Spor ve psikoloji arasındaki bağın, sandığımızın çok ötesinde olumlu fonksiyonlara sahip olduğunu, ruh sağlığımıza/psikolojimize ciddi katkılar sağladığını biliyor muydunuz? Muhtemelen kâğıt üzerinde bu realiteyi birçoğumuz biliyor olsak da, pratiğe dökme, eylemsellik konusunda zayıf bir toplum olduğumuz gerçeği yadsınamaz.

Düzenli spor yapıyor musunuz?

Öngörümce 20-30 kişiden belki sadece 1’imiz düzenli spor yapıyordur. Zaman, para, spor salonlarına olan mesafe, özel durumlar vs. gibi nedenlerin, mazeretlerin listesini uzatabiliriz. Ki bana göre bu durum başlıca temel nedeni spor kültürümüzün maalesef ki olmayışından kaynaklanıyor! Tıpkı okuma kültürümüzün olmadığı gibi. Bu bir döngü. Okuma kültürüne sahip olan toplumlardaki bireyler sporun ne denli faydalı olduğu konusundaki farkındalıkları çok yüksek olduğundan dolayı bunu eylemselliğe dökme konusunda da pek tabi ki zorlanmıyorlar. Bizim eylemselliğe dökme konusunda ki zaafımızın temel nedeni de bu konuda ki kültür eksikliği.

“Psikoloji’de kimi zaman istek, eylemden sonra gelir!”

Tam olarak ne demek istediniz? Diyenleri duyar gibiyim. Kastım tam olarak şu: Çoğu zaman istediğimiz hedefleri pratiğe dökme konusunda faaliyet, eylem eksikliğimiz olduğundan söz etmiştim. Çünkü yeteri kadar istemiyor, motive olamıyoruz. Tam bu noktada şunu düşünün; o an bunun için yeteri kadar motive olamıyor, istemiyorsak bile harekete geçin! Evet, harekete geç! Çünkü bir süre sonra fark edeceksin ki, ilk başta yeteri kadar motive olamayan sen, eyleme döktükten sonra aslında bunu ne kadar çok istediğini anlamaya başlayacaksın.

DÖNGÜ= Düşünce-İsteksizlik-Harekete geçme eylemi

Spor için de durum tam olarak böyle işliyor. Evden kalkıp spor salonuna ya da spor yapacak başka bir alana gitmek için yeteri kadar istekli olmayan bir birey bu alışkanlığı kazandıktan bir süre sonra psikolojik olarak, aslında gerçek anlamda sporu istediğini fark edecektir. Bu yüzden, istekli olmasan bile eyleme geçtiğin zaman, isteğinin daha sonra gelebileceği gerçeğini göz ardı etme! Durma, harekete geç.

Bilimsel olarak yapılan araştırmalardaki verilere göre spor yapmanın ruh sağlığı üzerine oldukça olumlu kanıtları olduğu kanıtlanmıştır.

Mutluluk hormonunun (Serotonin) salgılanmasını sağlar,

Spor sırasında salgılanan serotonin (mutluluk) hormonları sayesinde beyin bölgesinde haz almayı sağlar ve dolayısıyla da mutsuzluğu, stresörleri ve agresyonun azalmasına katkı sağlar. Spor yapan birey serotonin salgıladığı için doğal olarak mutlu hisseder ve bu durum hem kişisel hem mesleki hem de aile yaşantısına yansır. Genel çerçevede agresyon azalacağı için kişisel iletişiminin kalitesi artacak ve iş verimini de yükseltecektir.

Vücudun ağrı kesicisi olan “Endorfin” salınımı,

Vücudun ağrı kesicisi olan ve anksiyöz halinin azalmasına, gevşeme halinin artmasına neden olan endorfin adlı kimyasal maddenin de spor sırasında salınımı doğal olarak yükselmektedir.

Spor sırasında beyin kan akışında ve oksijen seviyesinde artış olması sebebiyle unutkanlık, alzheimer, demans gibi günümüzün önemli problemlerin çözümünde de spor yapılması tavsiye edilmektedir.

Yaygın psikiyatrik bozukluklarından olan depresyon ve anksiyete bozukluklarında sporun tedaviye katkısının oldukça fazla olduğu gözlemlenmiştir. Birey, gerek psikoterapi gerekse de farmakolojik (ilaç) tedavi alırken bu tedavilere ek olarak eş zamanlı spor yaparsa eğer iyileşme süreci oldukça hızlanmış olacaktır.

Düzenli olarak spor yapmak kişide belli bir disiplin sağlayacağı için otokontrolü de arttıracaktır. Otokontrolü yüksek bireyler ne istediklerini bilen, gerçekçi hedefler peşinde koşan, dürtüsel davranmak yerine mantık çerçevesinde hareket ederler. Spor disiplini kazanmış bireyler doğal olarak bu döngünün içinde olmaları da kaçınılmazdır.

Spor yapmak her şeyden önce vücudu daha dinç ve sağlıklı hale getirecektir. Vücudunu sağlıklı tutan bireylerde daha yüksek özgüvene ve öz disipline sahip olurlar. Spor daha sağlıklı düşünmeyi, sabırla beklemeyi, azmetmeyi, geniş perspektifte bakabilmeyi sağladığı gibi, bireyin gündelik yaşamında biriktirdiği negatif enerjiyi, stresi deşarj etmesine de neden olur.

Spor bireylerin, duygulanımı ve duygu durumunun da iyileşmesine doğal olarak katkı sağlayacaktır. Kişi spor yaparken kendisi, vücudu, sağlığı, estetiği için faydalı bir şeyler yaptığını düşünecek ve bu düşünce sistemi kişiyi mutlu ve rahatlamış hissettirecektir.

Estetik ve Fit bir vücut

Düzenli olarak spor yapmak vücudumuzu daha sağlıklı hale getirdiği gibi daha fit ve estetik hale de getirecektir. Fit ve estetik bir vücut, hem kişinin çevresi tarafından beğenilecek,

övgü alacak bu da kişiye olumlu geri dönütler olarak dönecektir. Kişinin idealize ettiği sağlıklı, estetik bir vücut ile yaz ayına girerek, istediği kıyafetleri giyip özgüvenle hareket etmenin düşüncesi bile çok güzel değil mi? Eğer sor yapıp, yediklerine dikkat etmiyorsan yaza girdiğimizde hayıflanmaya da hakkın yok! Üzgünüm.

Spor yapınca zayıflayabileceğimiz gibi, fit halimizi de konsolide etmiş oluyoruz. Obezite ile en etkin, en ucuz ve en sağlıklı mücadele aracı da spordur.

Şüphesiz sporun ruh ve beden sağlığına olumlu katkılar sağladığını biliyorsunuzdur ancak bu kadar çok etkisinin olabileceğinin total anlamda düşünmemiş olabilirsiniz. Sporu, ruh sağlığımızı koruyan bir kalkan olarak görmek yanlış olmayacaktır.

Tüm bu saydığım olumlu etkilerin üzerine hala spor yapmaya başlamayıp sürekli erteliyorsanız eğer, üzgünüm bu etkilerden mahrum kalacaksınız!

Ezcümle: Vücudunuza iyi bakın. Yaşamak zorunda olduğunuz tek yer orasıdır. J. Rohn