* Tire Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven'le gerçekleştirdiğimiz bu röportajda Batman'daki yıllarını, Kaymakamlık sürecini, Batman'a dair genel sorunları ve Türkiye'yi konuştuk. Tebessümle her sözüne giriş yapan Tanrıseven, hayatının merkezine insanı koyup bütün umutlarını da insana bağlamış durumda. Türkiye'nin batısı ve doğusunda görev yapmış olan Tanrıseven'in ülke insanına güveni tam. Ayrıca hem Türkiye'deki hem de yurtdışındaki tecrübelerine dayanarak Türkiye'nin bu yüzyılda çok daha iyi konuma geleceğini belirtiyor.

-Daha önceki bir röportajınızda çocukluğunuzun kısa bir bölümünü şöyle aktarmışsınız, ''İhtişamlı bir evi görüp derinden etkilendim  ve anneme kimin evi olduğunu sorduğum da kaymakamın evi, cevabını verdi. Derinden etkilendim ve o gün kaymakam olmaya karar verdim.'' Aradan engebeli birçok yıl geçti. Dönüp ardınıza baktığınızda çocukluğunuza ne kadar yakın hissediyorsunuz kendinizi? Kaymakamlık hala cazip geliyor mu?

Kaymakamlık isteği iki döneme ayırıyorum. Biri, bu bahsetmiş olduğunuz zamanlardaki (1982-1983) isteğimdir.  Diğeriyse: Kaymakamlık isteğim için siyasal bilgiler fakültesine gittim fakat baktım ki Ankara'da sadece Kaymakamlık mesleği yok. Uzmanlık ve Müfettişlik gibi birçok alan olunca Kaymakamlık isteğimden vazgeçtim. O dönemlerde düşündüğüm vakit bu meslek çok çetrefilli görünüyordu. Bunun yerine Ankara'ya yerleşip rahata kavuşmayı düşünüyordum. Bu olaylar sonrası Başbakanlıkta Uzman oldum. Bu süreçte Kaymakamlık sınavı açıldı ama girmedim. Bu sınava girmediğim için annem ve babam derinden etkilendi. Her ne kadar onlara devir değişti; Ankara'da uzmanım ve bu çok iyi desem de nafile. Benim Uzman olmam aileme pek bir şey ifade etmiyordu, dönemin koşullarında bu anlayış hakimdi. Bir veya iki sene sonra Kaymakamlık sınavı tekrardan açıldı. Babam arayıp bunun haberini verdi. Ve benim bu sınava girmemi istedi. Fakat benim okulu bitirmemin üzerinden 4 yıl geçmişti ve biraz solmuş bilgilerimle yeni mezun olan öğrencileri geçmemin mümkün olmayacağını belirttim. Çok yoğun bir dönem geçiriyordum, doktora da yapıyordum. Babam yine de başvurmamı istedi ve ‘Allah yardım edecektir’ dedi. İsteği üzerine başvurdum ve anne babamın dualarıyla kazandığımı düşünüyorum. Göreve ilk olarak Eskişehir Mihallıçık'ta başladım. İlk yıllarım zorluydu çünkü uyum süreçleri bilirsiniz ki sancılı olur. Daha sonra mesleğimle bütünleştim. İnsana hizmet ettikçe mutlu oldum ve oluyorum.

-Peki, lise yıllarınız nasıldı?

En güzel yıllarımdır. Batman Lisesi'nde okudum. Bizim dönemimizde çok kaliteli eğitim aldık ve okulumuz ciddi başarılar elde ediyordu. Disiplinli bir okuldu. Hocalar başlı başına kaliteliydi. Okul Müdürümüz İmam Abbas Akyürek çok disiplinliydi, ona çok şey borçludur Batman Lisesi. Lise yıllarım samimi geçti; dayanışma çok üst seviyedeydi. Lise yıllarımda genelde arkadaşlarımla bugünkü Gülistan caddesindeki parklarda vakit geçiriyordum çalışmalarımdan zamanlarda. Gazeteciliğe de lise yıllarım da başladım. Gazeteciliğe ve spora ilgim yüksekti. Batman Petrolspor'un futbol altyapısında oynadım. Ayrıca bu lise yılları dönemimde Çağdaş Gazetesi'nde çalıştım, çok keyifliydi. Farklı şeyler öğreniyordum. O yılları özlüyorum.

- Sizi gazeteciliğe yönlendiren kimdi?

Kendim. Özel bir kimse yönlendirmedi. Yazma isteğim çok fazlaydı ve bu çocukluğumdan gelme bir durum olduğunu düşünüyorum. Aslında genel olarak gazeteciliğe adımım, ülke gündemine hep merak duymamda yatıyor. Tabii ki önce yaşadığım yerde ne oluyor diye yerel gazeteleri takip ederdim. Gazeteciliğe girişim ise: O dönemlerde bazı çocuk dergileri vardı. Bu çocuk dergilerinin muhabirliğini yapıyordum. Batman'la ilgili haberlerde gönderiyordum ayrıca. Gazeteciliğe ilk adımım Çağdaş Gazetesi'ndeki bulmaca köşesi ile oldu. O bulmaca köşesinde konuk bölümü vardı. Lise 1 yıllarımdı, o konuk bölümü heyecanlandırmıştı beni. Çağdaş Gazetesi'ne gittim ve Orhan Kartal ile karşılaştım. Bulmacanın genel şablonunu anlattı bana ve eğer bu düzeni sağlarsan sen de yapabilirsin, dedi. Ve benim gazeteciliğe ilk adımım bulmaca ile oldu. Ayrıca, Arif Arslan bizim eski mahalleden aile dostlarımızdı. Onunla yakınlaştık ve Çağdaş Gazetesi'nde buldum kendimi. Arif bey ile düzeltme işini yapardık. Çok güzel vakitlerimiz geçerdi gazete de. Veysi Uzunboylu'nun Güney Gazetesi'nde de bir dönem çalıştım. Üniversiteye gittiğim dönemlerde de Batman Çağdaş ve Batman Posta gazetesinin bir nevi Ankara temsilciliğini yaptım.

-Kaymakamlığınız da gazetecilik geçmişinden kaynaklı farklı bir göze sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. Gazetecilik bu kaymaklığımda başarılı olmamı sağlayan en önemli etkenlerden biridir. Örneğin, Batman'da gazetecilik faaliyeti bana çok şey kazandırdı. Genç yaşımda Vali, Belediye Başkanı ve Kurum Amirleriyle oturuyordum. Bakanlar Batman'a geliyordu ve onlarla da vakit geçirme fırsatım oluyordu. Bu büyük tecrübe kazandırdı. Ankara'da olduğum sürece Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık muhabirliği yaptım. Orada politik atmosferin içinde olmak çok verimli oldu. Gazetecilik olayları ayrı gözlemleyebilme fırsatı sunuyor ve bu Kaymakamlığıma ciddi yarar sağlıyor.

-Zaten gittiğiniz her yerde gazetecililerle aranız çok iyi. Öyle ki tayininiz sonrası bile haberlerinizi yapmaya devam ediyorlar.

Dediğiniz doğru. Çünkü onları iyi anlayabiliyorum, sonuçta ben de gazeteciydim. Gittiğim her yerde de basına yardımcı olurum. Yerel gazetelerin bilgiye ulaşması için her türlü imkanı sunarım.

-Kaymakamlık serüveninizi anlatır mısınız? Sizi etkileyen başlıca olaylar nelerdir?

Güneydoğu'da görev yaptığım dönem beni en çok etkileyen dönemlerden biridir. Şırnak İdil'de görev yaptığım sürede güvenlik açısından zor bir dönemdi. Ama orada insanların güvenini kazandık ve ciddi hizmetler götürdük. Halkla kaynaştık. O dönem İdil'de devletin kapılarını vatandaşa açtık. Bölge insanı olduğum için o zorlu süreci yönetebiliyordum.  Devlet millet kaynaşmasını İdil'de sağladık. Keza, Diyarbakır Çınar'a geldiğimde devlet ve millet kaynaşması daha iyi bir orana çıktı. Çınar'a da ciddi hizmetler götürdük. Özellikle o dönem KÖYDES olduğu için köylerin içme suyunu ve yolunu yaptık. Ben Çınar'a göreve giderken sadece 17 birimde içme suyu vardı ama görevden ayrıldığımda bütün mezralara su getirmiştik. Diyarbakır'ın benim için ayrıca bir özel önemi var: Diyarbakırspor'un kulüp başkanlığını yaptım. Bunu hayatımın dönüm noktalarından biri olarak görürüm. Sayın Efkan Ala, o zaman beni bu göreve layık görmesi beni çok mutlu etmişti. Takım borç içerisindeydi ve birçok sorunla boğuşuyordu fakat kısa süre içerisinde takımı düze çıkardık, borçlarını bitirdik ve takımı Süper Lig kapısına götürdük. Diyarbakır sokaklarında gezdiğimde hala başkanım diye hitap edenler var.

Son 2.5 buçuk yılımda Alanya'da görev yaptım ve burada ciddi çalışmalar yaptık. Halkla ciddi anlamda kaynaştık. Alanya'nın Süper Lig'e çıkmasında ciddi destekler sunduk. Diyarbakırspor kulüp başkanlığının verdiği tecrübeyi Alanya'da kullandım. Alanya'nın Süper Lig'e çıkması için Alanya halkıyla inanılmaz kenetlendik ve bu hikayemiz film olabilecek güzellikteydi.

Diyarbakırspor kulüp başkanıyken çok mühim bir mesele yaşadım. Kayserispor ile maçımız vardı. Orada hakem penaltı kararı verdi fakat daha sonra vazgeçti. Bütün Diyarbakırspor taraftarı sahaya atlayacak durumdaydı, polisler tedbir aldı ama bu ortalığı daha da gerdi. Ben o an sahaya indim ve seyircilere olayı yapmamalarını istedim ve güvenlik görevlilerinin de ayrılmalarını talep ettim. Herhangi bir çatışma olmadan o olayı engellemek benim için dönüm noktası oldu. Yine dönüm noktalarımdan biri de Alanya'da 2015 yılında ciddi olaylar oldu, dükkanlar yıkılmak istendi. Ama büyük ölçüde bunu engelledik. Ve o gün büyük kışkırtmalar yapıldı fakat Kaymakam olarak elimi değil gövdemi taşın altına koydum ve sokağa çıktım. Yaptıklarının yanlış olduğunu söyledim. Tek tük lokal dükkan yakma dışına hepsinin önüne geçildi. Ortalığı karıştırmak isteyenler amaçlarına ulaşamadı. Olaylara karışanlar çoğunluğu daha sonra gelip tebrik ettiler ve kenti ne kadar düşündüğünüzü gördük, dediler.

.

Ayrıca, sizin döneminizde Bismil köylerinin Batman'a bağlanma olayı var. O süreci anlatır mısınız?

- 88'de Bismil köylerinin Batman'a bağlanma talebi geldi. Destek verdim buna. O zaman sayın Arif Arslan, bir kısım heyetle civar köylerden vatandaşla gelip dilekçe verdiler. Ortada realite vardı. Bismil'in Batman sınırındaki köylerinin bütün ticari bağları Batman'laydı. Ama mülki olarak Bismil'e bağlıydı. Biliyorsunuz ki devletin, vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmak gibi görevi de vardır. Heyetin dilekçesi yarım sayfaydı, aldım valiliğe gönderdim. Valilik ise benden kaymakamlık görüşü istedi. Ben de görüşümü daha kapsamlı bir rapor haline getirdim ve 4 sayfalık rapor yazdım; neden bu köylerin ayrılmalarına dair geniş açıklamalar yaptım. Bunu hizmet gereği yaptım. Elbette Batman'ın genişlemesini isteriz ama burada şahsi kanaatimden ziyade vatandaşlara yardımcı olmaktı. Bismil'in Batman sınırındaki bütün köyler hizmetlerini Batman'dan karşılıyordu. Süreç işledi ve bu zaman içerisinde Bismilli politikacıların bu durum hoşuna gitmiyordu. Fakat rapor İçişleri Bakanlığı'na gitti ve alınan sonuçta Bismil'in bazı köy ve mezraları Batman'a bağlandı. Bakanlıkta bizim yazdıklarımızı doğru gördü ki sonuç alabildik. Vatandaşların taleplerini karşıladığımız için ayrıca mutluyum. Ve temenni ediyorum ki Batman civarındaki geriye kalan diğer Bismil köyleri de Batman'a bağlanır. Benim yolladığım orijinal raporda daha çok köy ve mezranın bağlanma talebi bulunuyordu.

Türkiye'nin birçok bölgesinde görev aldınız. Farklı kültürlerle karşılaştınız, adapte oldunuz. Sizin Türkiye'nizi anlatabilir misiniz? Neresidir burası, kimdir bu insanlar?

- Görev gereği İngiltere'de 1.5 yıl görev yaptım.  Avrupa'nın birçok kentini gezdim ve gördüm ki Türkiye eşsiz bir yer. Doğasıyla, iklimiyle, yapısıyla ve en önemlisi de insanıyla eşsiz bir yer. Bizim ülkedeki dostluğu başka ülkede göremezsiniz. Lokal olarak baktığımızda Güneydoğu'daki samimiyeti dünyanın hiçbir yerinde göremiyorsunuz. Örneğin Şırnak idil'de görev yaptığımda şartlar çok zorluydu. Elektrik ve su günde 10 defadan fazla gider gelirdi. Fakat çok mutluydum çünkü oradaki insanların insanlığı her şeye bedeldi. Bizim ülkenin dört bir yanı saflık ve içtenlikle örtülüdür. Bu başka nerede var ki! Genç ve dinamik bir nüfusumuz ve büyüyen ekonomimiz var. İslam dünyasına önderlik yapabilecek güçteyiz. Öte yandan petrol ve doğalgaz borularının geçtiği bir noktadayız. Enerji kaynaklarına yakınız. 21. yüzyılda Türkiye lider ülkelerden biri olacaktır. Yeter ki içteki sorunları bir an önce çözelim. Bizim stratejik önemimizi bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Dünya, Türkiye'nin gücünün farkında. Bizim insanlarımızın da gücümüzün daha çok farkında olması gerekiyor. Önümüz aydınlık hem de çok.

-Eğer Batman’a Vali olsaydınız, bir Batmanlı olarak Batman'ı çok iyi tanıdığınızı da biliyorum,  öncelikle neler  yapardınız?

Yapacağım temel şeylerden biri Belediye ile kol kola verip ciddi bir altyapı hamlesi başlatmak olur. Çünkü Batman petrolden doğan kent ve çok hızlı büyüdü, modern mahalleleri var ama kenar mahallelere gittikçe maalesef bu büyümeyi göremiyoruz. Öte yandan kentin yeniden bir planlaması yapılmalı. Silvan yoluna doğru çok gelişti ama diğer taraflarda pek gelişemedi. Kentsel dönüşüme ihtiyaç var Batman'ın. Ve eğer Batman'da Vali olursam başlıca el atacağım konulardan biri de eğitim olur. Halkla diyalog halinde eğitimin önemi vurgulayarak daha ileri seviyeye getirmeliyiz ve öyle ki eğitim şehrine çevirmeliyiz. İkinci olarak, Batman Üniversitesi'nin Batman'ın yıldızı olması lazım. Batman Üniversitesi maalesef istediğimiz yerde değil. Ki Başbakanlıkta çalıştığım sürede Batman Teknik Eğitim Fakültesi'nin kurulmasıyla ilgili dosyayı bizzat takip ettim. Batman Üniversitesi çok daha iyi bir noktaya gelmelidir. Daha iyi bölümlere daha iyi hocalara ihtiyacı var. Öğrenci sayısını da katlamalıdır. bir şehir öğrencilerle büyüyor. ve yine batman'da ne ihtiyaç olanan şey de devlet millet katlamalıdır. Yöneticilerin daha çok vatandaşa eğilmesi gerekiyor.Bu yapılırsa diyalog gelişir ve sorunların önüne geçilir. Ben her zaman derim, Batman Güneydoğu'nun yıldızıdır. Ama bu yıldızın her yerden görünmesi için daha çok çalışılmalıdır. Batman'da TPAO, TÜPRAŞ ve BOTAŞ birtakım kuruluşlarla işbirliği içerisinde yer alıp hem bu kuruluşların şehre katkısı hem de petrole dayalı endüstrinin geliştirilmesi ve özel sektöre de öncülük edilebilmesi için çalışmalar yaparım. Ve son olarak, Petrolspor'un Süper Lig'e çıkması için her şeyi seferber ederim. Hiç olmazsa Birinci Lig'de olmalı. Mutlaka lig atlamalı. bulunduğu yer beni üzüyor. Nüfusa bakıp takımın olduğu yere bakınca üzülüyoruz. Ve tabii ki, memleketimizde spora meraklı çok gencimiz var o nedenle altyapı çalışmalarına da ciddi önem verirdim.

-Batman'daki işsizliği neye bağlıyorsunuz?

Öncelikli olarak Batman'ın il olduğu tarihlerde rahmetli Turgut Özal doğuya inanılmaz teşvikler verdi. Maalesef o teşviklerin yerinde kullanılmadığını anlıyoruz. Belki de bugün çektiğimiz sancının sebebi budur. Devlet teşvik veriyor ama galiba denetim mekanizmasının daha da kuvvetlendirilmesi gerekiyor. Eğer verilen teşvikler yatırıma dönüşmüş olsaydı Batman'da, bugün çok farklı bir Batman'ı görebilirdik. Bir de OSB'nin temelleri Temel Koçaklar döneminde atıldı. Belki bu ilk zamanlarda yapılacaktı ama 2000'e uzadı. Fakat 80'li yılların Batman'ı ile 2017'nin Batman'ı farklı. Şu an mühendislerimiz, doktorlarımız genel anlamda okuyanımız çok fazla. Dinamik bir şehiriz. Eğer bölgemize özgü birtakım adımlar atılırsa işsizliğin önüne geçilebilir. Devletimizin desteği yüksek. Bence sermayesi olmayana da sermaye verilmeli, denetlenmeli. Batman konum itibariyle de ticaret yapabilecek pozisyonda. Vatandaşlarımızda biraz daha aktif olmalı ve devletin imkanlarından faydalanmalıdır. Mesela, Tarım için teşviki bölgemiz değerlendirmelidir. Örneğin bizim Tire'de...

-Tire'de kooperatifleşme var değil mi?

Evet. Tire süt kooperatifi dünyanın sayılı kooperatiflerinden. Geçen gün Genel Kurulları'na katıldım bir yılda 238 milyon lira para dağıtmış. İnanılmaz bir ticaret ağları var ve bütün İzmir'e ürünleri satıyorlar. Marketleri de var.Dolayısıyla buradaki hayvancılık ve tarımdan ciddi teşvikler alınıyor. Tarım bakanlığı yüksek hibe veriyor, hemen hemen yarı yarıya hibe veriyor. Değerlendirmek gerekiyor.

-Sizce, bizim bölgede neden kooperatifleşme olamıyor?

Kimse bir araya gelemiyor ki. Maalesef bu kötü bir durum. Bizim bölgede iki kardeş bile hiç olmayacak sorunlarda kavga edebiliyor. Arazi mesellerinde bir araya gelemiyoruz. Eğer bir araya gelinirse çok ciddi iş yapabilecektir.

-Gittiğiniz her yerde duruşunuzla insanların gönüllerini kazandınız. Valiliğe yaklaştığınızı düşünüyor musunuz?

Onu Allah bilir. Fakat şu var hakikaten gittiğim yer de insanlarla gönül bağı kurmaya dikkat ederim.  Bir yerlere gelmek için bunu yapma amacı taşımam. Görevimin bu olduğunu düşünürüm. Rahmetli Turgut Özal, halka hizmet hakka hizmettir derdi. Ben bu yoldayım. Üst makamlarımız neyi değerlendirirse onu yaparız.

-Peki, Batman'da lobicilik sıkıntısının olduğunu söyleyebilir miyiz?

Maalesef Batman'ın birçok yönden eksiği var ve bir tanesi de bu. Batman'daki gençlerin elinden tutan ağabeyleri çok fazla yok. Ve başka bölgelerde lobicilik kültürünün oturduğunu söyleyebiliriz.

-Alanya'dan ayrılmadan önce bir veda yemeğiniz de, ''İncinmiş olsak ta incitmedik,'' demişsiniz. Bu kırgınlığınızın altında ne yatıyordu?

2015 yılında çok ciddi olaylar oldu Alanya'da. Orada haksız ithamlara maruz kaldım. O dönemde bile kimseye kırgınlığım olmadı. Benim görevim huzur ortamını sağlamak ve ben görevimi yaparken insanlar yaptıklarımı farklı yöne çekiyordu. İnanabiliyor musunuz bana gelip 3 gün boyunca burayı yakalım ve siz göz yumun diyenler oldu. Bu olacak iş değil. Akıl tutulması yaşanıyordu o dönem. Bu olayın arkasında FETÖ'de bulunuyordu. Benim kökenimden kaynaklı durumu farklı yöne çekiyorlardı. Bu çılgınca söylemler karşısında elbet incindik fakat incitmedik. Zaman geçti ve hak meydana çıktı. Birçok insan gelip özür diledi ve gerçek vatansever sizmişsiniz, dedi. Ama genel olarak Alanya halkı sevdi bizi, biz de onları sevdik.

-Hasankeyf, yerleşim biriminin değişmesinin son aşamasında. Hasankeyf'le bağınız var mıdır? Yeni Hasankeyf'in ruhunu yaşatacağını düşünüyor musunuz?

Hasankeyf'le inanılmaz gönül bağım vardır. Öncelikle, dünyaya Hasankeyf'i tanıtan bir Arif Arslan'dır diğeri de hasan Tanrıseven'dir. Ve kısmen Recep Kavuş'unda yayınları olmuştur. Hiç kimse bilmezken biz buranın önemini belirttik. biz bunları yazarken kimseler yazmıyordu. 2000'li yıllarda popüler oldu. Eşsiz bir kenttir Hasankeyf. Sevindirici bir nokta devletimiz titizlikle hareket ediyor ve Zeynel bey türbesi çok temiz taşındı. Şehir komple korunsa iyi olurdu ama Türkiye'nin en büyük 4. barajı Ilısu Barajı'nın yapımı söz konusu. fakat Hasankeyf her zaman Hasankeyf'tir. Bu arada Prof. Dr. Oluş Arık Hasankeyf'e ciddi incelemelerde bulunmuştur onunda geriye bıraktıkları kıymetlidir.

-Peki genel sorulara geçelim. Hasan Tanrıseven'in dünyaya bakışı nasıldır? Bu yüzyılın sonunda nerede görüyorsunuz dünyayı?

Ben hayata hep pozitif bakarım. Hiç karamsar olmam. Kendimi severim bu nedenle gülerim hep. Bu yüzyılın sonunda ise teknolojinin insanların hayatlarını konumlandıracağını düşünüyorum. Her geçen gün dünya çatışmalı hale geliyor ve umarım bu son bulur. İnsan ömrünün biraz uzayacağını, uzaya yolculuğun artacağını, kolonilerin oluşacağını düşünüyorum.

-Ömrünüzün bu dönemini bir romana aktarsaydınız adını ne koyardınız bu kitabın?

Uzun Zorlu Yürüyüşüm.

-Eklemek istedikleriniz var mı?

Teşekkür ediyorum Batman Çağdaş Gazetesi'ne. Bütün Batmanlı hemşerilerime selam ve saygılarımı iletiyorum.

*''Proust Anketi'' olarak bilinen bu anket basit görünse de derin anlamlar taşıyan soruları barındırmaktadır. Bu anket birinin portresini de çizebilir veya o anki ruh halini de sunabilir.
Sizi en çok üzecek olay?

-Mevcut görev yaptığım yerde felaket olması. Bir diğeri de aile fertlerimden birinin sıkıntı yaşaması olur.

Nerede yaşamak isterdiniz?

- Memleketim Batman ilk söyleyeceğim yer olur. Emeklilik sonrası bunu muhakkak düşünüyorum. Alternatif olarak ise sahil kasabasında yaşamak isterdim.

Yaşayabileceğiniz en mutlu an?  

- İnsanları mutlu görmek.

Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?

- Bilmeden yapılan hataları  hoşgörüyle karşılarım.

En sevdiğiniz erkek karakter?

- Bilgili, babacan, hoşgörülü ve dürüst.

En sevdiğiniz kadın karakter?

- Bilgili, dürüst ve eşine destek olan.

 Tarihteki favori kahramanlarınız?

- Peygamberimiz Hz. Muhammed ve Hz. Ömer

Gerçek hayatta favori kadın kahramanınız?

- Annem ve eşim.

En sevdiğiniz ressam?

- Picasso.

En sevdiğiniz müzisyen?

- İbrahim Tatlıses.

Bir erkekte en beğendiğiniz özellik?

- Dürüst olması

Bir kadında en beğendiğiniz özellik?

- Dürüst olması

En sevdiğiniz erdem?

- İnsanlara katkıda bulunmak.

Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş?

- İnsanları mutlu etmek.

Kimin yerinde olmak isterdiniz?

- Kendi yerimde olmak isterim yine.

Arkadaşlarınızda hangi özellikler olmasını istersiniz?

- Menfaate dayalı olmayan, samimi ve dürüst.

Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik?

- Spordan uzaklaşmam.

En sevdiğiniz renk?

- Mavi.

En sevdiğiniz çiçek?

- Karanfil.

En sevdiğiniz kuş?

- Saka.

En sevdiğiniz şair?

- Cahit Zarifoğlu.

Tarihte en sevmediğiniz karakter?

- Genel olarak sevmemek üzerine bir hayatım yok ama hoşlanmadıklarım vardır, şu an pek hatırlamasam da.

En çok isteyeceğiniz özellik?

- İnsanların eksikliklerini giderecek kadar yardım edebilme özelliği.

Nasıl ölmek istersiniz?

- Ölümü düşünmedim daha. Ama arkamda hoş bir sada bırakmak isterim.

Hayattaki sloganınız?

- Dosdoğru ol. Ve Hz. Ömer'in ''Dicle'nin kenarında bir kuzuyu bir kurt kapsa hesabı benden sorulur'' sözüdür.

Şu anki ruh haliniz?

- Mutlu.

Hasan Tanrıseven özgeçmiş:
22.05.1972 tarihinde Batman’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. Ankara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi anabilim dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. Ardından Dicle Üniversitesi’nde Kamu Hukuku, Ekonomi ve Maliye ile Klasik Arkeoloji alanlarında da yüksek lisans derecesi aldı. İçişleri Bakanlığı’nın görevlendirmesi ile İngiltere’de Nottingham Üniversitesinde altı ay süreyle İngilizce ve bilimsel araştırma teknikleri eğitimi alan Tanrıseven, Lancaster Üniversitesi’nde de bir yıl süreyle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve enerji politikaları konusunda doktora sonrası araştırma yaptı. Tanrıseven lisansüstü eğitimi sırasında 5 master, bir doktora tezi hazırlamıştır. Alanya Kaymakamlığı sırasında Dr. Hasan Tanrıseven Alanyaspor'a destek için başlatılan kampanyada öncülük yaptı ve Alanyaspor 2015-2016 sezonunda Süper Lige çıktı. 01.12.2016 tarihli İçişleri Bakanlığı kararnamesi ile Tire Kaymakamlığına atanan Dr. Hasan Tanrıseven çok iyi düzeyde İngilizce bilmekte olup, evli ve iki çocuk babasıdır.

Editör: TE Bilişim