Hasankeyf'in neresinden başlayalım.

Tarihi bir şehrin silueti son 5 yılda öyle bir değişti ki; anlatmaya kelimeler kafi gelmez.

O herkesin gezi güzergahı, o binlerce turistin alışveriş yaptığı 150 yıllık çarşının altında büyük bir hazine varmış da kimsenin haberi yokmuş… Hasankeyf kalesine giden o eski yol güzergahının; Dicle Nehri ile komşu olduğu dönemde ne hanlar, ne hamamlar, ne eyvanlar ne önemli konaklama merkezleri varmış...

Romalıların son kalesi Hasankeyf'in o muhteşem iki yakasını birleştiren köprünün üzerinden karşıya geçiş yapanlar bir zamanların Başkenti’nde ticaretin belki de en zengin dönemine tanıklık yapmışlardı…

Ortaçağ döneminde nüfusu 30 bini geçen Hasankeyf; Mezopotamya’da son durak olunca farklı kültürler, farklı eserleriyle renk katmışlar o güzelim antik kent’e.

Bir yıkım Hasankeyf'in ne kadar zengin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Eski çarşıda yürürken, o taştan yapılı binalar yoktu ama 3-5 metre derinlikteki yerin altında o zengin tarihi dokunun kalıntılarını görünce bir arkeolog kadar sevindim.

Hasankeyf'in yer altındaki büyük hazinesi buymuş.

Hasankeyf'in her tarafından tarih fışkırıyor.

150 yıl önce o zengin tarihi dokunun üzerinde taştan bina yapanların, eyvanlı evleri, dar sokakları beni 30-40 yıl öncesinin Hasankeyf'ine götürdü.

O terk edilmiş sokak ve evleri görünce hüzünlendim.

Hele köprüye komşu olan Yolcu kahvesi, motel ve kasabın olduğu o güzergahın kalabalığından artık eser yoktu. Kazılarda çalışan tek-tük işçi, arkeolog dışında kimsenin sesi duyulmuyordu.

Eski yerleşim biriminin son halini gören konuklar ise seyirlik bölümünde demli çaylarını yudumlarken, belki de Hasankeyf’e su ulaşmadan son kareleri çekiyorlardı cep telefonlarına.

Hasankeyf’in eski yerleşim birimlerini terk etmeyenlerin hikayelerini dinlediğinizde ise başka bir duyguya kapılıyorsunuz. O eski yerleşim birimindeki renkli simaları da artık görmüyorsunuz. Batman-Midyat-Mardin yol güzergahında in-cin top oynuyor. Kaynakçı ve marangozlar, o eski lojman ve konutlardaki demir-tahta parçalarını bir bir söküyorlardı. Sanki herkes Hasankeyf'e veda ediyor gibiydi. Hazin bir tablo vardı Hasankeyf'te.

Kısacası; Hasankeyf’te artık bir dönem kapanmıştı.
Hasankeyflilerin gözü; yeni yerleşim birimindeydi ama bir bölümü de o şen-şakrak dönemin olduğu eski tarihin gölgesindeki Hasankeyf'i arar gibiydi…

Editör: TE Bilişim