Türkiye’nin 65 ilinde 153 kampüsü bulunan, en son Kahramanmaraş merkezli depremde bölgede etkilenen 3 bin 837 öğrencinin diğer illerdeki 60 kampüse naklini sağlayan Bahçeşehir Koleji ile SODİMER iş birliğinde olağanüstü haller pedagojisini hayata geçirmek için çalıştay düzenlendi. Çamlıca Kampüsünde gerçekleşen çalıştaya, Bahçeşehir Koleji Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Özge Aslan, SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, okul yöneticileri ve öğretmenler katıldı. Çalıştayda, savaş, deprem, salgın gibi olağanüstü hal ve afetlerde eğitim öğretim nasıl olmalı, öğretim programları nasıl modüllere dönüşmeli, teknikler neler olmalı, ölçme-değerlendirme nasıl yapılmalı, hangi öğretim materyalleri kullanılmalı, ailenin rolü, ders araçları nasıl olmalı, öğretmen yeterlilikleri neler olmalı gibi konularda çalışmalar gerçekleştirildi.
SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan çalıştayda yapmış olduğu konuşmasında “Olağanüstü durumlarda, afetten etkilenen bölgelerde eğitimi eski haline getirmek ve sürdürmek için yöntem ve süreçleri dikkate almamız, olağandışı şartlarda çocuklar, gençler ve topluluklar için eğitimi yeniden tesis etmemiz gerekiyor” dedi.

dijital güvenlik eğitimi

“Herkes üstüne düşeni yapmalı”
Türkiye’yi yasa boğan depremin ardından eğitimde aksama yaşanmaması için çalışmalara başladıklarını dile getiren Prof. Dr. Levent Eraslan, “Normal yaşamımızı ve toplumsal faaliyetlerimizi kesintiye uğratan, fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplara neden olan ve üstesinden gelmeye çalıştığımız büyük bir afet yaşadık, etkileri devam ediyor. Büyük kayıplarımız oldu. Bu afetin hem bölgede yaşayan insanların hem de bizlerin üzerindeki etkileri aylar hatta yıllar boyunca sürebilir. Bu etkileri sadece fiziksel olarak düşünmemek gerekir, psikolojik veya sosyal etkilerini kolay kolay atlatamayacağımız büyük bir afet. Böylesi olağanüstü durumlarda hem olağanüstü durumun önlenmesi hem de zararın en aza indirilmesi için önceden hazırlık, olaya müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa adımları söz konusu. Biz, önceden hazırlık dönemini ve müdahale dönemini geride bıraktık. Şu anda iyileştirme ve yeniden inşa adımlarını yaşıyoruz. Ancak bu adımların hepsinde iyi planlama, yönlendirme, koordine ve uygulamanın başarılı olabilmesi için tüm kurum ve kuruluşların üstüne düşen görevi layıkıyla yapması gerekir. Biz de üzerimize düşeni yapmak için harekete geçtik” dedi.

“Eğitim her şartta devam etmeli”
Eğitim ve öğretimin dizaynı ile ilgili süreçte olağanüstü haller pedagojisini kavramsallaştırdığını söyleyen Eraslan, “Hayatın normale dönmesi noktasında bizim literatüre kazandırdığımız ‘Olağanüstü Haller Pedagojisi’ devreye giriyor. Bu ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu modellerden biridir olağanüstü haller pedagojisi. Öncelikle, eğitim her şart ve olguda devam edebilme özelliğine sahip bir olgudur. Depremler, savaşlar, yangınlar, sel felaketleri gibi pandemik süreçlerde eğitimin işleyişi farklılaştırılmalıdır. Öğretim programlarının seyreltilmesi, öğretim ortamları, öğrenme kaynakları, ölçme değerlendirme gibi süreçlerin bu akut durumlara göre yeniden dizayn edilmesine olağanüstü haller pedagojisi diyoruz. Bakın artık günümüz dünyasında, risklerin ve tehditlerin dünya çapında büyüdüğünü ve çeşitlendiği görüyoruz. Ve eğitim her şartta temel bir insani haktır ve her şartta devam etmesi gerekir. Böylesi olağanüstü durumlarda, afetten etkilenen bölgelerde eğitimi eski haline getirmek ve sürdürmek için yöntem ve süreçleri dikkate almamız, olağandışı şartlarda çocuklar, gençler ve topluluklar için eğitimi yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Kısaca bu tip durumlarda eğitimde bir B planı gerekiyor ve bunun için çalışıyoruz” diye konuştu.
Bahçeşehir Koleji Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Özge Aslan ise, “Olağanüstü hallerde eğitim ve öğretimin devamlılığını sağlamak ilk önceliklerimizden biri. Olağanüstü haller pedagojisini hayata geçirmek için çalışmalarımız hızla devam ediyor” dedi.

Editör: MEHMET REŞAT YİĞİZ