*Hasankeyf’te şu günlerde hüzünlü bir manzara var. Hasankeyf’in bu tablosuna daha çok ilçede oturanlar içerleniyor. Has Bahçe işletmecisi Fırat Argun, “Ortaçağ döneminde 30 bin kişi yaşıyordu, şimdi 3000 kişiyiz ama geçimimizi sağlamakta zorlanıyoruz” diyor…

*Tarihi ilçe Hasankeyf’e 5 kilometre uzaklıktaki Üçyol’da ise Butik otel yapımı, köylüleri heyecanlandırmış. Yarısı mağara olan köyde oturan gençler umutlu konuşuyor; “Turizm güzergahındaki köyümüz, bu projeyle gelişir, büyür…”

10 MAĞARA BUTİK OTEL OLUYOR

Bir dönemler ipek yolu güzergahı olarak bilinen tarihi Hasankeyf karayolunun 5 kilometre ötesindeki Üçyol (Difne) köyünde 10’a yakın mağaranın ‘butik otel’e dönüştürülmesine yönelik proje hayata geçiriliyor. 3 Yıl öncesinde DİKA, Özel İdare ve Hasankeyf Kaymakamlığının ortaklaşa hazırladıkları bu proje rötarlı olsa da nihayet gerçekleşiyor.

Neolitik dönemden kalan 10’a yakın mağara turizme kazandırılacak. Üçyol köyü dışındaki mağaralar ‘butik otel’ olacak. 60 haneli Üçyol köyünde 450 kişi yaşıyor.

Köylülerin umudu bu projenin bir an önce tamamlanması.

Projenin yapımını üstlenen Artuklu firması 50 kişilik ekiple mağaraları harıl harıl temizliyor... 200 gün sürenin verildiği restorasyon ve tadilat işini 3 ay gibi bir sürede tamamlanması için yapımcı firmanın ciddi bir çalışması var. Gölgede 45 derece sıcaklığa rağmen köydeki gençler mağaraları temizliyor. ‘Eko köy’ projesini hayata geçirmeye yönelik adımlar atılıyor.

100 yıl sonra mağaralar temizleniyor. Uzun yıllar hayvan barınakları olarak kullanılan bu mağaraların içine bakıldığında şömineden tutun da o dönemin ev eşyalarının bulunduğu askılıklardan havalandırmaya kadar her şey var... Kışın sıcak, yazın ise serin olan bu mağaralar ‘butik otel’e dönüştürüldüğü an Üçyol'un da makus tarihi değişecek gibi.

Gözler şimdi de bu projenin tamamlanmasında.

Üçyol köyünün yarısı mağara yarısı ise taş evler. Tam da ‘ekolojik köy’ için ideal yerlerden biri. Bu projeye el atılması köy sakinlerini yüzünü güldürmüş. Üçyol köyündeki gençlerin hayali butik otel projesinin hayata geçmesinde.

HASANKEYF

Hasankeyf eski yerleşim biriminde o bildiğimiz dar ve eski sokaklar yok artık.

Taşınacak eserler arasında yer alan Sultan Süleyman Koç, El Rızık Minaresi ile Hasankeyf kalesi orta kapısının ‘kültürel aday’a taşınmasının hazırlıkları yapılıyor.

Tarihi eserlerin geçeceği güzergahlar üzerindeki eski yapılar ve camiiler yıkılmış.

100 yıllık çarşı da Kurban Bayram'ı öncesinde boşaltılacak. Taşınacak eserler arasında bir de Kızlar Camiinin bahçesinde yer alan Artuklulara ait mezarlıklarda taşınacak.

“ORTAÇAĞ’DA 30 BİN KİŞİ YAŞIYORDU”

Eski Hasankeyf eski yerleşim birimi tabiri caizse inşaat alanı gibi. Önemi eserlerin taşınma hazırlıkları yapılıyor ama esnaf kaygılı.

Yıllarca Dicle Nehri kenarında Has Bahçe işletmeciliği yapan ve bahçesinin bir bölümünü motele dönüştüren Fırat Argun, 100 yıllık incir ağaçlarının gölgesinde bizleri görünce sitem etti;

“Orta Çağ döneminde Hasankeyf'in nüfusu 30.000'lerdeydi. İpek yolu üzerindeki Hasankeyf, başkentti. Buraya gelenler konaklayıp Mezopotamya'dan Musul'a giderlerdi. O dönemin zenginliğini büyüklerimiz bize anlatırlardı. Onların şehir efsaneleri ve hikayeleri hala kulaklarımızda çınlıyor. Şimdi nüfusumuz 3000 ve maalesef bizler, bu önemli şehirde geçimimizi yapamayacak vaziyete geldik.”

Hasankeyfliler daha yeni yeni neleri kaybettiğinin farkına varıyor.

Yeni yerleşim birimindeki konutlar henüz tamamlanmamış.

Yıkımı yapılan evlerdeki yaklaşık 15 hane yeni yerleşim birimindeki örnek evlere taşınmış. Onlar da konutların bir an önce tamamlanmasının telaşı içinde.

MAĞARA YAŞANTISINDAN MUTLU

Hasankeyf'te hava sıcaklığı 45 derecenin üstünde ama hafta sonları ‘ilçe’ tabiri caizse yerli turist kaynıyor. Tarihi zenginliğiyle ünlü Hasankeyf'te belki de yerinden memnun kişi ise her yılın yarısını mağarada geçiren Adanalı Mehmet Tilki. 69 yaşındaki Tilki, dedesinden kalan mağarayı gözü gibi koruyor. Av köpeğinden güvercine, tavşandan kekliğe kadar mağarasında birçok yabani hayvanı evcilleştiren Mehmet Tilki, o da imar barışından da yararlanmak istiyor. Mağarasına oturma ruhsatı alabilmenin derdinde olan Tilki konuşuyor; “Baraj suları yükselse bile mağaramı kapsamayacak, dedelerimden kalan bu mağarada ben de büyüklerim gibi ölmek istiyorum. Çocukluğumun geçtiği bu mağarada çok mutluyum.”

Bir taraftan Üçyol'daki neolitik döneme ait mağaralar turizme kazandırılıyor diğer taraftan ise Hasankeyf'teki tarihi eserlerin barajdan etkilenmemeleri için yeni yerleşim birimine taşınmasının hazırlığının yapıldığı Hasankeyf’e hüzünlü manzara hakim...