perişan edebilir. Bu nedenle Ağrıdaki ağrıya dikkat etmekte fayda var.
Ağrıda 30 Mart seçimlerinde baş başa yarışan iki partinin de yeniden seçime gitme kararı almasında ve bu konuda uzlaşmasında temel argümanın aslında bu durum olduğunu biliyoruz. Eminiz ki bunu her iki siyasal parti temsilcileri de biliyordur. Seçim sürecini izleyenler hatırlayacaklardır Ağrı seçimlerinde AKP’den aday olan siyasetçi baskılardan söz etmişti. Bu baskıların kendi partisinden gelmesi ise ilginç bir anekdot’tu.
Ağrı seçimleri ile ilgili konuşan BDP’nin adayı Sırrı Sakık kentin bir Kürt kenti olduğunu vurgulayıp tercihin de bu doğrultuda kendilerinden yana kullanıldığını vurguluyor. Sakık İktidarın bu durumu sindiremediğini iddia ediyor. Ortaya çıkan tablonun ciddiyeti karşısında;
"… kenti kanatmak istemediklerini, belediye başkanlığı için Ağrı'nın dokularını bozmak istediklerini gördüğümüz için, eğer Ağrı kanasaydı bütün Türkiye kanayacaktı, var olan bir süreç vardı ve bu sürecin sabote edileceğini gördüğümüz için, Ağrı'nın barışı için, selameti için biz Ağrılı yurttaşlarımıza armağan ettik. Gönül isterdi ki çıkıp 'Bu halk kendi iradesini göstermiştir, halkın iradesine saygı duyuyoruz' denilseydi, ama bunu yapmadılar" diyor.
İktidar ise elbette seçimin kendilerini kazandığın ancak olayların büyümemesi için bu karara saygı duyduklarını belirtiyor.
Kim haklı, kim haksız onu vicdanlar belirleyecek. Ancak ortaya çıkan durumdan çıkacak sonuç siyasal arenada çok kullanılacak. Özellikle Ağrı özelinden gerçekleşecek olan bu seçim sonuçları hem Ağrı için hem de önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalar için önemli olacak.
Her ne kadar yerel seçimlerde adaylar ve hizmet ön planda tutulmakta olsa bile çok iyi bilmekteyiz ki bölgemizde bu durum değişiklik göstermekte. Partilerin uyguladıkları veya savundukları politikalar adayların ve hizmet önceliğinin önüne geçiyor.
YARIŞ KİM KÜRTLERİ TEMSİL EDİYOR YARIŞI
Aslında taraflar açıkça ifade etmeseler de bölgede süren yarış Kürtleri kimin temsil ettiği yarışıdır. İktidar sağ, muhafazakâr, demokrat kimlik altında Kürtlerin sorunlarını bireysel temelde çözme gayretlerini Kürtlerin temsiliyeti bende sağlanıyor imajı ile pekiştirmek istiyor. Buna mukabil BDP parti politikası olarak ülkede Kürtlerin desteğini alan siyasal hareket olduğunu bunu her seçimde sandıkta gösterdiklerini belirterek Kürt meselesinde taraf olanın kendisi olduğunu iktidarın ise sistemin temsilcisi olarak sorunların çözümü konusunda kendileri ile görüşmek durumunda olduğu savunusunda.
İşte 1 Haziranda vatandaş Ağrı’da sandığa giderken bu ikilem içinde karar verecek. BDP ve AKP arasında bir tercih yapacak. Bir yandan yerlere serilen bol nimetli sofra bir yanda onurdan başka verilecek bir kuru soğanı bulunan sofra.
Diğer partiler mi?
Onlar çoktan mevta!
Seyrani’nin dizesi ile bitirelim;
Kimi mevtasına kefen biçmiyor,
Kimi helal rızkı yiyip içmiyor.