Söyleşi: Melek Barış

 Genel seçime artık kısa bir zaman kaldı ama Türkiye’de kısa zaman çok şey ifade eder. Siyaset için bırakın bir günü bir saat bile çok uzun bir zamandır. Hele de Türkiye’de. Bu meyanda söylenecek söz; asılında seçime daha çok, çok uzun zaman var.

Bu uzun seçim zamanını değerlendirmek ve seçimde bölgenin en güçlü partisi durumunda HDP birinci sıra adayı Ali Atalan’ın düşüncelerini almak için kısa ama içinde çok düşünce barındıran bir söyleşi gerçekleştirdik.

Atalan, Batman’da kendini hiç yabancı hissetmediğini, bu halkın çocuğu olduğunu söylüyor. Avrupa’da yıllarca siyaset yapmış ve ciddi deneyimleri var bunu Batman siyasetine katmak için de bir hayli heyecanlı görünüyor. Kısa süre önce, Avrupa seçim koordinasyonunda bulunduğunu belirterek, iyi bir hazırlık yapıldığını ve hedeflerinin Avrupa’dan 400 bin oy almak olduğunu kaydediyor.

HDP’nin baraj sorunuyla ilgili olarak, kuşkusuz bu konuda çok iyi mesafe kaydedildiğini belirterek ama çok da rahat bir noktada bulunmadıklarının altını çizerek: “Biz bu konuda kararlıyız. Bir defa baraj psikolojik olarak aşıldı ve bununla da önemli bir düzey yakalanmıştır. İllaki bir rakam vermek gerekirse seçime doğru yakalayacağımız havayla % 13-14'leri bulabilecek potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşık olarak 6-6,5 milyona tekabül ediyor ve bu bizim bulamayacağımız bir rakam değil.”
Çözüm süreci ve Kürt Sorunu ili ilgili olarak da, “Yüzyılların kronikleşen ve bölgesel bir boyut kazanan devasa bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye'deki Kürt sorunu çözülürse diğer parçalardaki mesele de çözülecektir.” şeklinde konuştu.

HDP Birinci sıra Milletvekili adayı Ali Atalan ile çok sürükleyici ve dikkatinizi çekeceğine inandığım hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Umarım zevkle okursunuz diyerek, sizi söyleşi ile baş başa bırakıyorum.


 


Avrupa’da yaşıyor ve Avrupa’da siyaset yapıyordunuz, sonra Türkiye’de siyaset yapmaya karar verdiniz ve HDP’yi seçtiniz. Peki, neden HDP?

Programatik, politik perspektifiyle ve pratik duruşuyla, sorunlara ilkesel yaklaşımı, onları çözme ve toplumu ilerletme kararlığıyla HDP, bütün toplumsal kesitlere güven veriyor, bağrına basıyor ve haklı olarak giderek güçleniyor. HDP; sömürüye, baskıya, inkâra ve her türden tekçi zihniyete karşı tutarlı tavrı bir devrimci harekettir. Eşitlikçidir ve özgürlükçüdür. Bunun yanında hakikatin ve adaletin yolcusudur. Laiklik adına baskı kuran ve zulüm eden jakobenci Kemalistlere karşı mütedeyyin insanları savunur ve korur. Gerici-bağnaz akımlara karşı kadını ve diğer inanç grupları, sömürüye karşı emeği, hırsızlığa karşı dürüstlüğü, ırkçılığa karşı kardeşliği ve insanlar arasında eşitlik prensibini savunan bir partidir HDP... Birçok alanda ilklere imza atmış ve buna devam eden bir siyasal felsefenin savunucusudur. Farklı grup, inanç, etnik ve ideolojik yapılardan gelen insanların oluşturduğu bir hareket olarak, kurguladığı ve kurmak istediği toplumsal düzenin siyasal tezahürü ve tek adresidir HDP…

Yani HDP kusursuz bir parti mi?

Fazla idealize etmemek kaydıyla bir insanlık hareketi olduğumuzu söyleyebiliriz. Gelişen bu politik süreç, yalnız Anadolu-Mezopotamya’yı değil, giderek Ortadoğu’yu kapsayacak demokratik konfederal sistemin yerleşmesinin zeminini de beraberinde getirecektir. Hatasız değiliz, ama hakikati bulma ve adaleti yerleştirme çabası içinde olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Değişimi ve gelişimi esas almaktayız. HDP mayası tutmuş, kitleselleşmiş ve giderek en etkin toplumsal ve siyasal muhalefet hareketi haline gelmiştir. Beni ikna ve motive eden, ülkeme ve halkıma hizmet etmeye sürükleyen ve buraya gelmeme de neden olan HDP’nin bu gerçekliğidir, bu inançtır.

HDP’nin Batman Milletvekili birinci sıra adayısınız, neyi hedefliyorsunuz? 

Çok zorlu ama bir o kadar da onurlu bir misyon yüklendiğimizin farkındayız. Bu mücadele büyük bedellerle bu noktaya gelmiş, bunun ağırlığını sırtımızda hissediyor ama sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz, edeceğiz. Batman'ı bir bütünün parçası olarak görmek gerekiyor. Bütün sağlıklı olmadan parçada gelişme olmaz, olması da mümkün değildir. Batman'ın göze çarpan en önemli sorunları işsizlik, gençliğin sorunları, uyuşturucu, sosyal ve kültürel alanda faaliyetlerdeki eksiklikler, çarpık kentleşme, çevre sorunu, İluh Deresi problemi vs. Biz hizmet, millet ve hakkaniyet hareketiyiz. Batman'ın bütün sorunlarını halkla birlikte halk için çözmeye çalışırız. Ne gerekiyorsa ve elimizden ne gelirse onu yaparız.

Sıraladığınız bu sorunların çözümü ile ilgili bir stratejiniz var mı, nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Burada bütün-parça ilişkisini doğru kurmak gerekiyor. Biz Batman'ın sorunlarını bütünden kopuk ele almıyoruz. Bir ülkede yönetim herkes ile kavgalıysa, iktidar partisi savaş retoriğini sürekli ifa ediyorsa orada çözüm perspektifiyle olguya yaklaşmak da zorlaşır. Lakin insan merkezli, ademi-merkeziyetçi bir bakışla bir yaklaşım sergilediğinizde sorunların niteliği ne olursa olsun peyder pey çözmeye başlarsınız. Tabii bizim burada en büyük stratejimiz barıştır. Çünkü istikrarlı bir ekonominin, toplumsal huzurun olmazsa olmaz önkoşulu barıştır. Savaşın olduğu bir ülkeye hiçbir yatırımcıyı çekemezsiniz. Ayrıca Batman'ın spesifik sorunlarını çözmek için de, gerek yasa teklifleri sunmak gerekse de yatırımcıları çekmek için bütün gücümüzle hizmet edeceğiz.

Medyada, “dörtte dört yapacağız” diye bir çıkışınız oldu. Bunun realitedeki yeri nedir?

Biz insanın genel ve halkımızın özellikle vicdani, mantıki ve bilinç düzeyinden hareketle böyle bir hedefi doğru gördük. Olması gereken ve hatta olması kuvvetle muhtemel bir hipotezdir. Ayrıca; Batman, malum zulüm sistemin bütün baskısını, acısını görmüş ve olası tehlikelerinin de farkında olan politik, yurtsever bir kenttir. Batman sosyolojisi gerçek anlamda analiz edilirse bunun realitedeki yeri de çok rahat bir şekilde görülecektir. Devrimci hareketin sürpriz dolu tarihi unutulmamalıdır. Yakın zamana kadar yapılan bütün anketlerde lehimize 3-1'lik bir sonuçtan bahsedilirdi lakin son gelişmeler ışığında, özellikle AKP'nin bu genel anlamdaki baş aşağı gidişinden sonra, bu hedefimize çok çok yakın olduğumuzu söyleyebilirim.






Avrupa’da HDPnin seçim çalışmaları nasıl yürüyor, orda ne kadar oy bekliyorsunuz?
Ülkesini terk etmek zorunda bırakılan milyonlarca insanımız, vatandaşlıktan çıkanlar veya çıkarılanlar dışında bu bir süredir çok sistematik ve örgütlü bir seçim çalışması yürütülmektedir. Kendim de Avrupa Seçim Koordinasyonundaydım. İyi bir hazırlık yapılmış ve çalışmalar hızla devam ediyor. Hedefimiz 400 bin oydur. Oradaki oy potansiyelimiz genel oy oranı üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Avrupa'daki kitlemiz hiç olmadığı kadar Türkiye gündemini yakından takip ediyor ve bir o kadar da bu sürece duyarlı ve sorumlu yaklaşıyor. Çünkü bu seçime özel bir anlam biçilmiş. Orada bulunan kitlemiz geçmişe göre çok daha fazla mobilize oluyor. Biz de bu anlamda bütün gücümüzle seferber olmuşuz. Zaten yapılan son anketlerde de ikinci büyük parti olduğumuz açığa çıkmıştır. Öyle zan ediyorum ki Avrupa'daki hedefimizi yakalayacağız ve bunun Türkiye siyasetine de olumlu bir etkisi olacaktır.

Türkiye siyasetine olumlu etkisini biraz açacak olursak?

Burada kast edilen ufak da olsa hem meclis aritmetiğine bir etkisi olacak hem de bundan sonra belirlenecek bütün stratejilerde Avrupa da hesaba katılacaktır. Ve bence bu şekilde bütün partiler de demokrasi çıtasını yükseltmek zorunda kalacaktır. 

Avrupa’daki vatandaşlarımızın sandığa gidip oy kullanması için somut bir çalışmanız oldu mu?

Seçmen listelerinin çıkarılması, kayıtları olmayanların kayıt ettirilmesi, konsolosluklara götürülüp oy kullanmaları için bütün olanakların hazır hale getirilmesi gibi birçok alt yapı hazırlama çalışmamız olmuştur. Şu anda Avrupa'daki en önemli çalışmamız budur. Orada bulunan bütün kurum ve kuruluşlarımız bunun için çalışıyorlar. Konsolosluklara toplu taşımadan tutalım HDP'nin pusuladaki yerine kadar çok yönlü ve sonuç alıcı bir çalışma yürütülmektedir...

7 Haziran Genel seçimlerinde HDP’nin bir baraj sorunu var mı, sizce HDP’nin oy oranı nedir?

Kuşkusuz bu konuda çok iyi bir mesafe kaydedildi. Fakat hâlâ çok rahat olmadığımız bir noktada bulunduğumuz gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Biz bu konuda kararlıyız. Bir defa baraj psikolojik olarak aşıldı ve bununla da önemli bir düzey yakalanmıştır. İllaki bir rakam vermek gerekirse seçime doğru yakalayacağımız havayla % 13-14'leri bulabilecek potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşık olarak 6-6,5 milyona tekabül ediyor ve bu bizim bulamayacağımız bir rakam değil.

Ezidiler, 25 yıl önce büyük ölçüde yurtdışına göç etti ve bugün de geri dönüyorlar. Bu dönüşü ve Ezidi yurttaşlara yönelik bu kabullenişi neye bağlıyorsunuz?

Tabi burada büyük bir baskının yaşandığı, birçok toplumsal kesitin ötekileştirildiği bir gerçeklik var. Bu konuda çok büyük acılar yaşandı. Çok büyük kırımlar maalesef ki gerçekleşti. Ama artık dünya çok büyük bir değişimin içindedir. Her şeyden önce burada tarihsel akışa ve çağ gerçekliğine bakmak gerekiyor. Çağın karakteristik gidişatı daha çok hak ve özgürlükler, azınlıkların, farklı kimliklerin kendini ifade edebileceği çoğulcu bir yapı üzerine kuruludur. Bunu belirtirken de elbette bu değişim kendiliğinden gerçekleşmedi. Özellikle Türkiye bu noktaya kolay gelmedi; Bu konuda Kürt Özgürlük Hareketi'nin hakkını vermeden, burada bunun bedelini canıyla ödeyen kahramanları anmadan geçmek her şeyden önce objektif tarihe çok büyük bir haksızlık olur. Bu Devrimci Hareket salt devleti-sistemi değiştirmekle kalmadı, hakeza bu coğrafyada toplumsal sosyolojiyi de doğrudan demokrasinin çok iyi bir örneğini ortaya koyarak değiştirdi. Ve biz de bu dönüşü buna borçluyuz. 

Peki, Ezidi yurttaşlar, Kürt hareketinin kendilerine verdiği değerin farkındalar mı, buna cevap olabiliyorlar mı?

HDP'nin hiçbir azınlığa özel bir yaklaşımı yoktur. Bütün kimliklere eşit mesafededir. Devrimci karakteri itibariyle ezilenin yanında olma gibi "pozitif ayrımcılık" diye tabir edilen bir durum söz konusudur. Kanımca Ezidi inancına mensup yurttaşlar da doğal olarak bu özgürlükçü yaklaşımı görerek her geçen gün biraz daha kendilerini buraya ait his ediyorlar.






Batman’da yerel tanınmışlığınız nedir, seçim çalışmaları yaptığınız bu kentin sokaklarında mahallelerinde vatandaşın size ilgisini nasıl görüyorsunuz?

Kendimi Batman'da hiçbir zaman bir yabancı gibi his etmedim. Zira ben bu halkın bir çocuğuyum. Bu halkın hizmetinde yılarca çalışmış ve bu halkın kurtuluşu için halen mücadele etme kararlılığı ve azmindeyim. Yurtdışında kaldığım süre içinde de dönem dönem Batman'a gelip görme durumum oldu. Adaylığım vesilesiyle de geldiğim Batman'da çok sıcak karşılandım. Batman merkezde neredeyse her Mahalleyi ziyaret ettim. İlçelerden tutalım köylere kadar, her alanda çok sıcak karşılandım. Bu da bana moral veriyor. Entegrasyon süreci tamamlanmış, artık ortak çalışma ve mücadele süreci başlamıştır. Kuşkusuz bu yoğun ilgi bizim sorumluluklarımızı da arttırıyor.

Kürt sorununu dünden bugüne kadar olan ivmesini çözüm süreciyle birlikte nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüzyılların kronikleşen ve bölgesel bir boyut kazanan devasa bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye'deki Kürt sorunu çözülürse diğer parçalardaki mesele de çözülecektir. Ancak mevcut iktidarın soruna yaklaşımında büyük bir problem var. Adil, demokratik ve kalıcı bir çözüm bulma iradesinden son derece uzaktır.

Peki, HDP üzerine düşeni yapıyor mu?

Ortaya çıkardığımız seçenekle HDP yol açıcı, sorun çözücü, geliştirici bir karakter taşımaktadır. Çatışmasızlık çok önemli ve sevindiricidir. İnsanlarımızın cenazelerinin artık gelmemesi belirli bir rahatlama ortaya çıkarmış, bunu önemsemek lazım. Çok açık ve net söylüyorum. Partimiz için barış, özgürlük ve demokrasiden daha üstün ve daha değerli bir şey olamaz. Partimiz müzakerelerin önünü açmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor, hakeza Öcalan da öyle. Partimiz barış sevdasından yollara-dağlara vurdu kendini, demokrat ilerici aydınları sürece katmak için çalmadık kapı bırakmadı, izleme heyetinin oluşturulması gereğini ısrarla vurgulamaya devam ediyor ve zaten bu sürecin sağlıklı bir şekilde nihayete ermesi için bu mekanizmalar mutlaka olmak durumundadır. Partimiz bu konuda hiçbir siyasal çıkar gözetmeksizin üzerine düşeni yapmaya devam edecektir...

Ali Atalan’ı bizlere tanıtmak isterseniz eğer, sizin dilinizden Ali Atalan kimdir, iş tecrübeleri nelerdir?

Evet, en zor soruya geldik. Bir insan için en zor şey kendisini anlatmasıdır herhalde. Ne olduğumdan çok ne olmak istediğim ve ne olmaya çalıştığımı özetle anlatayım. Özgürlükçü, demokratik ve ekolojik sosyalizmde ısrarın insanlıkta ısrar olduğuna inanıyorum. Kapitalizmin insanlık için bir ilet olduğunu, dolayısıyla siyasetimizin tutarlı bir antikapitalist duruşa sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Bundan hareketle mazlum, hep mazlumun yanında olan, nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa orada olmaya çalışan bir devrimci, bir insan hakları aktivistidir; Amerika'da Kızılderili bir Müslümandır, Meksika'da bir Zapatadır, Avustralya'da bir Aborjindir, Mısır'da Hıristiyandır, Avrupa'da mültecidir, Almanya'da bir camii bekçisidir ve Türkiye'de Ezididir, Alevidir, Kürttür, Lazdır, Çerkezdir, Arnavuttur, Ermenidir, Suryanidir, Boşnaktır, Abazadır, Solcudur, Emekçi bir Türktür...