Sevgili Arif Arslan, bana telefonla yazdığı mesajda aynen “Abi ilçe döneminde Çağdaş’ın tek kalan emektar yazarlarındansın. Çağdaş, cumartesi 41. yayın yılına giriyor…”diyerek benden her yıl olduğu gibi yazı yollarsam özel sayıda yayınlayacağını ifade etmiş.

Hepsini buraya almadığım mesaja şöyle bakınca, hangi kelimeye takılacağımı şaşırdım ama dikkatimi en fazla çeken “tek kalan emektar yazar” kısmı oldu. Oysa çiçeği burnunda bir Mülkiye öğrencisi iken Çağdaş’ta düzenli olarak köşe yazarlığı yaptığım yıllarda (tarih önemli değil, fi tarihi diyelim) ekipteki en genç bendim. Yıllar, nurlu ihtiyarın yanağında gözyaşı olarak süzüledursun, ekipteki en eskiler kervanına katıldığımı bu mesajla net bir şekilde anlamış bulundum.

Şaka bir yana, Çağdaş, Batman’ın ‘ilçe’ olduğu yıllardan ‘il’ olduğu yıllara geçişin, küçücük bir kasaba iken ‘büyükşehir’ olmaya aday bir büyüklüğe ulaşmanın manzumesidir. Olaylara tanıklık ettiği kadar bizatihi kendisi de süreçte belirleyici olmuştur. Etkinliği, gündemin her aşamasında kendini hissettirmiştir.

Mülkiye yıllarında Sn. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’le ve son Kayseri Valisi Şehmus Günaydın’la sınıf arkadaşıydık. Batman’dan Ankara’ya giderken çoğunlukla treni tercih ederdik. Tercih demeyelim de biraz zorunluluktu bizimkisi.

Sayın Bakanımızla tren yolculuklarımız bir roman konusu olabilir. Zira Batman’dan hareket eden motorlu tren Haydarpaşa’ya kadar yol boyu bizim gibi üniversite öğrencilerini okudukları illere dağıta dağıta yol alırdı. Her kompartman bir mektep gibiydi, farklı okullardan öğrenciler yol boyu dersleriyle, hocalarıyla, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle ilgili derin sohbetlere dalardı. Nesil farkı demiyorum ama gerçekten o yıllarda bizler Batman’dan yola çıktığımızda savaşa gidiyormuşuz gibi ciddiyetle, heyecanla, gayretle, azimle ve sevinçle ortaya atılırdık. İnanılmaz donanımlı, sürekli okuyan, araştıran, tartışan muazzam bir gençlik.

Sn. Mehmet Şimşek’le bir seyahatimizde vardığımızın ertesi günü ağır bir sınavımız vardı, dersin adı ‘Büyüme Teorisi’ idi. Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel Hocanın, Mülkiye’deki her öğrencinin ürkerek takip ettiği, sınıfın resmen döküldüğü ağır bir ders. Yol boyu Büyüme notlarını yanımıza alıp restaurant vagonuna gittik. Masaya kurulduk. Başladık ders çalışmaya. Tabi yemek saatlerinde yemek yiyecek kadar paramız olmadığı için kendi kompartmanımıza dönerdik. Ancak onun dışında kalan tüm zamanımızı lokanta vagonunun masalarında ders çalışarak geçirdik. Ankara’ya vardığımızda sınava gayet iyi şekilde hazırlanmıştık. Hafızam yanıltmıyorsa Bakan Bey en yüksek notu almıştı, ben de ondan sonraki ikinci en yüksek notu almıştım.

Yıllar sonra nasip oldu, askeri havaalanına inen uçakla Batman’a indim. Tekerler yere değdiğinde içimi bir mutluluk kapladı, uçakla inmek nasip oldu diye. Yıllar birbirini kovaladıkça yapılan yeni havaalanıyla artık Türkiye’nin birçok kentine direkt uçma imkanı doğdu. Karayoluyla seyahat imkanları arttı, yolcu trenleri iyileşti. Hatta bir gün dediler ki ‘Hasankeyf’e deniz gelmiş.’ İnanmayız, dedim ta ki gözlerimle görünceye kadar. Yeni Hasankeyf estetik kaygılarla inşa edilmiş, eskisini aratmayacak muazzam bir güzelliğe kavuşmuş. Terör sıkıntıları ortadan kalkınca bölgenin her tarafı cennet köşesi olmuş, nasipse baharda keyfini çıkaracağız.

Çağdaş’ı yazacaktık kendimizden bahsetmişiz. Eh sistemde kalan son kişiler olunca biz de hatıralarımızla var olduğumuzun farkındayız. Sevgili Arif Abi, sağlık yerinde olsun gerisi mühim değil, daha nice yıldönümlerini kutlamak nasip olacak, Allah huzur ve uzun ömür nasip etsin.  Gerçi bu sefer 41. Yıl dönümü, dolayısıyla ‘41 kere Maşallah’ı da hak ettik. Nerden baksan bir ömür.

Çağdaş’ın ilk yıllarında dikkatimi en fazla baskı makineleri çekerdi. Orada emektar bir dizgici vardı, bazen yanına inerdim. Metni önüne koyar ve kutucuklardan harfleri bularak tek tek yerleştirirdi. Şu yazdığım yazı o gün yayına hazır hale getirilmek için yüzlerce metal harf emektar ellerle diziliyor olacaktı. Şimdi bilgisayarda rahat rahat yazıyorum, Arif Abinin ekibi ‘kopyala/yapıştır’ yöntemiyle rahatlıkla baskıya yollayabilecekler. Hayatın her yönü gibi gazetecilik de artık pratik hal almaya başladı. Babam Babnirli Mele Abdullah nerdeyse 40 yıldır Batman Gazetesi’nde yazıyor, Allah uzun ömür versin inşallah daha çok uzun yıllar yazmaya devam edecek. O dönemde iyi hatırlıyorum, ben veya kardeşlerim evden çıkarken babam elimize bir zarf iliştirirdi, “geçerken gazeteye bırakırsınız” derdi. İçinde o hafta yayınlanacak yazısı olurdu. Babam da uzun zamandır bilgisayardan yazıp e-mail yoluyla yazılarını yolluyor.

Sayın Bakanımız Mehmet Şimşek’in, Batman’a yaptığı hizmetler saymakla bitmez, Çağdaş Gazetesi bunun en canlı şahitlerindendir. Bakan Bey dünya çapında marka değere sahipken onun gönlü her zaman Batman’dan yanadır, kalbi Batman için çarpar.

Sayın Vekilimiz Ferhat Nasıroğlu da kadim dostumdur. Yoğun bir işadamı iken feragat edip fedakarlıkla ‘Batman Milletvekili’ olması önemli bir şans oldu. Kendisini Ankara’da yakinen gözleme imkanım oluyor, tüm mesaisini Batman ve Batmanlılar için harcıyor, güzel bir projeler geliştiriyor, her gün yeni açılımlar ve ataklar geliştiriyor, Bakanlıkların kapısını aşındırıyor ve inanılmaz derecede hizmet aşkıyla yoluna devam ediyor. Eminim ki görev döneminde Batman başkalaşım yaşayacak, çok daha güzel gelişmelere imza atacak. Kuşkusuz sayın Vekilimizin bu üstün gayretlerine özellikle Batman Valimiz Ekrem Canalp Beyefendinin destek vermesi ve birlikte hareket ediliyor olması hem çok kıymetli hem de büyük bir şanstır. Batman’ın yarışta ipi göğüslemesi için saha şartları inanılmaz derecede müsait. İnşallah bu atılım kısa vadede gerçekleşecek.

Bu vesileyle Çağdaş Gazetesi’nin 41. Yılını ‘41’ kere maşallahlarla kutluyorum, yaklaşmakta olan Ramazan ayınızı ve ardından idrak etmek için dua ettiğimiz Ramazan Bayramınızı en içten duygu ve dileklerimle kutluyorum. Daha nice güzel yıllara, sağlık, huzur ve afiyetle.

Kaynak: HABER MERKEZİ