Yıl boyunca tatile çıkacağımız o anı bekledik durduk. Sene içerisinde yaşadığımız tüm yorgunluğu, stresörleri, yoğunluğu, kaygıları bir kenara koyarak bunun acısını tatilden çıkarma heyecanı içerisinde olduğunuzu bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Bunun heyecanı içinde olmak bizi dinamik kılar ancak; planlaması doğru yapılmayan bir tatil, sonrasında bizde hiç de iyi olmayan sonuçlar doğurabilir.
Neyi mi kastediyorum? “Tatil Sonrası Sendromu.” Haydaaaaaaaa! Daha düne kadar deniz-kum-güneş üçlemesi yaparken şimdi ofis-evrakdosya üçlemesi yapıyoruz! Olacak iş değil! Değil mi? Dün doğayı-yeşili-oksijeni keşfederken ne ara ofisteki sandalyelerin yıpranmış çizgilere, evdeki kirli perdelere daldık?
Düşüncesi bile insanı yoruyor biliyorum. Seyahat arama motoru olan momondo’nun 20 farklı ülkeden binlerce gezgin ile yaptıkları çalışmada gezginlere “Tatil sonrası nasıl hissettikleri?” Sorulmuş. %24’ü Eve dönerken stresli olduğunu söylerken, %45’lik önemli bir bölümü de tatilden sonra işe giderken üzgün ve karamsar hissettiğini ifade etmiş. Gezginlerin, tatilcilerin %70’nin tatil sonrası sendromu yaşamak ile karşı karşıya kaldıklarını bu istatistiki verilerden net bir şekilde görebiliyoruz.
Özetle, istatistiki verilere göre: Tatil sonrası rutin hayata dönme sendromu, depresyona kadar varabilecek ciddiye alınması gereken sonuçlar doğurabilir. Bu da bizim normal hayatımıza oryantasyonumuzu güçleştirebilir. Uzun, eğlenceli, stresten uzak, heyecan verici, sevdikleriniz ile geçireceğiniz bir tatilden sonra şüphesiz iş/ev döngüsüne adapte olmak oldukça zor olacaktır. Peki ama bu sendrom ile nasıl başa çıkılabilir? Normal hayata geçişimizi nasıl daha kolaylaştırabiliriz?
Ertesi gün işe başlayacak şekilde dönmeyin! Planlamanızı, işe başlamadan en az 1-2 gün önce mutlaka evde olacak şekilde ayarlayın. Çünkü tatil her ne kadar eğlenceli, güzel olsa da bir o kadar da yorucudur. Suyun, hareketin, dönüş yolunun vermiş olduğu yorgunluğu 1-2 gün sadece dinlenerek geçirmek geçiş sürecimizi hızlandıracaktır. Tatilin hemen sonrası yoğun iş temposuna başlamak sendromun etkisini net bir şekilde iliklerimize kadar hissettirecektir. Tatili son anına kadar değerlendireyim, verdiğim paranın iyice suyunu sıkayım derken kendinizi daha da sıkacağınızdan bihaber olabilirsiniz. Mutlaka bir sonraki tatilinizi planlayın Bir önceki yazımda kendimle ilgili bir şey paylaşmış ve seyahatlere çıkarken “ Bir yere varmaktan çok, yolda olma hissi heyecanlandırıyor” demiştim. O yüzden tatillerim bitmeye yakın zihnimde küçük/kısa da olsa bir sonraki seyahatimi zihnimde tasarlıyor, böylelikle de tatil sonrası oluşacak sendromun etkilerini minimize ediyorum.

Uluslararası Yaşam Kalitesi Araştırmaları Örgütü Resmi Bülten’inde (Official Journal of the international Society for Quality of Life Studies) yayınlanan bir araştırmaya göre: Bir tatilin en mutlu bölümü, tatilin kendisi değil, planlama aşaması ve yarattığı heyecan ile beklenti hissidir. O yüzden tatiliniz bitmeye yakın minik de olsa bir sonraki seyahatinizi planlayın. Sendromun yaratacağı duygularla barışık olabilmeli! Her ne kadar tatil sonrası bizde rahatsızlık uyandıracak bazı duygular, hisler oluşacak olsa da yaptığımız tatilin ruhumuza katkıları oldukça fazla.
Öyle değil mi? Dolayısıyla bizde ciddi bir problem olmadığını düşünüyorsak o duygularla barışık olmalı, onları kucaklamalı ve farkındalığımızı yükseltmeliyiz.

Böylesi emin olun daha pragmatik. Optimist olun Evet, olayları olumlu açıdan değerlendirelim. Şüphesiz, orta ölçekli ve altında geliri olan tüm memurlar, kamu işçileri, asgari ücretliler vs. bütçelerine göre yaptıkları tatillerini yaptıkları işlerine borçlular. Nitekim ben de bir kamu personeliyim. Evet, yaptığımız iş emeğimizin, alın terimizin bir sonucu. Bu, şüphesiz ayrı bir konu ancak, tatil sonrası işe başlarken bu realiteyi göz önünde bulundurup olumlu bakmayı öğrenmek gerekiyor. Tatil anılarınızı paylaşın Tatilinizin en keyifli, en unutulmaz anılarını kişisel bloglarınızda, sosyal medya platformlarınızda hissettikleriniz ile arkadaş çevrenize paylaşmak size daha iyi hissettirecek, çok sonradan dönüp baktığınızda yüzünüzü gülümsetecektir. Tatilinizi tek seferde harcamayın! Tatil planınızı tek seferde, uzun, yorucu bir şekilde tasarlamak yerine parça parça tasarlayıp sene içerisine yaymak hem stresinizi azaltacak hem de tatil sonrası sendrom yaşama ihtimalinizi minimize ettiği gibi sizi daha enerjik, heyecanlı ve dinamik kılacaktır.

Haftasonlarını kaçış rampası olarak kulanın Seyahat etmek, tatile çıkmak için çok uzun vadede yaz aylarını beklemeye, kilometrelerce uzaklıktaki yerlere gitmeye tabi ki gerek yok. Bulunduğunuz lokasyona yakın, size huzur verecek yeni yerler keşfedin ve bunu şartlarınız el verdiği ölçüde sık sık yapmaya çalışın. Ruhunuzun doyduğunu hissedeceksiniz. Harcadığınız paraya takılı kalmayın! Tatile çıkmadan önce bütçe açığı vermemek için iyi bir planlama yapmak şart! Bu doğrultuda hareket etmeli. Bütçenizi çok aşan miktarda harcama yaparsanız eğer sendromu fazlası ile hissedeceksiniz demektir. Ancak bütçenize uygun şekilde davranmış ve buna göre harcama yapmışsanız da bu harcamaları çok düşünmek yerine, harcamalarınızın sizde yarattığım pozitif ruh haline odaklanın. Yok illa takılı kalacağım diyorsanız da geçmişler olsun Zaten eli çokça sıkı (anladınız siz onu) insanlar yaptıkları tatilden keyif değil elem hissederler...

Ezcümle: Tatil, seyahat ruh sağlığımız için olmazsa olmazlardan. Tatil sonrası lütfen kendinize süre tanıyın. Yapacaklarınızı, yapmanız gerekenleri bir anda yapmak yerine parçalar halinde kendinizi çok yormadan yapmaya çalışın. Aksi takdirde; tatil süresince depoladığımız enerji heba olabilir.