Geçtiğimiz hafta Batman TED Koleji’nin davetlisiydim. Henüz son korona yasakları başlamamıştı.

Çevre sorunlarına duyarlılığı ile bilinen TED Koleji’nin lise öğrencileri ‘Küresel Isınma ve Çevre Sorunları’ konulu bir konferans düzenlemişti.

Konferans öncesinde salondaki öğrencilere kısa bir konuşma yapan Okul Müdürü sayın Hasan Erdal, çevre konusunda hafızalarda iz bırakacak ifadeler kullandı.

Öğrencilerin görsel sunumu vardı.

Üç kız öğrenci dönüşümlü olarak sunum yaparken, dünyadaki son çarpıcı çevre sorunlarına dikkat çektiler.

21. yüzyıla girdiğimizden bu yana geçen kısa zaman sürecinde dünyadaki buzulların yüzde 20’sinin eridiğine dair bilgi paylaşımı üzerine araya giren Okul Müdürü Erdal, şöyle konuşmuştu: “Vallahi ürperdim, korktum. Siz korkmadınız mı? Sayılı yıllar içerisinde küresel ısınmanın yarattığı tehlike hepimizi korkutmalıdır.”

**

**

Konferansta önemli çevre sorunlarına dikkat çekildikten sonra Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına bana söz hakkı verildi.

Öğrencilere on dakika boyunca dilim döndüğünce çevre sorunları üzerine bir konuşma yaptım.

Öğrenciler pür dikkat dinlediler.

Sorunların çözümünü sadece devletten, belediyelerden, kamu kurum ve kuruluşlarından beklemenin yanlış olduğuna inanıyorum.

Toplumun değişmesi, hayırlı yönde değişim ve dönüşüm yaşaması için öğrencilere görev düşüyor.

Öğrencilere, geleceğin çevrecileri olmaları için öğüt verdim.

Sivil toplum örgütlerinin çatısı altında, gönüllülük temelinde hiçbir ücret almadan Batman’ın daha güzel yarınları için çalışan duyarlı insanlar olmamız gerektiğine dikkat çektim.

**

**

MESAJIM TÜM ÖĞRENCİLERE…

Sadece TED öğrencilerine değil, bütün öğrencilerimize sesimi ulaştırabilseydim, şunları söylerdim:

Yirmi birinci yüzyıla yelken açan dünya gerçeğini biliyorsunuz. Yaşlı dünyamız her ne kadar 21. yüzyıla yelken açsa da, sorunlarla boğuşmaktadır…

Küresel boyutlardaki sorunlar olduğu gibi, yerel sorunlar da vardır.

İnsanlık ailesinin geleceğini tehdit eden sorunların çözümü için birilerinin mücadele vermesi gerekiyor.

Duyarlı vatandaşlar, duyarlı insanlar evinde oturup, işlerine giderek sorunlara lakayt kalamazlar.

Herkes ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ zihniyetiyle hareket edecek olursa, sorunlar çözümsüz kalacağı gibi, daha da tavan yapacaktır.

‘Neme lazımcılık’ dediğimiz zihniyet insanlığın en önemli hastalığıdır. Bu hastalığa yakalananlar gelişmeleri sadece izlemekle yetinirler…

Böyleleri, her soruna ‘neme lazım’ diyerek lakayt kalırlar.

Sabah olur işlerine gider, akşam evlerine dönerler. Yaşanan gelişmeler onların hiç de umurlarında olmaz…

Duyarlı insanlar ise farklıdır. İnsanlığın sorunlarını kendi sorunları gibi algılarlar…

Neme lazımcılıktan uzaktırlar…

‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ zihniyetinin aksine, yılanlarla, çıyanlarla mücadele ederler…

Hiçbir çıkar ve menfaat peşinde koşmaksızın insanlığın yarınları için mücadeleye atılırlar. Böyle duyarlı insanların boş vakitleri yoktur. Ailelerini ihmal eder, çocuklarının sorunlarıyla yeteri kadar ilgilenemezler.

Nedeni gayet açık; çünkü toplumun genel menfaati için çaba gösterirler…

İnsanlığın geleceği için mücadele veren insanlar, her türlü sıkıntı ve meşakkate rağmen mücadeleden yılmazlar.

İnançları ve vicdanları onlar için yol göstericidir.

Duyarlı insanlar evlerinde oturup sorunların çözümünü bekleme yanlışına düşmezler. Bütün sorunların çözümünü adına ‘devlet’ denilen aygıttan beklemenin yanlışlığına inanır, ellerini taşın altına koyarlar…

Evet, topluma karşı görevlerini yapan her bilinçli vatandaşın zaten bu bilinçte olması gerekiyor.

TED Koleji’nin çevre konusunda sürekli olarak bu tür çalışmalar yaptığını biliyorum. Çevre konusunda olduğu gibi insan hakları için de öğrencilerimizin okullarda çalışmalar yürütmeleri gerektiğine inanıyorum. Öğrenciler insan hakları bilincinin gelişmesi için de görsel sunumlu konferanslar düzenleyerek önce bilgilerini arttırmalı, sonra topluma örnek olacak şekilde yetiştirilmelidirler. Çevre konusundaki duyarlılığa pek çok kez tanık oldum. Dileğim öğrencilerin insan hakları bilincinin geliştirilmesi konulu konferanslarına da davet edileceğimiz günlerin gelmesidir.