Ne zaman kamu ihalelerinde bir yolsuzluk, kamu mallarını çalma veya topluma ait değerlere yönelik bir durumla karşılaşsak, yaptığımız değerlendirmelerde bazı deyimler kullanırız.

Köşemde de bu deyime defalarca yer vermişimdir.

Sadece yazarlar, çizerler deyimleri kullanmıyor. Sıradan vatandaşlarımız da bu deyimleri kullanıyorlar.

Evet, bu ülkede genel olarak halk arasında ve yazarlar/çizerler tarafından kullanılan en önemli deyimlerden birisi şöyledir; ‘Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı…’

Özellikle her deprem sonrasında bu deyimi kullanıyoruz.

Elazığ depremi sonrasında duyarlı insanlarımız sık sık bu deyimi kullandılar.

Sözlükteki anlamına bakalım: “Daha doğmamış kişilerin bile hakkına saygılı olunması gerektiğini ifade etmek için kullanılan, özellikle kamu mallarındaki kul hakkına dikkat çeken bir deyimdir.”

**

**

Bu deyim önemli. Tüyü bitmemiş yetimlerin hak ve hukukunu savunmak hepimizin görevidir.

Bu ülkedeki olumsuz gidişata İslam penceresinden değil, başka pencerelerden bakan ve pek çok sorunun büyümesinde katkısı olduğuna inandığım, Allah için Adil Şahitlik yapmaktan çok uzak olan bir kurum olarak değerlendirdiğim Diyanet teşkilatı hakkında eleştirilerden hiç kaçınmadım.

Son olarak faize bile fetva veren bu teşkilata tepkiliyim. Ancak bu teşkilatın tüyü bitmemiş yetimlerle ilgili değerlendirmesini yine de bilginize sunmak istiyorum. Çünkü tespitleri önemli:

İşte Diyanet haberde yer alan değerlendirme: “Tüyü Bitmemiş Yetimin Hakkı: Toplumun her ferdinin üzerinde hak sahibi olduğu topluma ait mekanlar, araç ve gereçler, gelirler, doğal kaynaklar gibi kamu mallarının titizlikle korunması gerekir. Ancak insanlar, ahlaki değerlere duyarsızlaştığında, helal haram dengesine dikkat etmediklerinde ve hak kavramı önemini yitirdiğinde kamu malına hıyanet kaçınılmazdır. Bu durumda yolsuzluk çoğalmakta, devletin malını yemek doğal sayılmakta, hatta buna dikkat edenler hor görülerek kınanmaktadırlar.

Kamu malına hıyanet eden kişi, ucuz çıkarlar sağlarken, insani ve ahlaki değerlerini kaybetmektedir. Oysa kamu malı emanettir ve bu emanete hıyanet etmek, kişiyi hem dünyada hem de ahirette ağır bir vebal altına sokmaktadır.”

**

**

ADIYAMAN KAPALI CEZAEVİ’NİN TAHLİYESİ…

Değerli Okurlar, bu değerlendirmeyi yapma nedenlerim çok. En son Elazığ’da yaşanan deprem sonrasında bir başka kentteki kapalı cezaevindeki mahkumların tahliye edilmesi üzerine bu yorumu yazmak istedim.

Elazığ merkezli bir deprem yaşanıyor, şiddeti 7 bile değil. En çok Elazığ ve Malatya kırsalı bundan etkileniyor. Oysa bakıyorsunuz Adıyaman’daki bir kapalı cezaevi tahliye ediliyor…

Önce konumuzla ilgili haberin özetine bakalım: “Elazığ depremi sonrası Adıyaman Kapalı Ceza İnfaz kurumunda bazı bölmelerde kısmi çatlaklar oluştuğu için 814 hükümlü ve tutuklunun tedbiren Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’taki cezaevlerine nakledilmeye başlandığı açıklandı. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcısı Bozan Çevik, Elazığ'da meydana gelen deprem sonrası kısmi çatlaklar oluşan Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki 814 hükümlü ve tutuklunun başka illere nakledilmesine ilişkin, ‘Kimsenin burnu kanamasın diye önlem amaçlı mahkumlarımızı en yakın cezaevlerine naklediyoruz. Tüm mahkumlar gittikleri cezaevlerine varır varmaz yakınlarını arayacaklar.’ dedi. Mahkum ve tutukluların bulunduğu alanlarda herhangi bir problemin olmadığını dile getiren Çevik, şunları kaydetti: ‘Hepinizin malumu olduğu üzere cezaevimizde çatlaklar oluştu. Biz de devlet olarak önlemimizi alalım, tadilatımızı yapalım. Kimsenin burnu kanamasın diye önlem amaçlı mahkumlarımızı en yakın cezaevlerine naklediyoruz.’ Depremin hissedildiği şehirlerden biri olan Adıyaman'da cezaevindeki mahkumlar farklı şehirlere naklediliyor. Adalet Bakanlığı: ‘Kısmi çatlaklar oluşan Adıyaman Cezaevi'ndeki 814 hükümlü ve tutuklu Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’a nakledilmeye başlandı’ açıklamasında bulundu.”

**

**

Haberin özetini aldım. Sayısız yerde yayımlanan haberlerde eleştiri göremedim. Tedbir amaçlıdır, tutuklu ve hükümlülerin can emniyeti içindir, takdir ederim.

Ancak hiçbir gazete veya televizyon haberinde bu tahliyeye yönelik eleştiriler göremedim, neden?

Cezaevleri çok katlı yapılar değildir. Adıyaman ve diğer illerdeki cezaevleri ile ilgili bilgi arayışında cezaevlerinin iki katlı yapılar olduğu belirtilmiş.

İşin uzmanı değilim ancak mantık gereği cezaevleri yapılarının çok sağlam yapılması gerektiğini düşünüyorum. Tutuklu ve hükümlülerin kaçmaması için özellikle çok sağlam betonarme bina olması şarttır.

Hal böyle iken Elazığ’dan çok uzaktaki iki katlı bir cezaevinin duvarlarında tahliye ile sonuçlanacak kadar ciddi çatlakların oluşmasının nedeni nedir? Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı açısından meseleye baktığımda bunun bir izahının yapılması gerekmez mi? O cezaevi fay hattı üzerinde mi yapıldı? Fay hattı üzerinde yapılmışsa, bunun hesabı sorulmalı. Fay hattından çok uzaksa yine hesabının sorulması gerekir.

Kamuoyunun sağlıklı bilgilendirilmesi şarttır. Yarınlarda Allah korusun yakınlarımızdaki bir fay hattında yaşanacak deprem dikkate alınarak cezaevimizin de durumunun şimdiden gözden geçirilmesi dileğimle.