*Batman’ın iki önemli sorunu var. Bir yeni hastane, diğeri de aidiyet. Yeni Hastane ile ilgili çok sık yazıyoruz. Herkes bu önemli yatırımın geciktiğinin farkında ama bu şehrin sorunlarına duyarlı bir Valisi var. Vali Hulusi Şahin, bazı sorunların çözümünde önemli adımlar atıyor…

*Bu şehrin ikinci sorunu da aidiyet. Batman ve ilçelerinde 700 bine yakın insan yaşıyor ama bunların ne yazık ki büyük bölümü kendini bu şehirli görmüyor. Hala kendini tanımlarken aile büyüklerinin geldiği ‘Şehir’le tanımlıyor…

İKİ ÖNEMLİ SORUN VAR
Evet, kim ne derse desin, bu şehrin iki büyük sorunu var.

Biri yeni hastane, diğeri aidiyet.

Yeni hastaneyle ilgili çok sık yazıyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar. Duyarlı okurlarımızın da bu önemli sağlık yatırımıyla ilgili verdikleri mesajlar dikkat çekici.

Kime sorarsanız sorun, bu şehrin gündeminde ‘Yeni Hastane’ var.

Batman’da oturan 4 kişiden biri yeni ‘Hastane’nin son durumunu öğrenmek istiyor.

Hala nüfus başına hasta yatağı sayısı bakımından çok çok gerilerdeyiz.

Yılsonuna doğru tamamlanması beklenilen yeni Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin, ‘Batman Bölge Devlet Hastanesi’ ile birleştirilip Araştırma-İhtisas Hastanesi’ne dönüştürülmesine yönelik bir proje de var.

Ancak Batmanlıların, tek isteği arsası hazır yeni hastane temelinin bir an önce atılması.

Umarız, bu yatırım için artık beklenilen müjde verilir.

Ve yakın bir zamanda 400 ya da 500 yatak kapasiteli yeni hastanenin temeli atılır da Batmanlılar, sağlıkta rahat bir nefes almış olur…

***********

AİDİYET MESELESİ…

İkinci büyük sorunumuz da maalesef aidiyet.

Batman’da 700 bine yakın insan yaşıyor ama bunların ne yazık ki çok büyük bölümü kendini Batmanlı görmüyor.

Aile büyükleri yıllar önce bir başka İl’den Batman’a göç etmiş.

En azından birkaç nesil burada doğup büyümüş ama hala kendini tanımlarken kendisini aile büyüklerinin geldiği ‘Şehir’le tanımlayanlar var.

“Batmanlıyım” diyebilenlerin oranı az.

Bunun birçok nedeni var.

Batman göç alan bir şehir.

1948 Yılında Raman Dağı’nda ‘Kara altın’ın keşfedilmesiyle ülkenin dört bir yanından göç aldığı gibi geçmişte batı illerinden gelenler Batman’ı mesken edinmiş.

Ve bu şehre her gelen kendi kültürünü korumak için çaba sarf etmiş.

Elbette bu çok doğal… Önceki gün de bu şehrin temelini atan diğer illerdeki vatandaşların petrol şehrine kattıkları kültür zenginliğine dikkat çekmiştik.

Ama bu şehirde de bir üst kültür oluşturulabilirdi.

İnsanların şehre aidiyet duygusunun gelişimi için bir yaşanabilir şehir kriterlerine sahip olması gerekir.

Bazı endekslerde bölge illeri arasında iyi yerde gösterilse de genel kanı, ‘Batman’ın yaşanabilir iller’ sıralamasında gerilerde olduğu yönünde.

Ne yazık ki bu şehrin gençleri, bu şehirde yaşamayı planlamıyor.

Gelecek planlarında üniversiteyi başka şehirde, başka ülkede okumak, sonrasında da ne yazık ki geri dönmemek var. Kendini onlar bu şehrin bir parçası görmüyorlar. Bu şehre görevli olarak gelen beyaz yakalılar, çocukları büyüdüğünde daha büyük bir şehre gitmenin telaşına düşüyorlar.

Eğitim ve sağlıktaki eksikliklerimiz de bunda önemli etken.

Şehirle ilgili dışarıdan bakıldığında da olumsuz bir algı var.

İyi eğitimci ve doktoru bu şehirde tutamıyoruz.

Vurdu-kırdının bol olduğu, zaman zaman olumsuz haberlerle yaygın medyanın üçüncü sayfalarına manşet olan bir şehir görüntüsü var Batman’ın...

ZENGİLİKLERİMİZİN FARKINDA DEĞİLİZ
Evet, bu şehir zenginliklerinin farkında değil.

Tarihi dokusu ve doğa zenginliğimiz var.

Ne yazık ki hiç birinin değerini bilmiyoruz.

Koruyamıyoruz, kullanamıyoruz.

‘Marka Şehir’ diyoruz.

Markalaşmak adına adım atmıyoruz.

Çoğu zaman yerimizde sayıyor, bazen de geri gidiyoruz.

Bu şehirdeki Oda ve STK temsilcileri, en çok kafa yormaları gereken konu aidiyettir. Sanırız, bunu başarmak için kendini bu şehre ait hissedenler bir birleriyle daha yakın temas kurmalılar. Eğer bu başarılırsa, emin olun çok daha fazla kişi de Batman’da aidiyet duygusunun geliştiğini görür. Sonrasında da bu şehrin sorunlarının büyük bölümü kendiliğinden çözüm yoluna girer…

*********

ALTERNATİF ÜRÜN; LAVANTA

Sorunlara duyarlığıyla bilinen Vali Hulusi Şahin’in, birkaç ay öncesinde Ziraat Odası ile birlikte hayata geçirmek istediği ‘Lavanta ve Susam’ projesi vardı.

Bu bereketli ovada Lavanta ve Susam, birçok ürüne alternatif. Önümüzdeki günlerde Özel İdare Genel Sekreterliği’nin yaptığı Kıra Dağı’ndaki mesire alanının bir bölümüne lavanta ekilecek.

İnanın, Belediyeler bile peyzaj işlerinde lavantayı tercih ederlerse, büyük bir tasarruf elde etmiş olurlar. Gece ve sabahları çimler sulanırken, harcanan suyu görünce üzülmemek elde mi?

Düşünün bir gecede çimler için harcanan su… Bir de bu çimleri zamanında biçmediğinizde çirkin bir görünüm de oluşturuyor.

Neredeyse 20 günde bir çim biçiliyor. Çim biçmek de pahalı bir iş.

Bu nedenle ‘Lavanta’ işi çok mantıklı.

Kıra Dağı’ndaki mesire alanının her tarafına ekmek mümkün olmayabilir. En azından bir bölümüne lavanta ekilirse hem farklı bir görsellik yakalanabilir hem de su tasarrufu sağlanır.

Batman çiftçisinin de farklı ürünlerden lavanta ve susam gibi ürünlere yönelmesinin zamanı geldi, geçti…

Kalın sağlıcakla…