BİR bayram yazısı yazılacaksa yapılacak ilk şey eskiye, çocukluk yıllarına uzanmak olmalı.

 

Çocukluk bayramları denince benim aklıma evvela 90’lar sonra da Batman’ım gelir.  Ve ne yazık ki 90’ların Batmanı’nı hani neredeyse bayramların bile bayram olmaktan çıktığı yıllar olarak hatırlarım.

 

O yıllarda benim gibi çocuk veya genç olanlar bilirler. Batman pekçok gece havanın kararmasıyla birlikte silah ve roket sesleri altında uyumaya çalışırdı.Akşam 5-6 dendi mi kepenkler gümbürtüyle iner, caddelerde özel harekatçılar dolaşırdı.

 

Elektrikler kesik olmasa olsa bile kör kurşun korkusu evlerdeki ışıkları gece boyunca sönük tutardı.

 

Böyle zamanlarda ben de ev ödevlerimi mum ışığında yapmak zorunda kalırdım.

 

Yine de bayramlarda eğlenecek birkaç şeyler bulmak mümkündü. 60’ıncı Yıl. Ortaokulu’nun önünde bisiklet-motosikletler kiralanırdı mesela. Bugün Sevgi yolu olarak bilinen alanın yerinde o zamanlar bana çok uzun ve geniş gelen bir cadde uzanırdı. Benim çocukluğumda, o caddede motosikletle ve farklı bisiletlerle tur atmak dönemin nadir bulunan bayram eğlencelerinden biriydi. Bir de bazen Stadyum’un olduğu yerin yakınına Luna Park kurulduğu olurdu. Batmanlı pekçok çocuk için bayramlar o dönem bu Luna parka gitmek ya da 60’ıncı yılın önünde hurdaya dönmüş motosiklet ve bisikletlerle tur atmak demekti.

 

Bugün kentin her tarafını süsleyen rengarenk mekanlar ve parklar o günlerdeki Batman için hayalden de öte bir şeydi. 70’ler ve 80’lerde açık olduğu rivayet edilen sinemalar 90’lar boyunca kapalı kalmış, Batman'ın bir nesli Türkiye ve dünya sinemasından bihaber büyümüştü..

 

90’ların Batmanı’nın, dolayısıyla çocukluğumuzun siyasi kahramanı ise şimdi AK Parti’den mebus adayı olarak siyasete dönen Ataullah Hamidi’ydi. O dönem çekilen sıkıntıları iyi bilen Hamidi’nin siyasete dönüşüyle Batman’ın 90’lara savrulma riskinin daha da azalmasını umuyorum.

 

Tüm hemşehrilerimin Mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyor, sevdiklerinizle huzur içinde geçireceğiniz nice huzurlu bayramlar diliyorum.

 

 

 

İSTANBUL’UN ÜTOPİK BAYRAM SOHBETİ

 

 

 

ASLINDA bu bayram ne Batman ne de İstanbul’dayım. Ama yine de size İstanbul bayramlarını anlatmak isterim. Malumunuz her bayram İstanbul gibi metropollerden Anadolu’ya geçici bir tersine göç yaşanır. İnsanlar bayramı hakkıyla yaşama arzusuyla büyük trafik çilesini göze alıp yollara düşerler. Memleketlerine dönen çilekşeler sayesinde İstanbul’da kalanlar da ihya olur, rahat bir nefes alırlar.

 

 

 

Bayramlar da olmasa İstanbul’un tüm güzelliklerini gölgeleyen trafik ve gürültü felaketinin dineceği yoktur. Hal böyle olunca İstanbul’un tadını çıkarmak isteyenler de senede iki kez yaşanan bu geçici göçleri beklemek zorunda kalırlar.

 

Şimdi gelelim esas ilginç konuya. Bayram boyunca İstanbul hanelerinde en sık konuşulan konulardan biri nedir bilir misiniz?

 

Belki inanmayacaksınız ama pekçok sohbette İstanbul’a girişlerin vizeye tabi tutulması meselesi büyük bir keyifle ve de hararetle tartışılır. Bugüne dek bu bayram sohbetlerinde ‘İstanbul’a girişe şu gün şu saat itibariyle vize şartı getirilse ne iyi olur üstadım!’ diyen en yüz insana rastladım. Söylemeye bile gerek yok sanırım. Bu öneri elbette ki espri olsun diye dile getirilir. Ancak bana sorarsanız bu uçuk ve ütopik espri de İstanbul’un pekçok insanı delirmenin eşiğine getirdiğinin göstergesidir.

 

Editör: TE Bilişim