** Yaklaşık 6 ay önce Gaziantep  Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ndeki mecburi hizmet görevini tamamlayarak, Batman Medicalpark Hastanesi’nde Neonatoloji uzmanı olarak göreve başlayan Yusuf Kale: “37. Gebelik  haftasını tamamlayamadan doğan bebekler, prematüre sınıfında yer alıyor. Bu bebeklerde yaşam oranları her geçen gün artıyor” diyor.

Röportaj: Barış Arslan

‘ÖZEL’ BEBEKLERİN YAŞAM SÜRECİ
Erken doğum oranı dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de artış gösteriyor. Anne karnında 37. haftayı tamamlamadan doğan prematüre bebeklerin oranı ise ülkemizde yılda 150 bin civarında.

Son yıllarda Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinin kurulması, teknik donanımın sağlanması, yeterli sayıda ve eğitimli ekip oluşturulması, sürfaktan ve destek tedavilerinin devreye girmesi sonucu riskli yeni doğanların özellikle prematürelerin yaşatılma oranları artıyor.

‘Özel’ bebekler olarak da adlandırılan prematüre bebeklerle ilgili merak edilenleri Medicalpark Batman Hastanesi Neonatoloji (Yenidoğan) uzmanı Yusuf Kale’ye sorduk.

Yaklaşık 6 ay önce Özel Batman Medicalpark Hastanesi’nde göreve başlayan Neonatoloji uzmanı Kale, Gaziantep  Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin ardından Batman’da göreve başlamış. Teşhis ve müdahaleleriyle kısa sürede onlarca bebeğe ‘hayati’ dokunuşlarda bulunan Kale, ailelerin de gönlünde taht kurmuş.

Alanındaki başarısı kadar mütevazi kişiliğiyle de takdir toplayan Yusuf Kale ile röportajımızı siz değerli okurlarımıza sunuyoruz.

-Batman’ın ikinci Neontoloji uzmanı konumundasınız. Ne zaman göreve başladınız?
Yaklaşık 6 aydır Batman’dayım. Daha önce Gaziantep  Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapıyordum. İki yıl mecburi hizmetimi orada yaptım. Daha sonra Batman Medicalpark Hastanesinde göreve başladım.

-  Prematüre bebek oranları ne düzeyde? Yaşamsal verileri paylaşır mısınız?
Tüm gebeliklerin yaklaşık %10’unu 2500 gr ve altında doğan düşük doğum ağırlıklı bebekler oluşturuyor. Düşük doğum ağırlıklı yeni doğanlar ise % 70-75’i prematüre doğumlardır. Erken doğum oranları Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de artış göstermekte. Anne karnında 37. Gebelik  haftasını tamamlayamadan doğan prematüre bebeklerin oranı ise ülkemizde yaklaşık olarak yılda 150 bin civarında. Geçmişe oranla günümüzde teknolojik ve ekipman ihtiyaçlarının düzenlenmesine ek olarak doğru tanı ve tedavi uygulamaları ile prematüre bebeklerin yaşam oranları artmaktadır.

-Bu tür doğumları tetikleyen nedenler neler?
Prematüre bebek doğumlarının birçok nedeni var. En sık karşılaştığımız nedenler arasında bebekte anomali olması,  annede kontrolsüz yüksek tansiyon veya şeker hastalığı olması, çoğul gebelikler, annede idrar yolu enfeksiyonu varlığı, anne adayının çok küçük ya da ileri yaşta olması, düşük sosyoekonomik koşullar, annenin yetersiz beslenmesi, ciddi kansızlığı, sigara ve alkol kullanımı gibi bazı önlenebilir nedenler doğum eylemini erken başlatmada etkili olabilir.

- Erken doğum risklerinde nelere dikkat edilmeli?
Yukarıda saydığımız nedenlerden tedavi edilebilir olanların erken ve uygun bir şekilde önlenmesi veya tedavi edilmesi erken doğum oranını azaltabilir. Bunu nasıl yapabiliriz?  Annede enfeksiyon varlığında kadın doğum doktoru kontrolünde tedavi edilmesi, yine annede yüksek tansiyon ve şeker hastalığının kontrol altına alınması, çok erken yada geç yaşta gebeliklerin önlenmesi gibi uygulamalarla erken doğumların önüne geçilebilmektedir.

-Prematüre bebeklere ne tür tedaviler uygulanıyor?
Prematüre bebeklere uyguladığımız tedaviler arasında; Vücut ısısının korunması, solunum desteğinin sağlanması, enfeksiyon kontrolünün sağlanması, anne sütü ile erken dönemde ve uygun miktarlarda beslenme, prematüre bebeklerde gözlenebilecek birçok olumsuz durumların hızla saptanıp uygun şekilde tedavi edilmesi, belli zamanlarda kafa içi ve karın içi anormalliklerin tanınması için ultrason yapılması,  prematüre retinopatisi denilen ve körlüğe bile neden olabilecek hastalığın tanınması için göz muayenesi yapılması gibi  bakım ve tedaviler yapılmaktadır.

Yenidoğan yoğun bakım ünitemizde yatan tüm bebeklerde gerekli olduğu durumlarda kan tetkikleri yapılmaktadır. Kliniğimizde özellikle enfeksiyon kontrolü sağlamak için bebeklerimize yalnızca gerekli  olduğu durumlarda girişim yapılıyor.

Erken doğan bebeklerin doğum haftası azaldıkça solunum cihazına bağlanma oranları artıyor. Bu bebeklerin büyük çoğunluğunda beslenme sorunları yaşandığı için genellikle yeterli miktarda beslenememekteler. Bu bebekleri ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olan özel olarak hazırlanmış sıvılar ile damardan besliyoruz,  damardan beslenmeye ek olarak bu bebekler erken dönemde anne sütü ile az miktarda ve mideye hortum takılarak beslenmekteler. Erken doğan bebeklerimizi beslenmeye engel teşkil edecek bir durum yok ise az miktarda anne sütü ile beslemeye başlıyoruz. Beslenmeyi bebeğimizin günlük olarak kilosuna ve idrar çıkış miktarına göre yavaş yavaş artırıyoruz. Anne sütü ile beslenme belli bir düzeye ulaştığında anne sütü güçlendirici mama takviyesi yapıyoruz.

-Kuvözde kalan bebeklerin taburcu edilme süreci nasıl işliyor?
Erken doğan bebeklerimizi kuvöz dışında normal vücut ısısını koruyabiliyorsa, emme refleksi tam olarak gelişmiş ise, oksijen ihtiyacı kalmadığında, vücut ağırlığı 1800-2000 grama ulaştığında, anne ile bebek arasındaki uyumun tam olarak sağlanması durumunda ve taburculuğa engel bir durum yok ise taburculuk sonrası yapmaları gerekenleri aile bireyleri  ile ayrıntılı olarak konuşarak ve aileye çıkış formu verilerek taburcu ediyoruz.

-Burada uyguladığınız tedavi süreci ile Batı illerindeki ileri düzeydeki sağlık kuruluşlarındaki tedavi süreci aynı mı?
Kendi hastanemizdeki şartlar ile batıdaki hastanelerdeki tüm tıbbi cihazlar ve koşullar aynı düzeyde. Hastanemizde 41 kuvöz bulunuyor. Yenidoğan yoğun bakım ünitemiz tam teşekküllü olarak hizmet vermektedir.

-Halk arasında ‘7 aylık bebek yaşar, 8 aylık bebek yaşamaz’ diye bir şehir efsanesi var. Bu söylem doğru mu?

Bu söylemin bilimsel bir dayanağı yok. Hep söylüyoruz; Bebek anne karnında ne kadar çok kalırsa yaşam oranı o kadar artar. Bebeklerin doğum haftaları azaldıkça karşılaşabilecekleri olumsuz durumlar maalesef artıyor.

-Özellikle Avrupa ülkelerinde uygulanan ‘Kanguru bakımı’ hakkında bilgiler paylaşır mısınız?
Kanguru bakımı olarak da nitelendirilen ten-tene temasın; özellikle erken doğan bebeklerde anne bebek ilişkisinin kurulmasına ve bebeğin gelişimine çok faydalı olmaktadır. Kanguru bakımı sakin bir ortamda annenin göğsüne çocuğun yatırılmasıyla bebek anne tensel temasının sağlanmasıdır. Ciddi hastalığı olan ya da özel tedavi gerektiren yeni doğanların kanguru bakımı almadan önce iyileşmesi beklenmektedir.

-Zorlu bir sürecin ardından kuvözden çıkan bebekleri ailelere veriyorsunuz. Peki, bebeğin sonraki yaşamı nasıl ilerliyor? Aileler neler yapmalı?

Prematüre bebeklerimizin taburculuktan sonra yapılması gereken kontrolleri oluyor, bunları taburculuk öncesi ayrıntılı olarak ailelerimize anlatıyoruz ve çıkış kağıdı veriyoruz. Özellikle 29 haftanın altında doğan bebeklerde taburculuk sonrası aile bireylerine grip mevsiminde isek grip aşısı öneriyoruz. Bebeklerimize de RSV dediğimiz erken doğan bebeklerde ağır zatürre yapabilen bir virüse karşı aşı yapılmasını ve kalabalık ortamlarda tutulmamasını öneriyoruz. Ailelerimize yönlendirmelerimiz doğrultusunda bebeklerimizin kontrollerini düzenli olarak yaptırmalarının önemini vurguluyoruz.

Prematüre bebeklerin yaşayacağı ortam ısısının 24-26 derece olması uygundur. Kalabalık ve sigara içilen ortamda bulundurulmamalı. Prematüreler enfeksiyonlara yatkın oldukları için grip olan kişilerden uzak tutulmalı. Eğer anne hasta ise mutlaka koruyucu bir maske kullanmalıdır. Uyudukları yatağın sert olması idealdir. Bu sayede bebeğin yatağın içine gömülmesi engellenir. Çünkü yumuşak yatakta yatan bebek gömülebilir ve solunum sıkıntısı yaşayabilir. Ayrıca yatağın baştan aşağıya doğru biraz eğimli olması da kusmasını engeller. Haftada 2-3 kez banyo yaptırılması uygun olur.

-Nasıl bir beslenme öneriyorsunuz?
Erken doğan bebeklerimizi ilk tercih olarak anne sütü ile besliyoruz. Bebek büyüdükçe ve beslenme miktarı arttıkça anne sütü alıyorsa bu bebeklere anne sütü güçlendirici mama desteğinde bulunuyoruz. Bu da bebeğin beyin gelişimini ve kilo alımını olumlu yönde etkiliyor. Anne sütü güçlendirici mamanın eğer anne sütü yeterli ise bebek 3-3.5 kiloya ulaşıncaya kadar devam edilmesini tavsiye ediyoruz. Eğer anne sütü yeterli değil ise, bebek 3-3.5 kilo oluncaya kadar erken doğan bebek maması kullanılmasını öneriyoruz.  Sonrasında 1 numaralı bebek mamasına geçilmesini,  anne sütü yeterli ise 3-3.5 kilogramdan sonra anne sütü ile devam edilmesini öneriyoruz.

Editör: TE Bilişim