Kış aylarında Batman’da kar yağışı genel olarak etkili olmaz. Bazı yıllar kar görmeyiz, bazen ise sayılı günler de olsa kentimiz beyaza bürünür.

31 Ocak 2020 Cuma günü akşam saatlerinde yöremizde başlayan kar yağışı etkili olmaya başlamıştı.

Araç sahibi bazı vatandaşlar akşam saatlerinde kar keyfi yaşamak için soluğu Batı Raman ve Kire dağlarında almıştı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde sokaklar beyaza bürününce neredeyse bütün semtlerde binlerce insanımız kartopu oynamak ve kar yağışı sevincini yaşamak için alanlara inmişti.

Evimizin bulunduğu sokakta çok sayıda apartman sakini, özellikle gençler ve çocuklar saatler 01.00’i gösterirken bile sokakta kartopu oynuyorlardı.

İnsanlarımızın doğanın nimetlerinin sevincini yaşaması, kentimiz kırsalına çok iyi kar yağması her açıdan güzel ve sevindirici gelişmedir.

Yer altı su kaynaklarımız için etkili kar yağışı olmalıdır.

HAYVANLARI ÖLDÜRME YARIŞI…

Kar yağışının olumlu tarafının yanı sıra bir de olumsuz boyutları vardır. Çok etkili kar yağışı ardından doğadaki hayvanlar beslenememe durumu ile karşı karşıya kalıyorlar…

Her tarafın dizboyu kar ile kaplandığı bir zaman diliminde doğada yiyecek bulamayan yaban hayvanlarının durumunu düşünmek zorundayız.

Bilinçli toplumlar doğadaki yaban hayatın korunması için çaba gösterirken, bizim gibi geri kalmış, bir türlü aydınlanamayanlar ise böylesi karlı günlerde hayvanları öldürme yarışına giriyorlar…

Ne yazık ki bu ilkel, köhnemiş gelenek devam ediyor…

Ne zaman bir gece kar yağışı olsa, ertesi gün neredeyse bütün bölgemiz kırsalında “Helle” denilen ava çıkıyor, doğada zor duruma düşmüş, uçamayan keklik ve diğer hayvanları avlıyorlar…

Ne yazık ki doğadaki hayvanların yaşatılması için kurallar ve yasaklar koyması gerekirken, hayvanların öldürülmesi için ‘limit’ belirleyen bir devlet yapımız var…

Defalarca buna itiraz etmiş, ‘şu kadar hayvan öldürebilirsiniz’ şeklinde limit veren, belirleyen yasaları suç olsa bile tanımadığımı deklere etmişimdir…

Bir kere daha açıkça ifade ediyorum; kaçak avcılar, yasal avcılar, hayvan öldürme limitlerini tanımıyorum…

**

**

Son kar yağışı ardından Sason’un bir dağ köyündeki akrabamla telefonla görüştüm.

Sason Kaymakamı’nın yasaklamasına rağmen kar yağışı ardından başlayan ‘helle’ geleneğinin devam ettiğini, her tarafta keklik ve diğer hayvanları öldüren silah seslerinin geldiğini söyleyecekti…

Yüreğim burkuldu, “Sakın siz ava çıkmayın. Bu havalarda zor duruma düşen hayvanları korumamız, yaşatmamız gerekirken, onları öldürme yarışına girenler var. Onlar iflah olmayacaklar” diye nasihatlerde bulundum…

Evet, bu toplumu değiştirinceye kadar veyahut değişmezlerse bile inancımın gereği görüşlerimi dillendireceğim inşallah…

Hayatım insan haklarını savunmakla geçtiği gibi, acıktıklarında, susadıklarında meramlarını anlatamayan, üstelik de savunmasız olan dilsiz hayvanların haklarını da inşallah savunmaya devam edeceğim…

Havanın adeta buz kestiği, her tarafın karla kaplandığı ve karların donduğu zamanlarda hayvanları daha çok korumamız gerekirken, içimizden birilerinin ellerinde silahlarla peşlerinde koşmaları kadar vahim, düşündürücü bir şey bilmiyorum…

Yöremizdeki hayvanların neslini kurutan, doğadaki güzelim kekliklere, tavşanlara, kuşlara kıyanlarla mücadeleye devam diyorum…

**

**

Geçmişte de sertifikalı veya sertifikasız avcılık üzerine değerlendirmelerim olmuştu. Bir kere daha sertifikalı bir avcının geçen yıl yaptığı ve basına düşen şikayetleri ile verdiğim cevabı da hatırlatmak istiyorum: ‘Avlanma döneminde ava çıktığımızda, maalesef bazı karakolların keyfi uygulamaları bizi avcılıktan bezdiriyor. Çatışma olmadığı halde ‘çatışma var’ denilip belli alanlara sokulmuyoruz. Ayağımız elimize dolanıyor. Av yapmadan dönüyoruz. Her yıl ödediğimiz 110 TL’lik harç pulu ile birlikte en azından bir av tüfeğine de 8 ila 10 bin TL para ödüyoruz. Bir de avcılık yasak da söz konusuysa vay halimize.’ Harç Pulunu ödeyeyim de avcılıktan vazgeçse diye öneride bulunmak istiyorum. …

Av tüfeğine 8-10 bin TL ödüyorsanız bana ne? Canlı kıyımı yaparak, doğadaki yaban hayata saldırarak zaten dünyanın geleceğiyle oynayanların kervanına katılıyorsunuz.”Konunun yabancısı olduğumdan sormak istiyorum; avcılık niçin yapılıyor? Para kazanmak mı, zevk için mi? Para kazanmak için doğadaki herkese ait olan güzelliklere kıyıyorsanız, kendi adıma hakkımı helal etmiyorum. Zevk için o güzelim canlıları vuruyorsanız, bunun dinde de, vicdanda da yeri yoktur. Kendilerini ‘Sertifikalı Avcılar’ olarak gösteren insanlarımızın bu yazımdan dersler çıkarmasını diliyorum. Dilsiz ve savunmasızdırlar diye onları katlederken hiç mi vicdanınız sızlamaz? Ateş ettiğiniz o savunmasız ve dilsiz canlıların hakkı elbette bir gün sizden sorulacaktır..,’

Evet, bir kere daha keyif için avcılık yapan insanlarımızın duygularına, ruh dünyalarına, vicdanlarına seslenmek istiyorum; Vallahi sizin de iyiliğinizi istiyorum. Lütfen bu kötü ve ilkel gelenekten vazgeçiniz. Doğadaki güzelim hayvanları öldürmeye değil, yaşatmaya çalışalım. Dileğim mesajımın pek çok kişiye ulaşmasıdır.