**Yüksek Maden Üniversitesi İhsan Ruhi Berent, MTA Kükürt İşletmesi Genel Müdürleri gibi önemli bürokratları Maymuniye boğazına davet edip ‘Kara altın’ın bugünlere gelmesinde önemli rol oynamış.

GENEL MÜDÜRLERİ İKNA ETTİ
Maden Teknik Arama Enstitüsü Genel Direktörlüğü’ne atanan Keçiborlu Kükürt İşletmesi Müdürü Yüksek Maden Mühendisi İhsan Ruhi Berent, ‘Kara altın’ın bu coğrafyada keşfedilmesinde önemli bir isim. Petrol tarihinin unutulmayan ismi Berent, Raman dağında keşfedilen petrolün, yabancı mühendislerle birlikte gecesini gündüzüne katmış. Yine de bazı çevrelerin eleştirilerine hedef olan Berent, bir anısını anlatıyor; “Devlet müesselerimizden en çok tenkitlere uğramış ve dedikodulara maruz kalmış bulunanlardan biri de hiç şüphesiz ki MTA dır. Kuruluşundan bu yana başında bulunanlara ve petrol sondjlarında çalışanlara gayesi pek anlaşılmayan iftiralar atılmıştır. Söylentiler çoktur. Mesela petrol bulunmuşta, yabancılar kendi petrollerini satmak için Raman dağında aranmakta olan petrolün çıkartılmasına para harcayarak mani olmuşlar.”

İDDİALARI ÇÜRÜTEN İSİM
1944 Yılında MTA Enstitüsü Genel Direktörlüğü’ne atandığında ilk işi Kalkınmadan sorumlu Devlet Bakanı Cavit Ekin ve Genel Müdür Cemil Sait Barlas’ı Raman dağına davet eden İhsan Ruhi Berent, dedikodulara da bir yerde yanıt vermiş. İşte Berent’i anlatan gazeteci Niyazi Acun’un yazısından bir alıntı; “İhsan Ruhi Berent demokrat ruhta enerjik bir genç.O,umum müdürlük davasında değil,tamamen memlekete hizmet yolunda tam ecdada layık bir iş adamı. Her işi meslek erbabına bırakmış ve onların branşında muvaffak olmaları için arkadaşlarına icabında hocalık, icabında genel müdürlük ve icabında ağabeylik, arkadaşlık ve dostluk ederek, Raman’daki herkesin hayranlığını çekecek derecede idare ve teknik bilgiye malik bir vazife ve devlet adamıdır. Berent’in senenin yarısını Raman da geçirmiş olduğunu şimdi anlıyorum. Onu Raman’da görenler, bizim anladığımız ve bildiğimiz manada bir Genel Müdür veya Mühendis diyemezler ona. O amele ile amele, usta ile usta, mühendis ile mühendis,şoför ile şoför olarak çalışıyor.”



İlk Rafinerinin bacasında işçi
1940 Yılında Raman dağı eteğindeki Maymuniye boğazında açılan 1 nolu kuyuda petrol bulununca, 1941 yılında Maymuniye boğazında günlük kapasitesi 3 ton olan küçük bir Rafineri de kuruldu. Küçük Rafinerinin ilk Müdürlüğü’nü yapan Kimya Mühendisi Şemsi Ağar, kısıtlı bir personelle rafinerinin altyapısını kurmuş. Önce 3 ton kapasiteli rafineri ile petrol üretimine start verdiklerini anlatıyor Ağar; “Çok iptidai şekilde kurulmuş olan bir rafineri, Raman dağında 8 numaralı kuyunun istihsale açılması üzerine, daha geniş ölçüde tecrübeler yapmak ve kampın akaryakıt ihtiyacanın hiç olmazsa bir kısmını karşılamak maksadiyle 1947 yılında günde 9 ton ham petrol işleyebilecek kapasiteye çıkarıldı.”


Küçük Rafineri yetersiz kalınca
Türkiye’de ilk rafineri İstanbul-Boğaziçi’ne yakın olan Umuryeri’ndeydi. 1929 yılında Türk Neft Sanayi adı altında ‘Yeşua Behar’ tarafından kurulan küçük Rafineri, daha sonra kapatıldı. 1940 Yılında Maden Teknik Arama Enstütüsü İstanbul’da kapatılan küçük Rafineri’ye talipli oldu. MTA Enstitüsü İstanbul Umuryeri’ndeki Rafineriyi satın aldı ve sondaj kuyularının açıldığı Batman ve yöresindeki sahalara nakledildi. Raman dağı bitişiğindeki Maymuniye boğazında açılan 1 numaralı kuyudan petrol elde edilince, günlük kapasitesi 3 ton olan küçük rafineri kuruldu.Raman-8 kuyusudan da petrol elde edilince Batman Rafinerisinin temeli atıldı.


Editör: TE Bilişim