*Ilısu baraj gölünün altında kalacak olan Dicle havzasındaki en eski yerleşim birimlerinden Kuriki höyüğündeki 11 bin yıllık ev tabanı, höyükteki mezar ve eski evlerin bulunacağı, yerin altına inşa edilmiş kerpiç ev projelerinin yansıdığı Müze park, artık yerli ve yabancı konukları ağırlayacak.

* 3 Bin metre karelik Müze Park alanında neolitik dönemden Ortaçağ'a kadar olan eserlerin teşhir edilecek. 2 kerpiç evin yer aldığı Müze Park'ı gezmeye gelecek olan öğrencilere tarih bilincini ve sevgisini aşılatmak için dört alandan oluşan kazı alanı da yapıldı.

 

EN ESKİ YERLEŞİM BİRİMİ PARK’TA
Dicle havzasındaki Gusir ve Kuriki höyükleri, Çatalhöyük ve Göbeklitepe kadar popüler değil ama yerleşik yaşama geçmiş ilk insanlar hakkında önemli ipuçları veren bir bölge. Kuriki höyüğü, Mezopotamya’da avcılık yapan göçerlerin kurduğu bir köy. Çukurova Üniversitesi’nden Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Elif Genç’e göre, Kuriki höyüğün tarihi 11 bin yılına dayanıyor. Geçen yıl kazıların yapıldığı çalışma alanına girdiğinizde alçak tavanlı damları, kerpiçten yapılmış küçük kulübeleri görüyorsunuz. Yrd. Doç. Dr. Genç; “Buradaki bulgular sayesinde 11 bin yıl önce yaşanmış ilk insanlar hakkında bilgi edindik” diye konuşuyor. Şimdi bu höyüğün maketi İl Kültür-Turizm Müdürlüğü bahçesindeki Müze Park’ta canlandırılıyor.
EN ZENGİN HÖYÜK
Yrd, Doç. Dr. Elif Genç, önemli bulgulara dikkat çekti. İşte bölgede en eski yerleşim biriminden bazı kesitler; -Avcı-göçer toplum M.Ö 9000’li yıllarda buraya yerleşmiş. İnsan ilişkileri, iş gücü paylaşımı, sosyalleşme, ekonomi bu köyde başlamış. -Toplum 15 bin yıl boyunca kesintisiz burada yaşamış. Bu da arkalarında daha fazla kalıntı bırakmalarına yol açmış. -Verilere göre toplum kendine dönük, kapalı yaşamış. Dışarıdan ithal ürün almıyorlarmış. Yaptıkları her şey kendilerine aitmiş. Kesici aletleri oluşturmak içinde volkanik taşları kullanmışlar. -Kadınlar 1.60, erkekler 1.65 boylarındaymış. -Kuriki’nin tarihte ilk koyun evcilleştirilen bölge olduğu kanıtlanmış. -Evler, toprak altında. Merdivenle iniliyor. -Mezarlar da evlerin içinde. Çukur açmışlar, ölüyü cenin pozisyonunda yerleştirmişler, üstünü toprakla kapatmışlar. -Kurike’de toplum mütevaziymiş. Bilezik ve kolye dışında süs eşyası bulunmamış. Çünkü ölülerin yanına hediye koyma gibi bir alışkanlıkları da yokmuş. -Diğerlerinden farklı bir ev bulunmadığı için toplumda sırf ayırımı-yönetici gibi kavramın olmadığı anlaşıldı. -Köy nüfusunun 600-1000 arası olduğu tahmin ediliyor.-Halk özellikle de çocuklar sağlıklı değilmiş. Cesetlerin yarısının çocuk olduğu tespit edilmiş. -Ortalama ölüm yaşının 30 ila 25 olduğu belirlenmiş. Kurike’de kutlama ve ziyafetlerin yapıldığı bir alan keşfedilmiş. -Kuriki, Dicle kenarında tek ticaret merkeziymiş.

MÜZE PARK’TA KERPİÇ EVLER
Müze bahçesinde oluşturulacak uygulama alanında iki adet kerpiç evin yapıldığını belirten Özel İdare Genel Sekreteri Abdulkadir Özer ve Müze Müdiresi Tenzile Uysal, “Müze bahçesinde oluşturulan ‘Müze Park’ alanında iki adet kerpiç ev yapıldı. Bu kerpiç evlerin içi bire bir neolitik dönem özellikleriyle donatılarak uygulama atölyeleri oluşturuldu. Çocukların kazı yapmaları için sembolik kazı alanlarında çocuklar, arkeolojik kazılarla tanışacak” dediler.



NEOLOTİK EV DÖNEMİ…
Müze bahçesindeki teşhir alanlarında 11 bin yıllık ev tabanının üzerinin orijinaliyle kapatıldığını belirten Özer ve Uysal: “Kuriki ve Gusir höyüklerinden getirilen 11 bin yıllık ev tabanının üzeri orijinaliyle bire bir kapatılarak neolitik dönem ev canlandırılacak. Başur höyükten tunç döneme ait mezar mulajları alınarak Müze bahçesinde teşhir edildi. Başur höyükteki 4 bin yıllık oyun taşlarının büyük kopyaları yapılarak oyun alanları üzerinde çocuklara ufkunu genişletilecek oyunlar oynatılacak” diye konuştular. 
TARİHİ YOLCULUK MEKANLARI
Uygulama alanı olarak kullanacak kerpiç evlerinin özelliğine dikkat çeken Özer ve Uysal, şöyle konuştular; “Kerpiç evlerin içerisine Neolitik dönem insanların yaşam biçimleri temalar halinde canlandırılacaktır. Bu canlandırmalarda misafirlerde uygulamaya katılarak çanakta seramik, avcılık, fırınlama, buğday öğütme, dokuma gibi birebir yaşayarak, deneyerek, uygulayarak, tarihi dönemlerin evrelerini öğrenmiş olacaklardır. Özellikle öğrenciler bu uygulamalarla insanlık tarihinin evlerini ve yaşayış şekli hakkında bire bir fikir sahibi olup tarihi bir yolculuğa çıkacaktır.”
Editör: TE Bilişim