"Yoz bir hırs, cesetten yayılan kötü kokular gibi" sarmaktaydı her yanı. Mahalleler, köyler, kasabalar ve kentler bu kötü kokunun yarattığı dilin etrafında kenetlenmiş, şu Mephistopheles denen Alman efsanelerinden fırlamış kötücül şey ( Faust aslında) esir almıştı doğru  cümleleri. Şimdi, sözün bittiği yerden başlayalım cümlelerimizi kurmaya...

O adama o büstü öptürmeyecektin!

Cizreli o kadına cenazesini kaldırmak için mahalle arasında  beyaz  bayrak taşıtmayacaktın...

Küçük Aylan, yüzü Avrupa'ya dönük kumsalda uyur gibi uzandığında, o ağrılı haliyle Kürdün, dalga geçmeyecektin...

Mezarlıklara saldırmayacaktın, ibadethanelerden uzak duracaktın! İnsan insanın kurdudur tamam, ama bir kurt kutsallara niye dadanır ki?

Ahh, savaşların en berbat yanlarından biri toplumsal barışın ve huzurun kaldırım taşlarını toplayıp toplayıp birbirine atmak, yolu ve sözü bozmak... Sonra o bozuk yoldan çıtkırıldım bir edayla hayatın kendisine doğru yürümek...

Ne yapıyorsun? Ya da yaptığının bu hayattaki karşılığı nedir sanıyorsun?

Nefreti büyütüp dostluğu çürütüyorsun.

Barışı öldürüp, savaşı yüceltiyorsun.

Acıyı çoğaltıp, sevinci kurutuyorsun.

Az şey mi? Dağları öldürüyorsun. Sözün kıymetini bilen  dağ gibi insanları susturuyor, kıymetsiz cümleleri savuran cehalete teslim oluyorsun. Binlerce yıldan süzülüp bugünlere akan nehirler gibidir değerler. O değerleri katlediyorsun. Babil'in asma bahçesini yıkıp, İskenderiye Kütüphanesi'ni  yaktığın gibi dağıtıyorsun mirası... Gözünü canlıdan yana kapatıyor, kulağını dünyanın seslerine tıkıyor;  ölümün dilinden konuşuyor, o uğultulara kulak kesiliyor, karanlığın yüreğiyle yaşıyorsun.

Yoz bir hırsa teslimiz. Dilimiz, cümlemiz ve inceliklerle seçilip birikmiş sözcüklerimiz... Hepsi  kötü bir makas tarafından biçimsizce kesiliveriyor orta yerinden. Görüyor ve onaylıyorsun. Bunca yıkım ve kırımın karşısında susuyorsun.

Hayatı ölümle değiştiriyorsun, daha ne olsun!

Hayatın kahkahasına kulaklarını kapama. Yaşam enerjisi var o sularda... Tas tas iç ve anla!

Dilinden düşürmediğin dualar yakardığın tanrının elbisesidir. O elbiseye asılıp yırtma! Tanrıyı açıkta bırakma! Tanrı üşümez belki evet, ama yakabilir canını insanlığın.

Yapma!

Editör: TE Bilişim