*Antik kent Hasankeyf’i görenler akan Dicle’yi, eski köprü ayaklarını, tarihi ve kültürel eserleri, kaleyi, mağaraları, camileri, minareleri, türbeleri, çıplak gözle görürler. Ancak dikey inişli-çıkışlı içerden yapılmış çapraz basamaklı gizli geçit, yıllar önce görülmezdi. Ne yazık ki hoyratça kullanıldığı için görülmez olan gizli geçit, bugün karşı cepheden ya da kale dibinde bakıldığında görülür.

Geçmişi zengin olan yerleşim alanlarında yaşayan insanların, gece sohbetlerinde birbirlerine ve misafirliğe gelenlere anlattıkları ilginç hikayelere örnek vermek gerekirse, Hasankeyf’te bu konuda elde yeterince veri de var. Ortak noktası bir olan ancak anlatım tarzında bazen farklılıklar gösteren hikaye ve efsaneler hep anlatılıyor...  


‘Önce su vardı, başka bir hayat yoktu.’ Hayatın ve insanın uygarlıkların öyküsü suyla yazılır. Dünyada kutsal olarak kabul edilen üç nehirden biri olarak kabul edilen Dicle, geçmişini efsanelerle kurar. Biraz düş, biraz gerçekle sonsuz akışını sürdürür. Toprak, hava, ateş ve suyun insanları bu nehirin kıyısında doğar, büyür, aşık olur, medeniyetler kurur ve sonra bir gün bu medeniyetler için de ölürler. Ancak arkalarında tıpkı Hasankeyf’te bıraktıkları muhteşem tarih ve mimari eserler gibi. 

Editör: TE Bilişim