Değerli Okurlar, gazetecilik muhabirlikten yazarlığa kadar büyük sorumluluk gerektirir. Hele yazarlığın sorumluluğunun ağır olduğuna inanıyorum.

Elinde kalem tutan bir Yazar, halkın gören gözü, işiten kulağı ve konuşan dili-sesi olmalıdır. Kişi ya kaleminin hakkını vermeli, ya da bu topluma Yazarım, gazeteciyim diyerek hitap etmemelidir!..

Dürüstlük temelinde ve basın ahlak ilkelerine de uyarak yazılar yazan biri olarak 30 yıldır karşınızdayım.

Gazete sahibi olmadığımdan her zaman yazı yazdığım gazetenin de hukukunu gözetmeye çalıştığıma Allah şahittir…

Yazılarımla onları zor duruma düşürmemek için elimden gelen gayreti gösterdim. Yazılarımı okuyan tüm okurlarım bu gerçeği gözlemlemiştir.

Yazılı medya dışında sosyal medya vardır. Bazı görüşlerimi gazete yerine sosyal medyada dillendirmişimdir.

Evet, gazeteyi topluma hayırlı hizmet için bir araç olarak görüyorum.

Gazetede hakkı, doğruları, insanlık yararına görüşleri dile getirmeyi de ibadet gibi değerlendiriyorum.

Fedakarlık yaparak bu hizmetlerimi devam ettirmeye gayret göstereceğim.

**

**

Bir kez daha şahsımla ilgili değerlendirmemi derleme olarak bilgilerinize sunuyorum.

Rabbime şükürler olsun ki aralıksız 30 yıldır yazdığım günlük yazılarımda başımı önüme eğecek, beni veya ailemi, gazetemi utandıracak, zor durumda bırakacak bir yazım olmamıştır…

Her zaman ifade ettiğim gibi başım Mereto Dağı gibi dik, alnım zirvesindeki kar kadar beyaz ve açıktır…

Geçen zaman sürecinde kimsenin onuruyla oynamadım, mazlumun hukukuna girmedim. Yazılarımla insan haklarını, doğayı, çevreyi, yardımlaşma ve dayanışmayı, güzel ahlakı savundum.

Bu kentin yazılması, gündeme getirilerek üzerine gidilmesi gereken nice sorunları vardır. Bunları hepimiz biliyoruz. Kentimizin temel sorunlarını kime sorarsanız, az da olsa izah edecek, en azından başlıklarını sunacaktır. Gazetecilere düşen görev sorumluluk bilinciyle herkesin bildiği sorunların üzerine gitmektir.

Hiçbir gazeteci kişisel çıkar ve menfaatlerini toplumun çıkar ve menfaatlerinin önüne koymamalıdır…

İl yöneticilerine olan yakınlığımız, sempatimiz veya hoşnutsuzluğumuz, iktidar temsilcilerine olan sevgimiz veya karşıtlığımız bizi yanlış tavırlara yöneltmemelidir…

Kalemimiz keskin olmalı ama adaleti gözetmelidir…

Sorumlu gazetecilik, sorunlara duyarlı olmayı gerektirir. Büyük bir sorumluluk bilinciyle, basın meslek ve ahlak ilkelerine bağlı kalarak görevimizi yapmalıyız.

Duyarlı okurlar yerel gazeteleri takip ederken, sorumluluk bilinciyle hareket etmelidirler.

Bir gazetenin köşe yazarının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği gibi, o gazetenin yayın politikasında topluma hizmet önceliği esas olmalıdır.

**

**

DÜRÜSTLÜK, OBJEKTİFLİK İLKELERİMDİR…

Toplumun çıkarlarını her zaman kişisel menfaatlerimin üstünde tuttuğuma, köşemi kişisel çıkar ve menfaatlerime alet etmediğime inanıyorum. Pek çok tehdide ve baskıya rağmen, inandığım doğruları savunarak, sizin sesiniz olmaya gayret gösterdiğime arşivim şahitlik etmektedir.

Kalemi elime aldığımdan bu yana, temel ilkelerimi önüme koyarak yazılar yazdım.

Her gazetecinin temel ilkeleri olmalı. Basın meslek ve ahlak ilkeleri zaten resmi bağlayıcı unsur. En temel ilkemi ‘dürüstlük’ olarak ifade edebilirim…

Objektiflik benim için çok önemli bir kıstastır. Meselelere objektif bakışla bakmamız gerektiğine inanıyorum. Objektif olmayan bir gazetecinin toplum nezdinde itibarının olamayacağı düşüncesindeyim…

Kişisel değil, toplumsal çıkarları gözeterek değerlendirmelerimi sizlerle paylaşıyorum.

Geçen zaman sürecinde onlarca kez tehditler alan biriyim. Neden?

Çünkü çıkarlarına dokunduklarımın başvurduğu en kestirme yöntem hep tehdit olmuştur…

İnandıkları değerler için mücadele verenlerin sloganlarından birisi de ‘Tehditler bizi yıldıramaz’ şeklindedir. Kendi adıma ifade edeyim; tehditler beni yıldıramadı, yıldıramaz. İnşallah hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyerek inandığım doğruları, bağcı dövmek amacıyla değil, üzüm yemek cihetiyle dillendirmeye devam edeceğim…

Bu dünyada ve kentte yaşayan, bu dünyanın ve kentin havasını teneffüs eden, insanlık için ve bu kentin daha güzel yarınlarını isteyen, daha yaşanabilir bir dünya ve kentin olmasını yürekten talep edenlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerektiğine inanıyorum.

Sorunlara duyarlı olmalıyız, çözümü için kafa yormalıyız.

Kaleme aldığım yazılarda ve sivil toplum örgütleri bünyesindeki çalışmalarımda amacım topluma karşı görevimi yapmak olmuştur. Hep adil durmaya çalıştım ve hiç kimseden de çekinmedim, korkmadım…

Her zaman ailemin, çocuklarımın kursağından ‘haram’ denilebilecek lokmaların geçmemesi için dikkatli oldum…

Allah korkusu/sevgisi, vicdan benim için yol gösterici etkenler oldu. Batman yerel basını içerisinde bir tek meslektaşımın da gıyabımda aleyhimde konuşmalar yapacaklarına da inanmıyorum…

Hiç kimse şu satırların yazarı, sivil toplumların gönüllüsü için yağcı, yalaka gibi suçlamalarda bulunamaz. Dünyevi rütbeler, makamlar, mevkiler, servetleri çok önemseyen biri değilim. Bunlar benim için ne övgü, ne de korku vesilesi olabilir. Makam ve mevki sahipleri karşısında inandığım hak sözü söylemekten asla çekinmedim. Bahsettiklerim dünyevi cihetle önemsiz ve değersizdirler. Bahsettiklerimin olumlu çalışmaları ve hizmetlerine ise değer vermekteyim.

Yazdıklarımda, yazacaklarımda bir suç varsa, bana sayfa açan gazete değil, kendim sorumluyum ve yargı yolu açıktır, idama razıyım. Başımı yastığıma koyduğumda her gece yazdıklarım kadar, duruşumun da muhasebesini bir yüce dergaha yapan sorumluluk sahibi biriyim. Dünyevi mahkemelerden yana hiçbir korkum yoktur…

Vicdanımın, inancımın gereğine göre hareket ederek görevimi yapmaya inşallah gayret gösterecek, sizin gören gözünüz, işiten kulağınız, ve hakkı savunan diliniz olmaya çalışacağım. Hatalarım varsa, lütfen uyarın…