Gerek tüm dünyayı etkisi altına alan Korona Pandemisi ve gerekse Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, gıdanın önemini herkese göstermiş ve insanlık ailesinin birbirleriyle nasıl ilintili olduklarını gözler önüne sermiştir.

Yaşanan pandemi nedeniyle gıdaya erişimde sıkıntılar yaşanınca, pek çok ülkede marketler yağmalanırken, ülkemizde de sanki kıtlık varmış gibi vahim hadiseler yaşanmıştı.

Hepimiz o sürecin tanığıyız.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ardından da pek çok ülkede gıda sıkıntısı baş göstermişti.

Tahıl ülkeleri olan Rusya ve Ukrayna’da savaşta bile gıdaya erişim sıkıntısı yaşanmazken, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de, Ayçiçek yağı ve un fiyatları uçmuştur…

Bu hadiselerden ne kadar ders çıkardığımızı bilemem ama gıda için bazı adımların atıldığını gözlemliyorum.

Gıdaya erişimde sıkıntı yaşanmaması için her türlü tedbirin alındığına ve daha çok buğday, Ayçiçek üretimi için adımların atıldığı ilgililerce kamuoyuna beyan edilmiştir.

**

**

İTHAL VE İHRAÇ EDEN ÜLKEYİZ…

Kendi kendine yeten bir tarım ülkesiydik geçmişte.

Ancak yıllarca izlenen basiretsiz tarım politikaları nedeniyle hep kaybettik.

Artık kendi kendine yeten bir tarım ülkesi değiliz maalesef…

Ukrayna’nın buğdayına, ununa, yağına muhtaç, saman ithal eden ülkeyiz maalesef…

Bu acı gerçeğe rağmen ümitsiz olmayalım, çünkü ithal ettiğimiz gibi, ihraç ettiğimiz gıda ürünleri de olmaktadır…

Doğalgazı ithal ediyoruz ama nice mevye ve sebzeleri de yurt dışına; Rusya ve Avrupa’ya ihraç da ediyoruz…

Ülkemiz yurt dışından ithal ettiği kadar olmasa bile, ihraç da ediyor.

**

**

Rusya’ya az domates ve elma ihraç etmiyoruz.

Avrupa ülkelerine limon, yeşil biber, nar ve asma yaprağı dahi ihraç ediyoruz.

Avrupa ülkelerine ihraç ettiğimiz ürünler listesini biraz daha uzatayım; Limon, greyfurt, biber, mandalina, portakal, keçiboynuzu zamkı, nar, asma yaprağı, ayva, domates, karpuz, maydanoz, üzüm, armut, kabak, patlıcan, yeşil fasulye…

Bunu nereden mi biliyorum?

Avrupa ülkelerine ihraç ettiğimiz ürünlerde tespit edilen “Pestisit” (tarım zehri kalıntısı) nedeniyle ülkemizin Avrupa Komisyonu tarafından uyarılmasından…

Her zaman haberlerde okumuşuzdur; Rusya bazı ürünleri iade etti diye.

İhraç edilen ürünlerde yüksek oranda tarım zehri kalıntısı olması nedeniyle…

**

**

Değerli Okurlar, yurt dışına en kaliteli, en iyi ürünlerin ihraç edildiğini biliyorsunuz.

Daha iyi kazanmak, ülkemize döviz kazandırmak amacıyla en kaliteli bildiğimiz ürünleri yurt dışına, Rusya ve Avrupa’ya belki Uzakdoğu ve Amerika’ya ihraç ediyoruz.

Bu konuda atılan her olumlu adıma kesinlikle seviniyorum.

Tüketen değil, üreten ve ürettiği ile piyasada adını duyuran, kendimize yettiğimiz gibi ihraç eden bir ülke olmamız son derece önemlidir.

Ancak üretirken doğaya, çevreye, insan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek önlemlerin alınması da şarttır.

Eğer ihraç ettiğimiz ürünlerde insan sağlığına son derece zararlı yüksek oranda pestisit-tarım zehri bulunuyorsa, iç piyasaya sunulan gıdalar için endişelenmemek elde değildir…

**

**

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, pestisit kalıntıları konusunda iç pazarda denetimler yaptığı yolunda bilgiye de ulaştım.

Geçen yıl İzmir’de düzenlenen ‘Doğaya Güç Kat” Çalıştayına katılırken, Gıda güvenliği ve sağlıklı bir gelecek için mücadele eden “Zehirsiz Sofralar Platformu”nun çalışmalarına tanık olmuştum.

Bu platform ülkemiz insanlarının sağlığı için gerçekten güzel çalışmalar yapıyor.

Bana bu yazıyı yazdırtan gelişme ulusal basında okuduğum haberlerdi ki kaynağından vereyim: “Tarım zehirleri sebebiyle 2022 yılının ilk yarısında Avrupa Birliği’nden Türkiye kaynaklı 259 bildirim yapıldı. Gıda güvenliği ve sağlıklı bir gelecek için mücadele eden Zehirsiz Sofralar Platformu, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan sorumlu ve önlemini baştan alan bir yaklaşımla yönetim bekliyor. Pestisit, yani tarım zehiri kalıntısı sebebiyle 2021 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden yapılan Türkiye kaynaklı 372 bildirim ile, önceki üç yılın ortalamasının yaklaşık üç katına çıkarak rekor kırıldı. 2022 yılının henüz ilk yarısında ise bu bildirimlerin sayısı 259’a ulaştı. Kalıntı bildirimlerindeki artış eğilimi, geçen yıl kırılan rekorun da aşılabileceğini gösteriyor. Üstelik bildirimlere göre yasaklı madde tespiti de hâlâ devam ediyor. Bütün bu veriler, gerekli önlemlerin alınmadığını, denetimlerin yeterli ve uygun bir şekilde yapılmadığını ortaya koyuyor.”

https://www.bugday.org/blog/tarim-zehirlerinde-rekor-artis/

Hepimizin doğrudan sağlığı ile ilgili bu önemli konuyla ilgili daha fazla bilgiler sunmak istiyorum.

Devamı yarın