Değerli Okurlar, Sason ve Kozluk ilçelerine ve çevredeki köylere hayat veren ‘Helkis Dağı’ gerçeğinden çoğumuz haberdar değiliz. Sason ve Kozluk ilçeleri arasındaki iki bin rakımlı Helkis Dağı, kış aylarındaki kar sularını depolayarak yöredeki köylere yaz aylarında buz gibi kaynak sularını sunmaktadır.

Kozluk’a bağlı Ayngebir, Goh, Tımok(Gümüşörgü), Sason’a bağlı Sevek, Erdemli(Şexa), Yeniköy başta olmak üzere sayısız köyde yaz aylarında buz gibi rahmet pınarları akıyor.

Helkis Dağından beslenen su kaynakları ne yazık ki gittikçe azalıyor. Hafta sonunda Tımok’taydım. Buz gibi su kaynakları yine akıyordu. Ancak bir sonbahar gününde bu kadar az aktığına ilk kez tanık oldum.

Bir Çevre aktivisti olarak yıllardır uyarılar yapıyorum. Doğadaki değişim, iklim değişikliği, vs gelişmelerden dersler çıkarmalıyız.

Son yıllarda mevsimlerin değiştiği, bazı coğrafyaların aşırı yağış ve kuraklığa teslim olduğu gerçeğini gözlemliyorsunuz.

Bazı yerlerde başlayan ani şiddetli yağışların (dolu, yağmur) felakete neden olmasını veya kuraklıkların gelişmesini doğal görmek bence hatadır…

Bazen yaşanan iklim değişikliği sohbetlerin konusu olmaktadır. Özellikle yaşlılar bir araya geldiklerinde nostalji yaşama adına geçmişten söz ederler. Sohbet sırasında, “İklim değişti” diyenler çıkmaktadır.

Ancak nedendir bilinmez iklim değişikliklerinin nedenlerine kafa yormayız.

İklim değişti öyle mi?

Bu kadar basit bir ifadeyle sorunu geçiştirmek doğru bir yaklaşım olabilir mi? Şu değerlendirmemi okuduktan sonra bana hak verip vermeyeceğinize sizler karar vereceksiniz.

BÜYÜKLERİMİZİ DİNLEYELİM…

Bölgemizde sayılı yıllar öncesine kadar ciddi kar yağışı olurdu. Bu gerçeği hepimiz büyüklerimizden dinlemişizdir.

Babalarımız ve analarımızın bize anlattıkları kar yağışına hiçbir zaman tanık olmadık. Çünkü onlar her yıl etkili olan aşırı kar yağışından söz etmişlerdir.

Çocukluğumdan beri duyduğum bir gerçek var.

Nedir biliyor musunuz?

Kozluk kırsalında 17 Mart’ta yağan aşırı kar ve etkili olan tipi yüzünden bir ölü iki gün iki gece toprağa verilememiş…

Aşırı tipi ve kar yağışı nedeniyle insanların dışarıya çıkamadıklarının tanıkları hala yaşıyorlar…

Şu yazımı okuyacak herkesten ricam şudur; lütfen büyüklerimizi bir kere daha dinleyelim. Onlara çocukluklarında veya gençliklerindeki yaşamları, doğa olayları hakkında soru soralım. Bize anlatacakları çok anıları olacaktır…

Sayılı yıllar öncesine kadar aşırı kar yağışının canlı tanıklarından biri de benim. Çok değil, 20 yıl öncesine kadar kış aylarında iyi kar yağışı olurdu. Yağan kar bir ayı aşkın süre ile yerde kalır, avcılara gün doğardı…

Birdenbire kar yağışında yaşanan azalmanın nedenlerine ne yazık ki kafa yormuyoruz…

Belki bazı duyarlı Çevreciler ve bir kısım bilim insanları dışında toplumumuz kar yağışını çok da önemsemiyor...

Oysa ki geleceğimizi ilgilendiren bir durum söz konusudur…

SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR…

İnsanların eliyle yeryüzü fesada(doğal yıkıma) uğruyor ne yazık ki…

Bölgemizde inşa edilen dev barajlar iklim değişikliğine neden oldu. Bu gerçeği bilim insanları açıklıyor.

Çünkü dev barajlar iklimi değiştiriyor…

Ilıman iklim daha az kar yağışı demektir.

Değerli Okurlar, kar yağışının azalmasının tabii sonuçları olmaktadır. Bu sonuçlar menfi, yani olumsuzdur.

Öncelikle yeraltındaki kaynak suları çekilmektedir. Daha önce gürül gürül akan dereler ise kurumaya başlamaktadır…

Sason kırsalındaki bazı derelerde yaz aylarında balık tuttuğunu hatırlarım…

Sabahtan akşama kadar dere sularında balık avlama peşinde koşan insanlar, güneş ışınlarına maruz kalmakta, derileri dökülmekteydi.

Şimdilerde durum nasıl mı?

Maalesef yıllardır o derede, yaz aylarında bile hiç su akmamaktadır…

Yine Batman ilçelerinin kırsalında asırlık çeşmeler vardı. Bugün çoğu kurumuş, yerlerinde yeller esmektedir…

Derelerde şırıl şırıl akan sular kuruduğunda doğadaki sayısız canlı türü de yok olmaktadır…

Siz hiç eskisi gibi kuş çeşitlerini görüyor musunuz?

Yöremizde bir zamanlar kuş türleri çok fazlaydı. Her tepede yuva yapan keklik sürüleri ile karşılaşırdık. Kınalı kekliklerinin ötüşlerine hayrandım. Dağlara, tepelere çıktığımda her tarafta o güzelim kınalı kekliklerin sesini duyardım…

Son yıllarda bırakın keklikleri görmeyi, seslerini duyamıyoruz…

Çünkü nesilleri kurudu…

İyi de neden? Salt avcılıkla bunu izah edemezsiniz. Derelerde, taşların ve kayaların dibinde akan çeşme suları kuruyacak olursa, sayısız hayvan türlerinin yaşam alanları da yok olacaktır. Sürüngenler, böcekler, sayısız küçük hayvanlar susuz kalırsa öleceklerdir. Allah’ın kanunları doğa olayları için böyle işliyor.

Besin zincirindeki bir halkanın kopması, onlarla karınlarını doyuran diğer hayvanların nesillerinin tükenmesi demektir…

Eğer yöremizde kartallar, kuşlar, keklikler, bıldırcınlar, sincaplar, tavşanlar, ördekler, güvercinler, tilkiler ve bunlara benzer hayvanların nesilleri tükenişi yaşıyorsa, bunun nedenlerine kafa yormak zorundayız…

Sadece ‘İklim değişti’ diyerek meseleyi geçiştiremeyiz, geçiştirmemeliyiz. Bunu dersek sadece kendimizi aldatmış olacağız. Herkes ama öncelikle topluma karşı sorumlu mevkilerde oturan yöneticilerimizin bu meseleye kafa yormaları ve çözüm arayışında olmaları gerektiğine inanıyorum.

Unutmayalım ve yanlış düşünmeyelim; bu sorun sadece Çevrecileri ilgilendirmiyor…

Söz konusu olan geleceğimizdir, çocuklarımızın geleceğidir…

Geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmamız dileğiyle…