Batman'a ilk geldiğimde koca kent henüz bir ilçeydi. Batman'ın caddeleri, sokakları gibi konaklama tesisleri de büyüktü! Fiziki yapısı itibarıyla da gösterişliydiler. 

Turistik tesis işletmeciliği alanı doğrudan "hizmet sektörü" içinde hatta başında yer alır. Binalar, mobilyalar, masalar, sandalyeler, yemekler, kahvaltılar ne kadar üst düzey kalitede olursa olsunlar, bunlar bir tesisi "iyi otel" haline getirmeye yetmiyor.
Bu yüzden eski yıllarda kente gelen VİP konuklar TPAO tesislerine ağırlanırlardı. Biz gazeteciler haber peşinde koşarken yolumuz Batman'a düştüğünde halkın içinde olmak için üç yıldızlı kent otellerini tercih ederdik. 
Günlerden bir gün Milliyet'ten usta fotomuhabiri Garbis Özatay ile Hasankeyf'in  köylerinin telefonlu mağralarında yaşayanlarla röportaj yapmak için Batman'a gelmiştik.
Sözünü ettiğim otellerden birinde konaklıyoruz. Sabah kahvaltısı için salona indik. Telaşlı bir hava var. Yanımızdan geçen garsonlardan birine seslendik:
-Bize kahvaltı servisi yapar mısınız?
-Bekleyin abi, arkadaşımızı askere uğurluyoruz!!!
Çaresiz bekledik. Birazdan dönüp geldi. Tabak, çatal, bıçakları önümüze yerleştirirken, Garbis "oğlum" dedi:
-Masa örtüsünü de değiştirir misin? 
-Temiz örtü niye ki? 
-Bak üzerinde kocaman lekeler var!
-Onlar çay lekesi!
-Başka ne lekesi olacak ki?.. Örtünün üzerine işeyecek değiller ya!
Bu hikaye 1990'lara ait... 
Batman artık turizm-otelcilik alanında aradan geçen 20 yılda bir yüzyıl atlamış gibi... Geçtiğimiz günlerde (Sason dönüşü) yeni Batman'ın yüzünü ağartacak Mezopotamya Otel'de bir gece konakladık. Zorlu coğrafi koşullardan sonra geldiğimiz Batman'da Mezopotamya Otel'in uluslararası standarlarıyla karşılaşınca bir anda "masalsı" ortama girmiş gibi olduk. Hele otelin içinde yer alan "tuz odası" bizi şaşırtmakla kalmadı, bölgenin yeni durumuyla irtibat kurdurttu. Öyle ya Kürdistan'da her şeyin "tuzla buz" olduğu dönemde modern bir tesiste var olan "tuz odası" kokuşmuş politikalara bel bağlayanlar için de şifa dağıtıcı olabilir!

Editör: TE Bilişim