Dünden devam

Değerli Okurlar, 2006 yılında doğa gezisi kapsamında ‘Mereto Dağı'na tırmanmıştık.

Davetim icabet eden o dönemin Batman yerel basınından bazı genç muhabirler ile Çevrecilerle Mereto Dağı’na zorlu bir tırmanış gerçekleştirmiştik.

Sason’un o dönem Belediye Başkanı olan değerli dostum İrfan Arslan ile Sason Kaymakamı Vehbi Bakır da bizlere eşlik ederek zorlu tırmanışa katılmışlardı.

5,5 saatlik tırmanış, 3,5 saatlik iniş sonrasında Mereto izlenimlerimi buradan paylaşmıştım. Mereto Dağı’nın zirvesinde CNN Türk, Kanal D ve ATV gibi televizyonlara konuşmuştum. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en yüksek noktası olan, Batman, Diyarbakır, Muş, Bitlis, Mardin, Bingöl arazilerine hakim Mereto Dağı’nın zirvesindeki Manastır’ı ilk kez görüntülemiştim.

"Silahlar değil, flaşlar patlasın” adı altındaki mesajımla Sason ilçemizin doğasının tanıtımını amaçlarken, tarihi ve kültürel değerleriyle karşılaşmıştık.

Verdiğimiz mesaj yerini buldu. Bizden sonraki yıllarda Mereto etkinlikleri gelenekselleşti. Artık ilçe yöneticilerinin öncülük ettiği etkinliklerde Mereto dağına çıkılıyor.

**

**

TARİHİ DOKUMUZU TANIMAMIZ GEREK…

Mereto Manastırı dışında, Sason-Muş sınırında, yüksek bir dağın zirvesinde bulunan ‘Com’ veya ‘Komk’ Manastırı bilgisini alınca, ertesi yıl buraya Batman Kültür ve Sanat Derneği üyeleriyle ziyaret gerçekleştirmiştik.

Sonraki yıllarda Mardin yolu üzerindeki Kela Zerzevan Kalesi’ni de gezerek Batman kamuoyu ile paylaşmıştık.

Batman’ın Kozluk ilçesi sınırlarındaki ‘Kandil Dağı’nın zirvesine de çıkmış, oradaki tarihi yapıtları görüntüleyip Batman kamuoyunun bilgisine sunmuştum.

Geçtiğimiz aylara kadar pek çok tarihi ve kültürel değerlerimizin Kültür Müdürlüğü’nün envanterinde kayıtlı olmadığını düşünüyordum.

Hatta bu konuda eleştiri içerikli yazılar da yazmıştım. Ancak geçtiğimiz aylarda Kültür Müdürlüğü’nün, bütün saydığım ve sayamadığım onlarca tarihi ve kültürel değerleri envanterine kayıt ettirdiğine tanık oldum.

Devasa ciltli kitapta tarihi Erzen Kentinden tutun da, yöremizdeki bütün höyüklere kadar nice tarihi ve kültürel değerlerin ofset baskılı olarak kayıtlı olduğunu gördüm.

Hallençemi, Demirköy, Diktepe, Gıre Dımse, Gıre Mıgro vs höyükler ile ilgili olarak gazetemiz arşivlerinde yer alan haberlerden de anlaşılacağı gibi, kentimiz tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olduğu bir merkezdir.

Kayıt altında olan tarihi dokumuzu toplum olarak tanıyarak, sahiplenmeli ve tanıtımı için üzerimize düşen görevi yerine getirmeliyiz.

**

**

Üzüntü verici olan gelişme şudur ki; halkımız tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmıyor. Sahip çıkılmadığı gibi, talan eden çevreler var…

Muş-Sason sınırındaki Com-Komk Manastırı’nın ahır olarak kullanılması asla kabul edilemez.

Yıllar önceki Manastır hayvan ağılı olarak kullanılırken, diğer taraftan da hazine avcıları tarafından talan edilmişti.

İslam, savaş halinde bile farklı inançlara ait mabetlere-ibadethanelere zarar ermeyi haram saymıştır…

Diyelim ki Hıristiyan bir devlet haçlı seferleri düzenleyerek bize saldırdı. Eğer İslam’a inanıyorsak, onun yüce öğretilerini benimsiyorsak, o haçlı seferi düzenleyen ülkeye savaş açsak bile onların kutsal mabetlerine, kilise ve manastırlarına zarar veremeyiz, vermemekle emr olunmuşuz…

Kim zarar verirse, onunla mücadele etmek de farzdır…

Aynı durum Yahudiler için de geçerlidir. Bir Müslüman savaş halinde bile Yahudilerin Havralarına, Sinagoglarına zarar verirse günahkar olacaktır…

**

**

Tarihi ve kültürel değerlerin korunması için daha önce yaptığım değerlendirme ile yazıma son vermek istiyorum: İslam, savaş halinde bile kilise, havra, sinagoglara, yani tek tanrılı dinlerin mabetlerine olduğu gibi, orada ibadet edenlere de zarar vermeyi yasaklar, haram sayar ve saymıştır. Bu konuda kesin bilgiye sahibiz…

Kilise ve Manastırları kimler hayvan ağılı yapıyor?

İmamlarımız, din adamlarımız, yöneticilerimiz duruma seyirci kalmamalı, herkes sorumluluk bilinciyle görevini yapmalıdır diye düşünüyorum. Tüm toplumumuzu bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum. Din adamlarımız bu konuda halkı bilgilendirmelidir. Mabetlerin savaş halinde bile korunması gerektiği konusundaki ifadelerime katılmayan bir din adamı varsa, onunla her türlü platformlarda tartışmaya hazırım. Çünkü sahih, güvenilir İslam kaynaklarına ve İslam tarihi ile ilgili en sağlam belgelere dayanarak bunları dile getiriyorum.

Bu bölge Endülüs gibi tarihidir. Mezopotamya coğrafyası tarihe beşiklik etmiştir.

Kur’ani Kerim, geçmişte yaşayan kavimlere ait kalıntılara boşuna dikkat çekmemiştir. Bu tarihi değerler, mabetlerin korunması gerekiyor. Duyarlı olunması dileğimle.