Hafta sonu bir emekli imamla sohbet etme imkânı buldum. Bir dost sohbetinde Fas’taki toplantıları nasıl değerlendirdiğimizi merak ettiğini belirterek görüşümüzü sordu. Merak ettiği konuyu sorarken BOP’ un Fas’tan başlatıldığı belirlemesini de vurgulamayı unutmadan.
Yaşı yaşımızdan oldukça ileride olan sohbet arkadaşımızın değindiği konu; Fas'ın Marakeş kentinde yapılan "Suriye'nin dostları" toplantısıydı. 100'den fazla ülkenin katıldığı ve Doha'da kurulan Suriye Koalisyonu'nu Suriye'nin temsilcisi olarak tanındığı toplantıda ABD Koalisyon güçlerinin başına getirilen Moaz El Hatib’i ABD’ye davet ederek tanımanın yanında açık destek verdiğini de göstermiş oldu.
Toplantıda Suudi Arabistan’ın 100 milyon dolar ABD’nin ise 14 Milyon dolarlık maddi destek sözü verdiği haberlere yansımıştı.
Sohbet arkadaşımızın ilgisini çeken bölüm ABD’nin desteğiydi. Bu durumda dolambaçlı olarak sorulan soru aslında ABD’nin desteklediği Suriye muhalefeti meselesine Kürtlerin nasıl bakmaları gerektiği sorusuydu?
Bu sorunun doğrudan cevabını vermeden önce son dönemde meydana gelen gelişmelere bakmak gerekir. Olup bitenleri BOP çerçevesinde değerlendirirsek Fas’tan başlayan ve diğer Arap ülkelerine adım adım ilerleyen değişim ve dönüşüm çalışmalarının her ne kadar kendisinden bağımsız geliştiğini belirtse de ABD desteği ile yürüdüğüne çoğunluk kani olmuş görünüyor. Bunun açık delili ise bu çalışma ve çatışmalar içerisine giren ülkelerin tamamında yeni gelen yönetimlerin ABD ile sorun yaşamamalarıdır.
Bu değişim rüzgarına kapılan ülkeler içerisinde Irak ve Suriye de bulunmaktadır. Bu ülkelerde yaşayan Kürtlerde durumdan etkilenmektedirler.  Bu ülkelerdeki Kürtlerin durumu aslında çerçeveye nasıl bakılması gerektiği konusunda ipuçları verebilir. Irakta fiili olarak oluşan şartlar nedeniyle Kürdistan bölgesi federal yapısını ve özerkliğini ilan etmiş bulunmaktadır. Anayasada da yerini bulan bu düzenleme çerçevesinde meclisi, cumhurbaşkanı ve hükümeti olan bir yapı oluşturulmuş durumda. Bu yapı bugüne kadar Kürtler açısından elde edilmiş en büyük kazanım aslında.
Suriyedeki durum ise bundan biraz daha farklı gelişmekte. Birincisi Suriye rejimi henüz kendisini yenilgiye uğratan bir saldırı ile karşı karşıya bulunmamaktadır. Suriye muhalefeti üzerinden örtülü çatışmalar dönemi gelişmekte bundan amaç rejimin gücünü zayıflatmak ve saldırıldığında kesin sonuca gitmek. Dış destek ve dengeler bu hassas sürecin bu şekilde yürütülmesine neden olmaktadır. İkinci konu Kürtler açısından ele alındığında Kürtler yapabilecekleri en uygun pozisyonda durumu karşıladılar. Kendi bölgelerine çatışmaların yayılmasının önüne geçerek tarafsız durmayı benimsediler. Bu da durumdan en az zararla etkilenerek süreci götürmelerine neden oldu. Kürtlerin yaptıkları ikinci başarılı çalışma ise Berzani gözetiminde kurmuş oldukları ve bütün Kürt partilerinin içinde bulunduğu Kürt yüksek konseyini kurmuş olmalarıdır. Bu sayede güçlerini bir arada tutma ve birlikte davranma şansını yakalamış oldular.
Bu ayın başlarından itibaren özellikle Doha toplantısından sonra kurulan Suriye Ulusal koalisyonu ile yapılan görüşmelerin olumlu geçtiği ve birlikte hareket edilmesi konusunda uzlaşmaya varıldığı açıklandı. Bu kararın hem konsey bileşenleri tarafından hem de PYD tarafından açıklanmış olması alınan olumlu bir sinyal olarak görülebilir. Kürtlerin Anayasal olarak tanınmasını ve muhalefet gücü içerisinde %15’lik bir oranla temsiliyet bulmasını içerdiği belirtilen anlaşma hayata geçirildiğinde Esat rejimi için bir moral kaybı muhalefet için ise moral kaynağı sağlanmış olacak.
Bu anlaşma Suriyedeki Kürtlerin de artık Iraktaki Kürtler gibi özerk bir yapıya doğru adım adım ilerlediğini göstermektedir.
Gelişmeler bölgede adım adım Kürt özerkliğinin sağlanmaya başlandığını göstermektedir. Bu durumda denklemi açarsak; Kürtler Suriye koalisyonu ile anlaşmaya varmışlarsa ve koalisyon da ABD tarafından tanınmış ise bu aynı zamanda koalisyonun tanıdığı ve kabul ettiği şartların ABD tarafından da kabul edildiğini gösterir. Dolaylı olarak sorulan soruya verilecek olan dolaylı cevabın bu olduğunu düşünüyoruz. Dileriz yanlış bir düşünceye kapılmamışızdır.