Biliyorum bu yazı Hasankeyf gönüllülerinin gönüllerini kıracak, çok da kızdıracak.

Hepsini göze alarak yazıyorum.

En geç önümüzdeki aralık ayında bütün buraları sular altında kalacak.

Buraya ilk gittiğimde meğer hiçbir şey görmemişim.

Asıl görünecek yerler, ilçenin üzerindeki dağın tepesinde bulunan Artuklu şehriymiş.

*
Baraj inşatı nedeniyle o bölge artık ziyarete kapalı.

Ancak Batman’ın enerjik valisi Hulusi Şahin ve belediyeye kayyım olarak atanan vali yardımcısı Şevket Aksoy sayesinde orayı gezdik.Evet nehrin kenarındaki eski yapılar, tarihi köprünün ayakları, mağaralar sular altında kalacak.

Ama tepedeki Artuklu şehri her şeyiyle korunuyor.

*

Ayrıca nehrin tam karşı tarafına bölgenin yerel taşları ile yeni bir yerleşim yeri kurulmuş.

Sular altında kalacak bazı tarihi binalar da oraya taşınmış.

Şimdiden söyleyeyim ki orada bölgenin en cazip sayfiye kasabası doğuyor.

*

Ve bundan böyle Artuklu şehrinin kalıntılarına tekne ile gidilecek, bir iskelede inildikten sonra o yollardan tarihi kalıntıları gezmek mümkün olacak. Bunlar da yitip giden bu miras konusunda üzüntüyü biraz olsun azaltan güzel gelişmeler.

*
Hasankeyf batarken orada yaşamış bir insan ise yükseliyor. Artuklu kalıntılarını gezerken, tabii ki en çok adı geçen insan, 1200 yıllarında burada yaşayan El Cezeri oldu.

Yani “Mezopotamya’nın Leonardo da Vinci’si” sayılan dahi insan.

Onun yaşadığı yerleri gezdim.

İstanbul’a dönünce de onun eserlerini anlatmak üzere açılan sergiyi gezdim.

BİR DİZİ FİLM KAHRAMANI OLARAK CEZERİ PORTRESİ

Bundan 813 yıl önce 1206’da Diyarbakır’daki Artuklu Sarayı’nda bugün insanları hayrete düşüren bir kitap yazıldı.

Yazarı sarayın başmühendisiydi ve adı Ebu’l İz El Cezeri idi. “Kitab’ül Hiyel” adlı kitapta o devir için düşünülemeyecek teknikte mekanik çizimleri vardı. Bugünkü su taşıma sistemleri hatta robotlar bile çizmişti.

*

Onun için “Mezopotamya’nın Leonardo’su” deniyordu. El Cezeri hakkında fazla bilgi yok. 1180 ile 1206 yılları arasında 23 yıl Diyarbakır’da, 3 yıl da Hasankeyf’te yaşadığı biliniyor.

*

Bir tesadüf benim Hasankeyf’e gittiğim haftadan önce İstanbul’da Uniq Expo’da“Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri” sergisi açıldı.

Önce Hasankeyf’te onun yaşadığı yerleri dolaştım. Sonra da İstanbul’daki sergiyi gezdim.

Bu sergi, 2016 yılında kaybettiğimiz Durmuş Çalışkan’ın tutkusunun eseri. Çocukları da o tutkuyu ileri götürüp bu sergiyi yapmışlar. Mutlaka gidin görün derim.

Bu topraklarda yaşamış bir dâhinin neler tasarladığını hayretle göreceksiniz.

*

Cezeri hakkında fazla bir bilgi, nasıl biri olduğuna dair bir tasvir bulunmadığı için, bu müzeyi hazırlayanlar onu bugünün dizi filmlerinde rastladığımız bir insan gibi tasarlamışlar.

Bu fikir çok hoşuma gitti. Kim bilir belki de bir dizi film konusu da olabilir.

MODERN SANAT MÜZESİ NEREYE YAPILMALI

BATMAN’a gidince anladık ki bu şehir kendi içinden çıkmış bir sanatçıyı bağrına basmış.

Sanatçı Ahmet Güneştekin doğup büyüdüğü Batman’a, hayalleri aşan bir modern sanat müzesi kazandırmak istiyor.

Bunu anlatmak ve böyle bir müze nerede yapılabilir konusunu tartışmak için bir arkadaş grubunu Batman ve Hasankeyf’e davet etti.

Ben de o gruptaydım.

Müzenin yeri olarak iki tez tartışılıyor.

Biri Hasankeyf’te kurulması.

Öteki ise Batman’ın hemen dışında geniş bir arazi üzerine yapılması.

Ben kararsız kaldım...

Editör: TE Bilişim