UZUNER’İN HAYAT HİKAYESİ

Meltem Uzuner, Amerika  Birleşik Devletlerinde Newyork’ta evleniyor. Eşi Ayhan Öztürk, oraya 1965 yılında Türkiye’den giden bir  ailenin oğlu orada büyümüş NYC güreş şampiyonu, spor sever bir boksör de, Meltem hanım Türk bir ailenin oğlu olması sebebi ile ilk evliliğini kendisi  ile yapıyor kendi doğum günü olan 7 Mart 1991 yılında, çünkü İngilizcesi çok iyi ve oraları tanıyan biri Ayhan Öztürk  ve Amerikan ordusunda askerlik yapmış. Meltem hanımda birincilik THY İngilizce sınavını kazanmış İngiliz büyükanne ile büyümüş bir havacı ama kökenleri Türk daha doğrusu ikisi de Kafkasya’dan, bu da evlilik kararında rol oynuyor.

AMERİKA’DA GEÇEN YILLAR

Ayhan bey’in kuzeni Atilla Öztürk o yıllarda çalıştığı işyerinde  Meltem hanımda, 5. Cadde yakınlarında ki  Penninsula Club ta iş buluyor, yıllarca uçuş hayatı olduğu için sen bize göre çok uygunsun diyor müdür Elisabeth ve greencard başvurusu böyle başlıyor ama eşi Türkiye’ye dönmek isteyince dönüyor Meltem hanım ve yeniden ihtisası olan mesleği havacılığa. Sonrası eğitimler ve karada 35 yıllık yaşam ile devam ediyor ama çok sevdiği Amerika da yaşaması için  kendisine evlenirken kalma sözü veren eşi tarafından da bu söz bozulmuş oluyor . Amerika’nın sistemi, disiplini Almanlarla ve Avrupa ile çalışmış olsam da yine de Robert Lado kitapları ile okumuş , İngilizceyi İngiliz bir büyükaane ile  çok çalışmış olsam da Amerika kalbimde hep özel yerini korur, daha sonraki yıllar “Karanlıklar Prensi” lakaplı Richard Perle ve Pentagondan avukatlarla çalışmış ve aileleri ile tanışmış olsam da yüreğim hep buruk kalmıştır, eşimin Türkiye’ye gelmesine zorlayan kız kardeşi yüzünden, çünkü eşim de sonra   Amerika’ya dönmüştür, eşim gibi kendi damatları da Amerikalı ve evlatları da Amerika’da yaşamaktadırlar, bazı aileler Amerika’ya gidince eğitim yapmasalar da ,sıradan görevlerle para kazansalar da kendilerini o tarihlerde iyi görüyorlardı, oysa eşimin ailesi “Süper” denilen  bizde kapıcılık mesleğini yapan insanlar, hatta eşimin annesi, damadı doktor diye hafif ağrılarla temizlik işinden bile rapor almış ama aynı eşimin kız kardeşi ailen kim sorusunu bile soracak kadar ileri götürmüştür, oysa Amerika kapıcılar, servise gitmezler, bizim apartman görevlileri kadar yorulmazlar ve az İngiliz konuşsalar da ki eşimin anne babası açıkçası pek İngilizce öğrenememişler…. Açıkçası Amerika’nın nimetlerinden yararlanıp, rahat çalışıp sonra Amerikan vatandaşıyız diyen bir ailem olmadığı için daha onur duyuyorum, belki Amerikan pasaportu yok ama sigortadan para almak için arabamı yaktıran bir ailem de yok biz de buyuz.  Hep dediğim gibi ben de kimsin, ne işe yaradın, vatan için ne yaptın sorusunun cevabı daha uygun, babamı biliyorsunuz, amcam bütün askeri havaalanlarının yapımın da rol alan mühendis albay, dayım da Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli deniz avukatı ve Rusya’yı temsil eden Rusların onunla çalışırız dedikleri tek insan,  Amerika’ya gitmek kolay olduğu yıllarda gitmeyi değil burada kalmayı seçtiler ve ülkelerine hizmet ettiler, ben de Amerika’yı severek ama burada kalarak yaşadım onlarla yolum hep çakışarak.

90’LI YILLARDA ABD’DE ÖZAL’I KARIŞLADIM

Evli iken Turgut Özal, bu sefer Türkiye Cumhuriyet’nin 8. Cumhurbaşkanı olarak Amerika’ya geldi, yanında Türk heyeti ve eşi Semra Özal  hanımefendi vardı, Philadelphia şehrinde  Ritz- Carlton otel de kalıyorlardı, biz Türk heyeti, doktorlar, gazeteciler ve orada yaşayan Türkler otobüslerle gittik, Türk Cemiyeti başkanı Dr. Ata bey’i annemin ve babamın arkadaşlarından dolayı tanıyordum, oğlu eşi ve kız kardeşi de hep beraber heyetteydik, hatta onlar sabahlara kadar bizler için sandviç hazırlamışlardı. Önce Philadephia’ya geçip heyeti ve Özal’ları aldık ve New Jersey’deki  Princeton üniversitesine gittik,  baba  Bush lakaplı George H. W.  Bush ve Turgut Özal birlikte Princeton üniversitesinde kütüphane açılışı yaptılar.

Baba Bush, 28 Şubat ta son bulan körfez savaşında verdiği kararla Irak’ta bir yıkıma sebep olmuştu ama Turgut Özal ile arası iyiydi. Kütüphaneyi beraber açtılar onlar dinlenirken de biz heyetteki  Türkler, Türk Cemiyeti Musiki Derneği başkanı, rahmetli Şevket Karaduman, Türkler bir arada vakit geçirmiştik.

ÖZAL’LA UNUTAMADIĞI ANILAR

Daha sonra ben Türkiye’ye dönüp ihtisas mesleğim havacılığa, daha sonrada eğitimlerime ve karadaki iş yaşamıma devam ettim, yolum tekrar Anavatan partisi ile çakıştı ama bu kez, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı yitirmiştik ve rahmetli Mesut Yılmaz bey görevdeydi, ben de Anavatan Partisi Ankara 21. Dönem  milletvekili ve KİT Komisyonu Başkanı  olması öncesinde Devlet Demir Yolları Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı, Başbakanlık müsteşarı ve  birlikte çalıştığımız Doğan  Şirketler Grubu Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, paha biçilmez bürokrat Birkan Erdal bey ile bir kez daha Turgut Özal’ın kurucusu olduğu  Anavatan Partisi ailesine  bu kez Özal olmadan katılmış oldum.

MERHUM ÖZAL’LA UÇAK ANISI

Uçak anılarımızı rahmetli Özal ile konuşmuştuk, bir gün İstanbul -Ankara uçuşunda; “Meltem kek yiyorum, tatlı ama çayım için yanında suni şeker isterim, sende var mı” demişti. “Ben de var efendim, zaten ben de diet kola ile yiyorum keki demiştim.” Çok gülüşmüştük, derken Amerika’ya uzandık yollar orada heyetle karşılaşmıştık, ama maalesef beni tekrar göremedi. “Hiç kulaklarımı çekeceği işler yapmadım, başarılı iş hayatım oldu, isterdim.” “Kız şimdi sonunda bizim partidesin, gerçi sen bizi tutmazsın ama der gülerdi” çünkü çok zekiydi Turgut bey ve çok takdir ederdi…

Editör: TE Bilişim