**Uğurca’nın genç muhtarı Erhan Tağay, kış mevsiminde konukların en büyük gereksiniminin yakacak olduğunu söylüyor ve ekliyor; “160 Kişiyi bulan konuklarımıza gözümüz gibi bakıyoruz. Kardeşlerimize daha önce baktık. Şimdi de bakacağız.”

UĞURCA’NIN KADERİ
Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı İkiköprü beldesi bitişiğindeki Uğurca (Qorix) köyünde 30 yıl öncesinde 50-60 hane Ezidi aile yaşardı. O şen köyden şimdi 13 kişilik Tağay ailesi dışında kimse yok. Uzun süreyle muhtarlık yapan Yusuf Tağay, görevi büyük oğlu Erhan’a bırakmış. Arazi anlaşmazlığından 6000 dönüm arsa nadasa bırakılmış. Son yıllarda o verimli arazide tek bir ürün ekilmiyor, biçilmiyor… Qorix’in hikayesi derin.

O köyün dili olsa da dünü anlatsa. 5 Ay öncesine kadar Avrupa yolunu tutmadan 2000’i aşkın Şengalli Ezidi’nin yaşadığı Uğurca köyündeki o kamp alanı, köye ayrı bir güzellik katmıştı.

O sığınmacılar, birer birer Avrupa’nın yolunu tutunca; şimdi o köy o eski günleri arıyor.

Diyarbakır’daki kamptan dönüş yapan aileler, önümüzdeki kışı nasıl geçireceğinin derdinde.

Muhtar Erhan Tağay, uyarıyor; “Hayırseverler, Kızılay ve Avrupa’daki bazı Vakıf’ların desteği olmazsa buradaki konuklarımız aç kalacak.”




XATİKE GEVRE (GEVRE TEYZE)...
Çadırlar arasında iki kızına kahvaltı hazırlayan 65 yaşındaki Gevre İbrahim, üç yıldır terk ettiği Şengal’e bir daha dönüşün zor olduğunu söylüyor;

“3 Yıldır bölgede dolaşmadığımız yer kalmadı. Önce Şırnak, ardından Batman, 5 ay önce Diyarbakır ve şimdi de Beşiri Uğurca’dayız. 6 Çocuğum var. İki kızım yanımda. Diğerleri Almanya’da. Topraklarımızda savaş bitmedi ki dönelim. Biz de ayakta durmaya çalışıyoruz. Eşim Şengal’de. İki kızımla buradayım. Ortam ne zaman normalleşecek diye bekliyoruz. Keşke buraya kalıcı bir şekilde kalabilsek ama umutlarımız her geçen gün azalıyor...”
Kahvaltıda kuru bir ekmek, 4-5 zeytin, bir parça peynirle karınlarını doyurmaya çalışan Gevre teyze ve kızlarının eline aylık geçen yardım parası 62 lira.


ŞENGAL’DEN ÇIKIŞ TARİHİ KOLUNDA
Şengal’in Siba Şeyh köyünü terk ettiği 3 Ağustos 2014 tarihini sol koluna dövme yapan 29 yaşındaki Sait Melhim, üç çocuğuyla birlikte çadırda yaşam mücadelesi verdiğini anlatıyor;
“Diyarbakır’dan tekrar Beşiri-Uğurca’ya geldik. Daha önce kampta kurulan düzen tamamen bozulmuş. Kısıtlı imkanlarla tekrar çadır açtık. Burada okul yok. Çocuklar için tekrar okulun açılmasını istiyoruz. Önümüz kış. Şimdiden yakacak ve giyecek derdindeyiz. Annem ve kardeşlerim Avrupa’da. Bir yakınım da Şengal’de yaşıyor. Buranın şartlarına alıştık. Ailemin geçimini sağlamak için gündelik işlerde çalışıyorum.”



PARÇALANAN AİLELER...
Şengal’i boşalttıktan sonra bir çok ailenin parçalandığına işaret ediyordu 31 yaşındaki Nevaf Hacı;
“Aileler üçe bölündü. Kimi Şengal’de kimi Türkiye’de kimi ise Avrupa’da. Şengal’de tek-tük aile kaldı. Ailemden iki kardeşim hala Şengal’de oturuyor. Can güvenliğimiz olmadığı için buradayız. Ailemizle telefonla hasret gideriyoruz. Eski günleri özledik. Savaş bitseydi de topraklarımıza kavuşabilseydik. Artık kamp kamp gezmekten yorulduk. Beş ay önce terk ettiğimiz Uğurca’ya yeniden döndük. Burada sorunlar bizi bekliyor. Kış geliyor. Yakacağımız yok. Soba ve diğer malzemeler olmadan kışı nasıl çadırlarda geçireceğiz bilemiyoruz. İnşaatlarda gündelikçi olarak çalışıp beş kişilik aileme bakıyorum. İnsani yardım kuruluşları olmazsa aç kalacağız.”
Kampta her bir Ezidi’nin hikayesi var...



YAŞLILAR ZAMANLARINI BÖYLE GEÇİRİYOR
Uğurca kampında 60 yaşın üzerindekiler, zamanlarını geçirmek için ‘Kara maça’ denilen İskambil oyunuyla günlerini geçiriyor.
Şengal’li 63 yaşındaki Kasım Reşo’nun, bir kızı yanında kalıyor.
60 Yaşındaki Mıhammed Bişar, 7 çocuğunu Avrupa’ya göndermiş. Tek başına çadırda yaşıyor. 70 Yaşındaki Hacı Elyas, 9 çocuğundan biri yanında, diğerleri ise Almanya ve Yunanistan’da.
75 yaşındaki Kasım Halef ise 10 çocuğundan 5’inin yanında kaldığını diğerlerinin Avrupa’ya gitmesine izin vermiş.
İskambil oyununu günün büyük bölümünde elinden düşürmeyen Ezidiler, anlatıyor;
“Siz bakmayın yüzümüzün güldüğüne. Sorunlarımız çok. Ailelerimizin yarısı yanımızda değil. Bu manzaradan kim mutlu olabilir ki? Sorunları biraz da unutmak için oyun oynuyoruz. Günün sorunlarını unutmaya çalışıyoruz.”




HERŞEYDEN HABERSİZ ÇOCUKLAR
Tüm olumsuzluklara rağmen hayatın devam ettiği Uğurca kampında en neşeliler ise her şeyden habersiz çocuklar...
O çocuklar, ayakkabısız.
Üst başları eski.
Fakat yüzleri gülen o çocuklar, oyun oynuyor, ip atlıyor.
Özledikleri tek şey, okulları.
Uğurca köy muhtarı Erhan Tağay, çadırda yeniden eğitim yuvasının açılmasını beklediklerine dikkat çekiyor;
“Gönüllü olarak haftada iki gün gençlere İngilizce dersi verenler var. Ancak yeterli değil. Çocukların eğitim-öğretimlerini aksatmamaları gerekiyor. Suriyeli çocuklar gibi onlarda okullu olmak istiyorlar.”
Kısacası; Uğurca köyüne dönüş yapan Ezidiler, buruk ama gelecekten de umut var…

Editör: TE Bilişim