Reşat Yiğiz
Hasankeyf ve Gercüş ilçelerinin dağlık kesiminde üzüm bağlarında yetişen Mezrone ve Tayfi üzümün tadı bir başkadır.
Yaz dönemindeki sıcakların olgunlaştırdığı mezrone üzümü; köy pazarına görücüye çıkınca kapışılır.
Kavunda Cefan, nasıl kivi tadındaysa üzümde de Mezrone’nin lezzeti bir başkadır.
Gercüş ve Hasankeyf’in çevresinde yüzlerce üzüm bağı var.
Şu günlerde bağ bozumu tamamlayan köylüler, geleneksel yöntemlerle pekmezi kazan ve ocaktan oluşan maserelerde hazırlıyor.
Bir yıl boyunca bakımını en iyi şekilde yaptıkları bağlardan topladıkları üzümleri evlerin önüne getiren köylüler, hummalı bir çalışmayla lezzetli bir pekmezi hazırlıyor.
Pekmezden sonra yakında pestil de hazırlayacak olan çiftçiler, belki de en zor işi yapıyor ama o tadına doyum olmayan Mezrone üzümünün lezzetiyle paha biçilemez bir iş için ter döküyor.
Gercüş ve Hasankeyf’te yetişen Mezrone ve Tayfi üzümün tadı bir başkadır.
Bağlarına gözü gibi bakan üreticiler hasadın ardından iki zor işi bir arada yapıyor bir yerde.
Kış mevsiminin ‘olmazsa olmaz’larından pekmez ve pestil için hummalı bir çalışma yapan Hasankeyf ile Gercüş ilçelerindeki üzüm yetiştiricilerinin emekleri gözardı edilemez.
Daha çok yerli marketler ile kaldırımlarda görücüye çıkan pekmez 1.5 ay gibi bir sürede hazırlanıp sofraya sunuluyor. 
Üzümün pekmeze dönüşmesi için bir çok aşamadan geçirilen düzenenekler olan çiğneme havuzu, mengene, dinlenme havuzu, kazan ve ocaktan oluşan 12 masere olduğunu da unutmamak gerek.
Maserede pekmez yapmak her babayiğidin işi değil.
Bu iş çok zor ve zahmetli.
Geleneksel yöntemle yapılan bu pekmezlerin tadı da hazır pekmezlerden çok farklı.
Kısacası; lezzetine paha biçilmeyen pekmezin hazırlanışına tanık olmak gerek...

Editör: TE Bilişim