BELGİN DORUK GÖZÜYLE BATMAN
‘Toprağın kanı’ filminde rol alan Belgin Doruk, 60’lı yıllarda konuk olduğu Batman’ı, bakın nasıl anlatıyor;
“Diyarbakır’dan iki saat ötedeki eski Batman, mağaralarda, kulübelerde yaşayan insanlarıyla tam bir Güneydoğu Anadolu köyü... Adı ilçe, ama köy işte... Ortadan bir demiryolu geçiyor. Demiryolu’nun öbür yanında ‘Türk Petrol Sitesi’ 5000-6000 nüfuslu minik bir Paris; asfalt yollar, çiçekli, çamlı parklar, korular, tenis kortları, yüzme havuzları, atletizm sahaları, okullar, apartmanlar, sinemaskop perdeli son sistem sinemalar, tiyatrolar, sıcak sulu, kaloriferli villalar ve cennetten gelmiş insanlar... Şehrin ortasında, bizim Eyfel adını taktığımız 40 metrelik kule. Üzerinde, İstanbul’da bile göremediğimiz parlaklıkta ışıklar... Civardaki köylerde çalışıp, bize tahsis edilen villaya dönerken hep, Paris’e dönüyoruz, derdik.”

FEDAKAR PETROLCÜLER!..
1995’te kalp yetmezliğinden yaşamını yitiren Belgin Doruk, petrol arama sahalarındaki gizemi şöyle değerlendirmiş; “Batman çevresindeki kimsesiz dağlarda kendi kendine işleyen otomatik pompalar var. Mitolojideki atlar gibi başını kaldırıp indiriyor, gece-gündüz çalışıyor. Bunların yanlızlığı çok garibime gitti. Çektiği petrolü Batman’daki rafineriye borularla gönderiyor. Sonra, yine ıssız tepelerde burgu makinaları var. Toprağın binlerce metre derinine kadar borular iniyor. Ufacık bir hata, milyonlarca liranın kaybolmasına sebep oluyor. Burgu makinalarının yanında vagonlar yapmışlar. Elektriği, buzdolabı, her şeyi olan minik evler de bu vagonların içinde. Petrol Mühendisleri, eşleri ve çocuklarıyla bu dağ başlarında yaşıyorlar. Çok fedakar insanlar...”


‘TOPRAĞIN KANI’ FİLMİ
1966 Yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Ayşe Şasa ve Recep Bilginer’in senaryosunu  yazdığı ‘Toprağın kanı’ filminin öyküsü şöyle;
“Milli Petrol Davası’na hizmet eden bu film de, Kızgın Delikanlı gibi, dönemin önemli tartışmalarından birinin doğrudan sinemaya yansımasına bir örnektir. Hasankeyf’te başlayan filmin, başta tamamen köylü olan çehresi en kısa sürede Batman’a taşınır ve hızlı bir değişime uğrar. Filmin kalbi yaralı delikanlısı Hüseyin Hasankeyf’ten ayrılır, Batman’da rafineride çalışmaya başlar. Kişilerin kendilerini petrole adadıkları bu yeni çevrede o da bir petrol tutkunu olur. Verilen petrol mücadelesinin nihayetinde Batman kentleşir, beş-altı yıl içinde binaların yükseldiği, işçi lojmanları, okulu, hatta yüzme havuzu olan bir yerleşime dönüşür. Hüseyin kendi köyünden rafineriye işçi toplar. Filmde, yakın zamana kadar yol iz bilmeyen “cahil köylüler” işçi olur, sendika kurar, greve gider, toplu sözleşme imzalar... Filmin bir sahnesi vardı ki, Bu sahne, yabancı mühendislerin “Buradan petrol çıkmaz” diyordu. Fikret Hakan da yerden çamuru alıyor ve “İşte toprağın kanı. Burada petrol var” diyordu. Dedikleri yerde, onlardan gizli, geceleri çalışarak Türk işçileri petrol çıkarmışlar, kuyudan fışkıran petrolü içercesine kutlama yapmıştılar...” 

FİLME EMEĞİ GEÇENLER 
1966 Yapımı siyah-beyaz filmin, başrollerinde Fikret Hakan, Belgin Doruk, Erol Taş, Feyzi Tuna, Tuncer Necmioğlu ve Nuran Aksoy oynadı. Görüntü Yönetmenliğini, Gani Turanlı’nın yaptığı film, “Bir petrol kasabasında geçen çeşitli ilişkilerin öyküsü”nü anlatıyordu. 



“İYİ Kİ BATMAN’A GİTMİŞİM”
Belgin Doruk, yıllar önce ‘Çölde bir İstanbul Kızı’ filmini çevirmişti. Ama çöllere gitmeden, İstanbul’un yakınındaki Ağaçlı sahillerinde... Bugünlerde trenle üç gün uzaklıktaki bir diyara Batman’a gitti ve orada 36 gün çalışıp “Toprağın kanı” filmini çevirdi. Belgin Doruk, şimdi; “İyi ki oralara gitmişim. Hem petrolün ne olduğunu tanıdım hem de Anadolu’yu. Böyle bir film çevirme meselesi olmasaydı, ben yurdumun bunca güzel ve ilgi çekici köşesini görmekten mahrum kalacaktım” diyor.

TPAO TESİSLERİNDE SOSYAL HAYAT
Kuruluşundan itibaren Türkiye’nin en güzel sosyal tesislerinden biri olan Batman Bölge Müdürlüğü tesisleri, personelin rahat bir yaşam sürdürebilmesi için birçok alana sahipti. İçinde bulundurduğu personel lojmanları, ilköğretim okulu, TED Koleji, sineması, yüzme havuzları, çay ve dinlenme bahçeleri, spor salonu, golf-tenis ve futbol sahaları, sağlık birimi, pansiyonları, misafirhaneleri, restoranları, gıda marketi ile en güzel hizmeti vermeye çalışan sosyal tesisler, petrol faaliyetlerinin en yoğun olduğu 1970-1980’li yıllarda çok dolu ve canlı bir yaşam görüntüsü sergiledi. Batman’da belli bir süre çalışanlar tarif edilemeyen bir duyguya sahip olduklarını söylüyorlar. Bunun adını onlar “Batmanlılık ruhu” olarak niteliyorlar. Bir dönemler TPAO’da sosyal aktivitelerle adından söz ettiren Halit Edip Özcan, anlatıyor; “Batman’da insanlar 24 saatinin yarısını beraber geçirirler. Site’de oturanlar her gün birbirlerini görürler. Sevinçler, kederler ve eğlenceler ‘hep beraber’ paylaşılır. Küskünlük olsa bile uzun sürmez.”

Editör: TE Bilişim