** Hayatın her alanında olmalarına rağmen toplumda arzu edilen yeri alamayan başarılı kadınların öyküsünü sizlere aktaracağız. ‘Topluma yön veren kadınlar’ röportaj serimizin ilkinde avukatlığın yanı sıra KADEM İl Temsilciliği görevini yapan Adile Gürbüz’ü konuk ettik.

TOPLUMA YÖN VEREN KADINLAR-1

Röportaj: Bahar Çakar

Toplumda kadınların konumu hep tartışılır. En kutsal varlıklarımız olan ve ‘anne’ vasfına sahip kadınlar, artık topluma ve iş dünyasına yön veriyor. Sivil toplum kuruluşlarında da kıymetli çalışmalar icra eden kadınların başarı öyküsünü sizlere aktaracağız. Geçtiğimiz günlerde Batman kamuoyunun yakından tanıdığı avukat Adile Gürbüz’le bir araya geldik. Meslekteki başarısının yanı sıra siyaset ve STK temsilciliğinde de adından söz ettiren Gürbüz’e birçok konuda sorular yönelttik. Keyifli ve samimi geçen röportajlarımızı sizlere sunuyoruz.

-Kendinizi tanıtır mısınız?
1984 Yozgat doğumluyum. Baba tarafından Malatyalıyım. 1997’de Batman’a ailemle taşındık. Ortaokul, liseyi Batman’da, üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudum. 2006’da Mezun olduktan sonra evlenerek Batman’a kesin dönüş yaptım. Eşim Metin Kozluklu ve lokanta işletiyor. Bir kız çocuğu annesiyim. 10 yıldır kendi ofisimde serbest avukatlık yapıyorum.

-O dönemler Batman’ı nasıl buldunuz?
Batman’a ilk geldiğimde 14 yaşındaydım. O yüzden Batman ile ilgili pek bir şey bilmiyordum. İlk geldiğimizde konakladığımız yerde, masaya servis yapan garson, ‘Şafiyim bana eliniz değmesin’ demiş ve şafi olmanın ne demek olduğunu bilmediğimden kendisine bilmeden hakaret ettiğimi düşünerek özürler dilemiştim. Tebessümle hatırladığım bir diğer anım sınıf arkadaşlarımın birbirine aşiretleriyle hava atmasıdır, o arkadaşlarım hala birbirine hava atıyor o ayrı. Göçmen ağırlıklı Karadeniz’den Batman’a taşındığımız benim için yeni olan Kürt, Arap kimliklerini tanımak ufkumu açıyordu. Bir de sokakların çok sakin olduğunu hatırlıyorum, şimdiki kadar kalabalıklar yoktu. Okul Ve ev arasında geçen öğrencilik günlerimde Batman’da mutlu bir çocukluk geçirdiğimi hatırlıyorum. Dört yıl okuduğum Batman Anadolu Lisesi ise gönlümde ayrı yer tutar. Birbiriyle tatlı sert rekabet halinde olan bir okul ortamımız vardı. Dönem mezunlarımızın nerdeyse tamamı istediği üniversiteyi kazanmıştı. Şimdi o arkadaşlarımla Batman’ın ya bir eczanesinde ya bir okulunda ya bir bankasında karşılaşınca anılara dalıyoruz.

-Geldiğiniz ilk gün ile şimdiki Batman arasında nasıl bir fark var?
İlk gelişimden bu yana 21 yıl geçmiş. Sadece inşaat anlamında söylemiyorum, nüfusun artmasıyla birlikte, üniversitenin kurulmasıyla çocukluğumuzun Batman’ı hayli değişti. Bunun iyi yanları da var, kötü yanları da var fakat bir kız çocuğunu yetiştirecek kadar iyi yanlarının fazla olduğunu düşünüyorum. Manevi anlamda insanlar daha hoşgörülü, yardımlaşmanın azalmadığı arttığı bir şehir var, maddi anlamda da çeşitlilik ve imkanlar fazlalaştı. Batman hem bir yandan memur şehri, diğer yandan bölgeden göç alan bir şehir. Aynı zamanda kendi köylerinden merkeze insanların akın ettiği bir şehir. Bu karışık ortamda İnsanların birbirine olan sevgisi ve saygısının bir nebze daha arttığını söyleyebilirim.

-Yakın zamanda siyaset geçmişiniz oldu. Bu süreci anlatır mısınız?
Avukatlığa başladıktan kısa bir süre sonra 2008’de Batman’da Baro’nun Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonluğuna girdim. Bu komisyonlarda faaliyet gösterirken kadın haklarında daha etkin olduğumu fark ettim. Kadın Hakları Komisyonunda birbirinden değerli arkadaşlarla çalışırken, ihtiyaç sahibi kadınlara avukatlık yaptık. Batman’daki mahkemelerin ve emniyetin konuyu nasıl ele aldıklarına odaklandık ve çözüm üretmeye çalıştık. Yaklaşık 3-4 sene aktif kadın hakları ile ilgili komisyonlarda çalıştım. Bunları yaparken işin sadece ‘hak savunuculuğuyla’ ilgili olmayacağını gördüm. Siyasette de yer almaya karar verdim. 2010 senesinde AK Parti Kadın Kollarına üye olarak siyasete başladım. Bu üyelikten kısa bir süre sonra 2011 seçimlerinde SKM’de çalıştım. Orada hukukçu olarak yer aldım. Seçim işlerinde görev aldım. Oradan aldığım tecrübe beni İl Yönetim Kurulu üyeliğine taşıdı. O dönemin İl Başkanı’nın teveccühlüyle İl Yönetim Kurulu’nda il başkan yardımcısı olarak seçim işlerinden sorumlu oldum. Uzun bir süre de Tanıtım ve Medya Başkanlığı yaptım. Farklı farklı alanlarda çalışsam da her işte mutlaka avukat kimliğim ön plandaydı. Hukukçu olarak daha objektif bakıyorsunuz. Siyaset maceramda pek çok seçim atlattım. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde AK Parti dördüncü sıra milletvekili adayı oldum. Seçimlerde bir birinden kıymetli insanlar tanıdım. Hem kendi inandığım hayat görüşüne uygun yaşamı savunan kendi dava arkadaşlarımla hem de muhalefetten dahi olsa saygılı olan ve kendi fikrini savunan insanlar ile tanıştım. Siyaset hoşgörüyü öğreten bir şey. Eğer emek verirseniz aldığınız güler yüz ve dualar ile size birçok şey katar. Siyasetin maddi getirisi pek yok. Ama manevi getirisi gerçekten paha biçilemez. Sason köylerinde mantı açarken Türkiye’nin Suriye’den gelen sığınmacılara kucak açan politikalarını takip eden, kaldığı öğrenci yurdunda para toplayıp Batman köylerine yardım götüren, dönemin Cumhurbaşkanının eşi başörtüyle ilk defa Köşk’e çıkacağı için Mevlüt okutan, yaşadığı mahallede komşularının ihtiyaçları için didinen, gençler doğru yoldan ayrılmasın diye derneklerde fedakarlıkla çalışan kadınlar tanıdım. Ve onlarla tanıştıkça Batman’da kadınların kardeşlik, barış için aslında vazgeçilmez bir harç olduğunu anladım.

-Avukatlık mı daha zor, siyaset mi?
Siyaset, avukatlıktan çok daha zor. Hukukta, avukatlıkta cinsiyet ayrımı fazla değil. ‘Avukat bey’ derler. ‘Avukat hanım’ derler. Bu anlamda gurur duyabiliriz, illaki önce avukat gelir. Ama siyasette kadınlık ve erkeklik çok daha ön planda. İnsanlar cinsiyete göre bir tavır takınabiliyorlar size. Siyasetin saati de mesaisi de yoktur. Hem kadın olarak kendinizden kaynaklı bir zorluğu var, hem de toplumda cinsiyet rolü üzerine baktığımızda size yüklenen bazı zorluklar var. O yüzden siyaset, avukatlıktan daha zor.

-Meslekte unutamadığınız bir anınız var mı?
Kadın komisyonunda çalışırken avukat arkadaşlarla, velayet hakkı elinde olup çocuğu kaçırılmış bir annenin çocuğuna kavuşmasını sağlamıştık. O dönem arkadaşlarımla çok tehlikeli bir süreç geçirmiştik, kendi araçlarımızla çocuğu bulmak için seferber olmuştuk. Anneyle çocuğu kavuşturmuştuk. Komisyonda, intihar süsü verilmiş bir kadın cinayetine tanık olduk. Tüm çalışmalarımıza rağmen dosya olumsuz sonuçlanmış olsa da biz hala o olayın intihar olmadığına inanıyoruz. Bazen çok çalıştığımız ama olumsuz sonuçlanan dosyalarımız oldu.

-Kadınlara yönelik şiddet veya istismar haberlerini duyduğunuz anda bir kadın olarak neler hissediyorsunuz?
İlk zamanlar tecavüz, istismar, öldürme haberlerini duyduğumuz zamanlarda aşırı tepki verebiliyorduk. Hukuk okurken objektif olmak vurgulanır ama kitaplardan farklı gerçek vakalar görünce daha sıcakkanlı oluyorduk. Hemen bir şey yapma çabasına giriyorduk. Fakat hem meslek hem de hayati tecrübeler arttıktan sonra her iddianın iki taraflı olduğunu, üniversite hocalarımızın haklı olduğunu daha iyi anladık. Gazetelerde gördüğümüz haberler de tabi ki derinden bir şok yaşıyoruz. Ama derin bir nefes alıp adli dosyasına bir bakalım, delilleri tarafları dinleyelim deyip sakinleşiyoruz. Tabi Batman gibi nüfusu fazla, genç, göç ağırlık bir şehirde her tür trajik olayla karşılaşınca duygusal anlamada biraz daha güçleniyorsunuz. Gerekli araştırmaları yaptıktan sonra, olayın gerçekten yaşandığını düşünürsem zaten ister istemez insani anlamda bunu bir süre atlatamıyorum. Kendi işlerimde asık suratlı, ağlamaya meyilli bir ruh haliyle dolaştığım oluyor. Kendi müvekkillimle dosyasını incelerken, birkaç saat önce travmatik bir vakayla ilgilenmiş olabiliyorum.

-İstismar ve şiddet olaylarında mağdur kadar suçlu da bir tedavi sürecinden geçirilmeli mi?
Şiddet ve istismar olaylarında hem mağdurun kendisine hem de suçluyu bilinçlendirme gerekir. Aile içi şiddet kapsamında mutlaka erkeklerin de eğitim alması gerekiyor. Sorunu engellemek istiyorsak bir mağdur olmadan önce nelere dikkat etmemiz gerektiğini ikincisi mağduriyet yaşandıktan sonra ne yapılması gerektiğini öğretmemiz gerekir. Bu kapsamda bugüne kadar kadın yasal haklar eğitimi verdik birçok dernek, kurum ve okulda, hem kadının yasal haklarını hem de aile hukukunu anlatıyoruz. Bunun içerisinde Baro’nun ücretsiz avukat hizmetini, Devletin ücretsiz CMK ve mahkeme masraflarının karşılandığı adli müzaheret sistemini de anlatıyoruz ki insanlar hakka ulaşmanın kolay olduğunu bilsinler. Bununla ilgili geçmişte Baro ile sokaklarda, otobüslerde broşürler dağıtmıştık. Hedef kitlemiz de herkes vardı. Liselerde eğitimler vermiştik. Hala KADEM’de bu tür devam ediyoruz.

- Şiddet ve istismar olaylarında mevcut kanunlar yeterli mi?
Kanunların şiddetle mücadele anlamında yeterli olduğunu düşünüyorum. Ama uygulayacak kanun insanlarının yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığını zaman zaman görüyoruz. Şiddet mağduru kişiler o süreç içerisinde yalnız kalabiliyor. Karakoldan geri çevrilebiliyor. Aileler araya giriyor, sorun çözülmese de üstü örtülüyor. Şiddet mağdurları bazen adliye sürecinin uzamasından bazen yalnız kaldıklarından davalarından vazgeçebiliyorlar. Şiddetle mücadele topyekun seferberlik, beraberlik isteyen bir mesele. Örneğin cinayeti ele alalım; cezası müebbet, ağrılaştırılmış müebbet. Buna rağmen en yaygın suçlardan biri. Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet de böyle değerlendirilebilir. Sadece yasa ceza versin demekle çözüm olmuyor. Bir şiddet veya aile ortamında bir anlaşmazlık olursa önce kadına gidilir. Kadından fedakar olması, çocukları için sabretmesi, bunun geçeceği telkin edilir. Ama kimse babaya-kocaya-oğula gidip de ‘dövme, aldatma, maddi sorumluluğunu savsaklama’ bunları söylemez. Onlara tepki göstermez, sosyal dışlama yapılmaz. Bunları yapan varsa da çok azdır. Olumsuzluklar devam ederse de kadın, araya giren kişiler tarafından yalnız bırakılır. Bunu bazen kadının ailesi, bazen erkeğin ailesi bazen de komşusu yapar. Bunu kırmamız lazım. Mutlu bir aile, mutlu bireylerden oluşur. Kadınların yalnız olmadığını öncelikle biz kadınlar hissettirmeliyiz. Sonra bu bir su dalgası gibi yayılarak herkesi içine almalı.

-Kadınlar toplumda hak ettikleri değeri görüyor mu?
Kadınlar toplumda, bir bütün olarak olması gerektiği yerde değil. Kadın ve erkekten önce insan olarak hiçbirimiz istediğimiz yaşam kalitesine sahip değiliz. Zira istekler, ihtiyaçlar tüketim kültürüyle sürekli değişiyor. Yaşam mücadelesini hepimiz, her gün veriyoruz. Ama özele indiğimizde kadınlar, kanunlardaki, İslam’daki haklarının hepsini kullanabiliyor mu? Ne yazık ki hayır. Verdikleri emek kadar toplumda, ailede var olamıyorlar. İstisnalardan söz etmiyoruz, tabi ki ben genelden söz ediyorum. Batman’da ticarette, eğitimde, sivil toplum çalışmalarında, kanaat önderi olarak güçlü ve başarılı kadınlarımız var. Ve inşallah sizden, gazetenizden bu kadınların öykülerini okumayı çok istiyorum. Bu kadınların hak ettikleri kadar görülür olduğunu ya da takdir edildiğini veya yönetim süreçlerinde karar aldığını düşünmüyorum.

-Şuan KADEM il temsilcisisiniz. Derneğinizden de biraz söz eder misiniz?
KADEM Genel Merkezi, 2013’te İstanbul’ da kuruldu. Temsilcilik bazında çalışmalar yürütüyor. Biz de Batman temsilciliğini 2016 yılının Haziran ayında açtık. Henüz Batman’da yeniyiz, 1.5 yıllık süreçte hem yürütme kurulumuzla hem de üyelerimizle kendimizi eğitmeye ve birbirimizle tanışmaya yoğunlaştık. Bir STK’da çalışıyorsanız aile olmayı öğrenmeniz gerekiyor. Tamamen gönüllülük ve fedakarlık üzerine kurulu bir çalışma ortamı burası. O sıcaklığı yakaladıktan sonra şimdi çalışmalarımızı ve faaliyetlerimizi arttırmaya başladık. Üyelerimize KOSGEB Girişimcilik sertifikası, ilk yardım, diksiyon, hitabet ve hijyen gibi pek çok eğitimler verdik. Bir başka kadın dernek başkanını İstanbul’da Batman’ı temsilen Cumhurbaşkanımız ve uluslararası misafirlerle buluşturduk. Bir yardım kuruluşu olmasak da ihtiyacı olan insanlara duyarsız kalmayıp kışlık giysi yardımında bulunduk. Derneğimizde psikologlar, sosyologlar, harita mühendisleri, tacirler, hukukçular ve ev hanımları gibi kişiler var. Yine kadın meselelerinde duyarlılığı olan erkek üyelerimiz var. 2018 Yılında da planlarımız var. Rutin olarak devam ettiğimiz Kadın Yasal Hakları, İslam da Öncü Kadınlar seminerlerimiz olacak. Bunları ilçelerde yaygınlaştıracağız. Bunun dışında istismar eğitici eğitimi ile ilgili bir dizi çalışma planlıyoruz. Ama bununla ilgili gerçekten profesyonel destek almamız gerekiyor. Hukukçu, tıpçı ve alanında uzman gazetecilerden konuşmacılar buluyoruz. İstismar çok canımızı yakan bir konu. Bunun için çok dikkatli bir şekilde hedef kitleyi belirleyerek çalışmamız gereken bir alan, bunun bilinci ile hazırlığımız devam ediyor.

- KADEM olarak 2018’de hedefleriniz neler?
KADEM olarak 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi ‘boşanma’ başlığında zirve düzenlenecek. Batman’dan da başvuranlarla katılım sağlayıp kendi şehrimizi anlatacağız. İstanbul’da her sene yapılan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir kongre. Yine Derneğimizin bir üniversite kız öğrenci yurdu projesi var. Geçen sene açacaktık ama binanın uygun olmamasından dolayı ertelemek zorunda kaldık. Kısmetse 2019’da tamamlanır. Dernekte gençlik komisyonumuz bünyesinde gençlerin çalışmalarına destek veriyoruz. Batman’ın bugünü ve geleceği genç nüfusla inşa edilecek.

-Batman’da kadınlar için gördüğünüz eksiklikler neler?
Batman Valiliği, Batman Belediyesi, dernekler eliyle kadın ve gençlerle ilgili güzel projeler yapıyor ama eksik hala büyük. Kadınların birbiriyle vakit geçirebileceği bir kamu alanı yok. Birbirimizle eğlenebileceğimiz sosyal alanımız yok. Ev ve birkaç dernek dışında buluşma yerimiz yok. Erkekler kahvelerde, işyerlerinde rahatlıkla sosyalleşirken, biz sadece para ödeyerek gittiğimiz kafelerde bu ihtiyacı gideriyoruz Ya da evlerde görüşüyoruz. Sosyal ve kültürel alanda daha fazla alana ihtiyacımız var. Bu her mahallede kurulacak ADEM’ler, ÇATOM’lar, kadın ve gençlik merkezleriyle, kent parklarıyla olabilir. Bu konuda destek istiyoruz. Bir diğer nokta kadınların sokakta güvenliğiyle ilgili eksiklikler var. Batman’ın kadın dostu şehirlerden olmasını diliyorum. Uyuşturucu ile ilgili mücadeleye biraz daha ağırlık verilmeli. Hem annelerimiz üzülüyor hem de sokakta çocuklarımız zarar görüyor.

-Son olarak neler söylemek istersiniz?
Şiddet ile mücadele konularında tüm kurumların ve özelde şahısların duyarlı olmasını istiyoruz. Toplumsal bir baskı kurulması gerekiyor. Örneğin Batman’da bilinen bir işadamı kendi şirketi bünyesinde çalışan kişilerin ikinci bir evlilik yaptığını duyduğu anda, şirket ile bağlantısını kesiyormuş. Aile birliği için bu ne güzel bir kıymet vermedir. Batman’ın kadın ve erkek arasında cinsiyet adaletini sağlamış, gencine de yaşlısına da değer veren, herkesin hayata katıldığı, hizmetlerden yararlandığı bir yer olmasını diliyorum. Batman için kadınların da etkili yer alabildiği bir lobi ekibi kurulmasını tüm Batmanlılardan istirham ederek, bu keyifli röportaj için size ve gazetenize teşekkür ediyorum.

Editör: TE Bilişim