**BART’ın konuğu olarak hafta sonu okurlarıyla bir araya gelen ünlü yazar Murathan Mungan, ilk kez geldiği Batman’da büyük ilgiyle karşılaştı. Batman’ı ferah ve güzel bir kent olarak bulduğunu belirten Mungan; “Her şeyden önce ben Kürt değilim. Arap kökenliyim. Burada daha çok şiiri, sanatı ve romanı konuşmak istiyorum” dedi. 

SİNEMA DOLUP TAŞTI
Kısa adı BART olan Batman Kültür ve Sanat Derneği’nin konuğu olan aslen Mardinli olan Murat
han Mungan, okurlarının büyük ilgisiyle karşılaştı. Yılmaz Güney Sinema salonundaki ‘söyleyişi’ye Belediye Başkanvekili Serhat Temel’in de aralarında bulunduğu kalabalık bir topluluk izledi. Yer bulamayanların ara koridorlarda oturup dinlediği yazar Mungan, okurlarının politik sorularına cevap vermedi. İlk kez Batman’a gelen Mungan; “Batman’ı ferah cadde ve güzergahları geniş bir şehir buldum. İlk kez Batman’dayım. Burada daha çok şiiri, sanatı ve romanı konuşmak istiyorum” dedi. 

“KÜRT DEĞİL ARAP’IM”
Aslen Mardinli olan Mungan, sözlerinin başında biyografisini anlattı; “Mardinliyim ama İstanbul’da doğdum. Kürt değilim. Annem Saray Bosnalı. Babam ise Arap. Gençliğimde kötü bir macera yaşadım. Zaman içinde yaşadığım ülkemin sanatı ve romanının izini sürdürmeye çalıştım. Önce zulme ve bir haksızlığa uğrayan bir halkın haklarını savunmak için de illaki o halktan olmak gerekmez. Yazar yada sanatçı olarak tüm mağdurların hakkını savunmak için yanlarında olmalısınız.”
“PARASIZLIKTAN DAKTİLO ALAMADIM”
1975-1976 yıllarında bazı gazetelerde yazdığı deneme yazılarıyla adından söz ettirdiği ‘Atılım’ dergisinde yazdığı ‘Kürdistan’ şiirine dikkat çeken Mungan; “O tarihlerde biraz parasızlık biraz da imkansızlıktan olsa gerek daktilom yoktu. Deneme yazılarımı daha çok elle yazıp gazetelere gönderiyordum. Sanat ve edebiyat da insanın hayatına dokunulması lazım. Kütüphanede sizin şiiriniz ya da romanınız insanlara dokunulmuşsa bir yerde görevinizi de yapmışsınız demektir.”
“MAHMUDE ZİLA” ROMANI
1979 yılında yazdığı ‘Mahmude Zila’ romanının hiç bilinmeyen Ezidilerin gerçek bir kültürü olduğunu ifade eden yazar Mungan, şöyle devam etti; “Bu tür Romanlar, Edebiyata belirli kırılmalar getirmiştir. ‘Mahmude Zila’ romanını okuduğunuzda toplumlar arasında nasıl farklılıkların oluştuğunu görüyorsunuz. ‘Mahmudi Zila’ romanının farklı bir bellek olduğunu düşünüyorum. ‘Şahmaran’ın bacakları’ hikayesindeki masal, Kürtlerin kültürünü bir yerde anlatıyor.”
“EDEBİYAT HAZ ALMADIR”
Edebiyatın haz alma-verme gibi bir mesele olduğuna da işaret eden ünlü yazar Mungan, şunları söyledi; “Maalesef muhafazakar bir toplum oluşumuzdan bunu kaldıramıyoruz. Önemli olan Edebiyatta bu hazzı almaktır. Dünyada yazılmamış konu yoktur. Antik Yunan, ellenmemiş hiç bir konu bırakmamıştır. Yazarlık konusunda da istediğiniz kadar bilgili olun. Bu bazen yetmiyor. İyi bir yazar, iyi bir okur yetiştirir. Hayallerimizi işleyen en fazla edebiyattır.”
“EN İYİ AKRABALARIM OKURLARIMDIR”
Yazarlık döneminde en iyi akrabalarının okurlarının olduğunu ifade eden Mungan, şunları söyledi; “Her şeyden önce yetenek eşit dağıtılan bir şey değil. Yetenek de bakım ister. Tıpkı bir bahçe gibi. Elbette ilham çalışırken gelir. Yazarlık hayatım da en iyi akrabalarımı okurlarımdan seçtim. İnandıklarıma ve söylediklerimin arkasında oldular. Bana hep destek oldular. Kısacası, başarı insanın kendisi olmasıdır.”
“YASI NE YAPACAĞIZ?”
Çözüm sürecini de değerlendiren Murat
han Mungan, ölümlerinin bitmesinin gerçek hakiki anlamında barışın tesisinin önemli olduğunu belirtti. Mungan, şöyle devam etti; “Bu yası ne yapacağız? Her evden çıkan ölülerin yası, her iki tarafın yası. Bir barışa geçmek önemli. Bütün bu ölümlerin bitmesi, gerçek hakiki anlamda barışın tesisi önemli ama arkasında bıraktığı hikayeleri nasıl taşıyacağız? Bu çok önemli bir soru ve çok önemli bir konu. Bireysel hikayeler, tek tek insanların on senede yirmi senede unutamayacağı ölüleri var. Bu yasla nasıl yaşayacağız. Burada bellek ve gelecek arasındaki ilişki çok önemli. Affetmenin yolları çok çetin. Çok güç ama başka yolu da yok. Unutmamız gereken şey sözlü tarih çalışmalarında olduğu gibi yaşananları kinsiz hatırlamak. Kalbimizi çeperlerini kinle sıvamadan öfkeyle, hınçla katran kıvamında duygularla sıvamadan ama unutmadan kalbe değil, hafızaya yaslanarak bunun başka bir yolu yok.” 

Editör: TE Bilişim