Değerli Okurlar, yaşanan kuraklık hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.

Bölgemizin genelinde etkili olan kuraklık nedeniyle özellikle köylülerimiz oldukça endişeli…

Bazı köylerde asırlık su kaynakları kurumuş, köylülerimiz içme suyu sıkıntısı yaşıyorlar.

Batman Çağdaş’ta son dönemde kuraklığın etkileri ve boyutları ile ilgili haberler dikkatinizi çekmiştir.

Batman çevresindeki barajlarda yaşanan su çekilmeleri, kuruyan asil su kaynakları…

Daha nice göstergeler haber olarak yerel basında yer alıyor.

Ilısu Veysel Eroğlu Barajı’ndaki su çekilmesinin Zilek Köprüsü görüntülerine aşina olduk.

Gazetemizde son olarak Garzan Barajı haber olmuştu.

Batman Çağdaş’ın haber spotunu hatırlatayım: “Aşırı sıcaklık ve yağışsızlık nedeniyle Garzan barajında da su seviyesi 30 metre düştü. Batman’ın çevresindeki barajların su seviyesinde geçen yıla göre ciddi bir gerileme oldu. Suyun çekilmesi nedeniyle baraj ve akarsularda kum adacıkları ve çatlaklıklar oluştu.”

https://www.batmancagdas.com/gundem/barajlar-susuz-h76700.html

**

Bütün bunların elbette önemli nedenleri var. Küresel Isınma sorunu yaşayan yaşlı dünyamız gerçeğine bilim insanları yıllardır dikkat çekip duruyor.

Küresel ölçekte alınacak tedbirlerle ancak bu sorunla mücadele edilebileceğine dikkat çeken Birleşmiş Milletler gerçeği var.

Bazı devletler küresel ısınma ile ilgili mücadelede üzerlerine düşeni yapmıyorlar.

Uluslararası anlaşmaların altına imzalarını atıp, yükümlülüklerini yerine getirmiyorlar…

Bu devletlerden birisi idik, geçtiğimiz hafta bu ayıptan kurtulduk…

Neden mi söz ediyorum?

Bilgilere baktığımızda, Paris İklim Anlaşması’nı 197 ülke imzalamıştı. Bu ülkelerin 191’i anlaşmayı onaylarken, onaylamayan altı ülke şöyle sıralanmıştı: Eritre, Libya, Irak, İran, Yemen ve Türkiye.

Geçen hafta güzel bir gelişme oldu ve Paris İklim Anlaşması Ak Parti iktidarı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na getirildi.

Genel kurulda güzel gelişme yaşandı, tüm partilerin oy birliği ile kabul edildi.

**

**

3 MİLYAR EURO İÇİN OLSA BİLE…

Paris İklim Anlaşması’nın önemli boyutları var.

Bazıları siyasi iktidarı çıkarcılıkla suçladı, 3 milyar euroluk bir para akışı için hükümetin sorunu meclise getirdiği ileri sürüldü.

Ekoloji Birliği adlı çevreci kuruluşun şu eleştirileri medyada yer aldı: “Paris Anlaşması uluslararası anlamda çok da bağlayıcı değil ve takipçisi yok. Bu takibi ekoloji örgütleri ve emek ve demokrasi örgütleri getirmeye çalışıyor. Bu nedenle, yalan söylemekte bir sakınca yok!

İktidarın Anlaşmayı imzalamasının nedenlerinden birisi, artık uluslararası camiada Anlaşmayı onaylamayan 6 ülkeden birisi olarak itibar kaybediyor olması. Esas nedeni ise, finansman ayağı. Türkiye sözde yeşil ekonomi finansmanı için verilmesi taahhüt edilen 3 milyar euro’nun peşine düşmüştür. Bugünkü parasal sıkışıklık içinde 3 milyar için her şey yapılabilir. Alınacak olan paranın takibi de yapılmayacağı için, bu para bütçe üzerinden her türlü yıkım projesinde kullanılabilir.”

Evet, bu tür eleştiriler yapılıyor. 2015 yılından beri BM’nin kabul ettiği Anlaşmayı geç imzalamamız yanlıştır. Ancak bütün partilerin desteğiyle meclisten geçen hayırlı bir çalışmanın da arkasında durmamız gerekir.

3 milyar euroluk bir bütçe için olsa bile bu konunun takipçisi olmalı, ülkemizin üzerine düşeni yapması için destek vermeliyiz.

**

**

Anlaşmanın kabul edilmesiyle ilgili haberden: “TBMM Genel Kurulunda Paris İklim Anlaşması görüşmeleri yapıldı. Görüşmelerin ardından yapılan oylamada 353 milletvekili oy kullandı ve 353 oy ile Paris Anlaşması'nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğunu Dair Kanun Teklifi kabul edildi. Oy birliği ile kabul edilen kanunla birlikte 196 ülkenin imza attığı anlaşmanın Türkiye de tarafı oldu. Anlaşma ile sera gazı salınımının küresel seviyede azalma eğilimine geçirilmesini hedefliyor. Küresel ortalama sıcaklık artışının 2 dereceyi geçmesi halinde insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlar ortaya çıkacağı belirtiliyor.”

Bütün partilerin doğru temelde uzlaşmaları önemli bir gelişmeydi. Şimdiye kadar şöyle deniliyordu: “Türkiye, Paris Anlaşması’ını onaylamayan tek OECD ve G20 üyesi. En fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16’ncı. Avrupa Birliği 2030’a kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı hedefliyor.”

Avrupa Birliği üyeliği için mücadele veren ülkemizin bu adımı atmasını hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Kim ne derse desin, ülkemizin ve insanlığın yararına bir adım atılmıştır. Küresel Isınma, küresel felaketlere neden oluyor. Geç bile kaldığımız bir mesele için hükümeti eleştirmenin zamanı değildir diyor ve imzaladığımız anlaşmanın yerine getirilmesinin takipçisi olalım diyorum.